Bizans devrinde İstanbul’un en büyük kilisesi iken fetihten sonra şehrin baş camii haline getirilen ve etrafında zamanla bir külliye teşekkül eden bu kadim mâbedin dünden bugüne geliş h
İbnülemin Mahmut Kemal adını duyunca, yazdığı kıymetli biyografileri sebebiyle, son devir Osmanlı devlet adamları, şairleri, mûsikişinasları ve hattatları aklımıza gelir. Onun kitapla
Bu tip kriz dönemlerinde verilmesi gereken mücadelenin ilkesel ve ahlaki koordinatları var
Tek Parti’ devrinin tam manasıyla çözülemeyen cinayetlerinden biri olan, Sabahattin Ali’yi kim öldürdü sorusuyla alakalı çeşitli iddialar mevcut olsa da bunlardan iki tanesi çok mühimd
24 Şubat 1942’de içinde sekiz yüze yakın Yahudi göçmenin bulunduğu ve “yüzen tabut” olarak nitelendirilen Struma adlı gemi Karadeniz’de bir Rus denizaltısı tarafından torpillendi.
Modern zamanların, ilkel ve kaba insanı, cahiliye devrini aratmıyor. Rızkın sahibinden haberi olmayan, yaşam gayesini unutan insanlar, acı akıbetlerini hazırlıyor. Depresyon çıkmazındaki
Sultan II. Abdülhamid dönemi Türkiye’sinde, yaklaşık 26 yılını İstanbul’da geçirmiş olan, İngiliz büyükelçisinin kızı Dorina L. Neave’in kaleme aldığı hatıralar vaktiyle Ter
Fatih devrinde dini ilimlerin yanında tarih, coğrafya, felsefe, şiir ve edebiyat gibi sosyal ilimlerde pozitif ilimlerle de matematik, astronomi ve tıp alanında çok önemli çalışmalar yapılm
Osmanlı padişahlarının on yedincisi ve İslam halifelerinin seksen ikincisi olan IV. Murad, 27 Temmuz 1612’de İstanbul’da doğdu. Babası I. Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem Sultan’dır. Ağa
Çandarlılar, merkezi otoritenin tesisi ve devletin kurumsallaşmasında önemli roller üstlenmişti. Özellikle Orhan Gazi devrinden itibaren kazaskerlik, veziriazamlık gibi çok önemli devlet g�
Hukuk Devleti terimi Almanya’da, Fransız Devrimi sonrasında ve 19. yüzyıl başlarında doğdu. Bu terimi kullananlar herhalde Fransız Devrimi sloganlarının temelsizliğini, aldatıcılığın
Devrin kudretli paşaları Talat, Enver ve Cemal yurdu terk ettikten hemen sonra Refik Halid Karay “Zaman” isimli İttihat ve Terakki muhalifi bir gazetede şu satırları yazacaktı;
Osmanlı asırlarında Bedreddin konusunda gördüğümüz birbirine zıt değerlendirme ve görüşler cumhuriyet devrindeki manzaranın tam aksidir. Daha önce Bedreddin’i sevenler Şeyh’in öz
“Balkan Harbi sırasında İstanbul’a akan muhacir kafileleri onları neslinde öylesine menfi bir imaj meydana getirmiş olmalı ki soğuk kış günleri camilerde yer gösterilen bu diyar garipl
‘Tek Parti’ devrinin tam manasıyla çözülemeyen cinayetlerinden biri olan, Sabahattin Ali’nin* katli ile alakalı çeşitli iddialar mevcut olsa da bunlardan iki tanesi çok mühimdir.