Sosyal Medya

Gökhan Özcan: Yazı ya da yazılım

Modern Çağ’ın sonunda iletişimdeki fantastik gelişmeler, neredeyse herkesin dünyanın her tarafındaki insanları anında görme veya konuşmasını mümkün kıldı.



“Ama aynı zamanda gerçek iletiÅŸim, yani ebeveyn ve çocuklar, karı ve kocalar, hatta sevgililer dahil, insanların birbiriyle konuÅŸması ve birbirini dinlemesi gittikçe azaldı. Kısacası; yüz yüze iletiÅŸim çöküyor” diyor John Lukacs, ‘Modern Çağın Sonu’ isimli kitabında.
 
Görsel malzemeleri oldukları halden çok daha çarpıcı ve etkileyici hale getiren birtakım dijital düzenleme programları var. Benim için kavranması hâlâ pek kolay olmasa da bu tekno-dünyaya doÄŸan yeni insanlar için bu programlarda havalı görseller üretmek artık çocuk oyuncağı... Bu iÅŸin mektebinde okumamış, eÄŸitimini almamış sıradan insanların, birçoÄŸuna bilâbedel ulaşılabilen bu programlardan kendilerine birer Harikalar Dünyası tasarlaması gayet mümkün hale geldi. Ä°lk bakışta bu geliÅŸmelerin insanlığın hayal gücünü hiç olmadığı kadar geliÅŸtireceÄŸini ve bunu yine hiç olmadığı kadar yaygın biçimde yapacağını düÅŸünebiliriz. Ä°lk baÅŸlarda hemen herkesin umudu bu yöndeydi. Ancak bir yerden sonra tedirgin edici gidiÅŸata bakarak endiÅŸeye kapılanlar da oldu. Bu makinelerde hayal gücümüz ilk bir iki adımın sonrasında kumandayı yazılımlara bırakmak zorunda kalıyordu. Bunun anlamı ÅŸuydu; bir noktadan tuÅŸlara basmaya baÅŸladığımızda hayalimiz bir kurgusal zincir, bir matematiksel vizyon üzerinden olasılıklar oluÅŸturuyor ve farkına varılması neredeyse imkansız sayıda tasarım seçeneÄŸi ortaya çıkıyor, bu da bizi zaman içinde hayal gücü üreten bir teknolojiye sahip olduÄŸumuz fikrine (daha çok vehmine) rahatlıkla inandırıyordu. ÖngörülmüÅŸ biçimlemeler, tasarım otomasyonu, mekanik çoÄŸaltmalara dayalı türetmeler, her ÅŸeyi sanal olan bir dünyanın başı sonu belli sanal hayal gücünün yapı taÅŸlarıydı. Üstelik, kendi hayal gücü yerine bu sanal hayal gücünü tercih etmeye alışanlar bir süre sonra farkında olarak ya da olmayarak kendi gerçekliklerinden sanal gerçekliÄŸe geçiÅŸ yapıyorlar, yazılımlar üzerinden düÅŸünmeye alışıyorlardı.
 
“Sizler geleneÄŸin son kalıntılarını sarsan ve yok eden bir toplumsal kriz döneminde yaşıyorsunuz. Bunun bir tür özgürlüÄŸe yol açtığını ise tartışmasız bir biçimde biliyoruz. Fakat bu olumsuz bir özgürlüktür, tüketicidir; ürünlerin, moda ve görüÅŸlerin sürekli deÄŸiÅŸmesine mahkumdur” diye yazmış ‘Gerçek YaÅŸam’ ismini verdiÄŸi kitabında Alain Badiou.
 
Özellikle ikibinli yılların başından bu yana adım adım gerçekleÅŸen teknoloji devrimi, sahip olduÄŸu imkanlarla ve yaygınlaÅŸma baÅŸarısıyla kendi gerçekliÄŸini inÅŸa etti ve yeni insanın zihinsel dünyasını yeni baÅŸtan kurguladı. Makineler, araÅŸtırma geliÅŸtirme faaliyetlerine milyar dolarlar yatıran sermaye güçleri marifetiyle insanları zihinsel olarak etkilemeye baÅŸladı. Bu devasa küresel endüstriyi yöneten güçler, yeryüzündeki insan çoÄŸunluÄŸunun düÅŸünme hızının bir adım önüne geçme imkanlarına sahip oldular. Åžimdi bizler, yapay zeka baÅŸta olmak üzere hayatı kurgusallaÅŸtırmaya yönelik her türlü teknolojinin bizden önde gittiÄŸi bir dünyanın öngörülmüÅŸ ihtimalleri üzerinden yaşıyoruz. Mevcut durumda, bırakın bu gidiÅŸata itiraz etmeyi, böyle bir ÅŸey olduÄŸuna insanları ikna etmek bile neredeyse imkansız hale geldi. En baÅŸta bu farkında dahi olmadığımız esarete düÅŸmemenin yolu kendi tabii istikametimize sadık kalarak makinelerin kurgusuna teslim olmamaktı. Ama bu baÅŸarılamadı ve tuzaÄŸa düÅŸüldü. GeldiÄŸimiz bu kaygı verici noktadan geri dönebilmek için; makinelerin ve sahiplerinin kurgusunun öngöremediÄŸi davranışlar geliÅŸtirmek, yazılımların dayattığı biçimde düÅŸünmeye direnç göstermek ve bu sanal gerçeklik oyununu adım adım bozarak kendi gerçekliÄŸimize geri dönmek dışında bir seçeneÄŸimiz yok.
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.