Sosyal Medya

Fatih Sultan Mehmed Devri Kültür ve Sanat Faaliyetleri Nasıldı?

Fatih devrinde dini ilimlerin yanında tarih, coğrafya, felsefe, şiir ve edebiyat gibi sosyal ilimlerde pozitif ilimlerle de matematik, astronomi ve tıp alanında çok önemli çalışmalar yapılmıştır. Fatih ilimde, sanatta ve düşüncede Osmanlı ülkesinde yeni bir çığır açmıştır.



Fatih Sultan Mehmed; parlak siyasi ve askeri baÅŸarıları, teÅŸkilatçılığı ve kanun koyuculuÄŸu gibi çok bilinen özelliklerinin yanında, döneminin bilim, kültür ve sanat çalışmalarında yeni bir çığır açmayı baÅŸarmıştır. Åžundan kesinlikle eminiz ki, Fatih Sultan Mehmed’in entelektüel kiÅŸiliÄŸi ve evrensellik barındıran ufku anlaşılmadan, döneminde ulaşılan bilim, kültür ve sanattaki zirve de anlaşılamaz. Fatih Sultan Mehmed kendisini “Sultanu’l-berreyn ve’l-bahreyn” yani karaların ve denizlerin sultanı olarak görüyordu. Bir elinde Gazali’nin “Tehafütü’l-Felasiye” adlı eserini, diÄŸer elinde ise Homeros’un “Ä°lyada” adlı destanını tutan bu hükümdar, DoÄŸu’yu ve Batı’yı sentezliyordu.
 
Fatih Sultan Mehmed’in daha ÅŸehzadeliÄŸi döneminde, Manisa Sarayı’nda Grek ve Latin kültürüyle tanıştığını biliyoruz.
 
1445’te Ä°talyan hümanist Ciriaco d’Ancona ve Manisa Sarayı’nda bulunan baÅŸka Ä°talyanlar ona Roma ve Batı tarihini okutuyorlardı. Yakın çevresinde DoÄŸu Romalı, Ä°ranlı ve Türk; uzmanlar, aydınlar ve sanatçılar çoktu. Böyle bir ortamda II. Mehmed; Arapça ve Farsçayı çok iyi öÄŸreniyor, Yunanca ve Latince çalışıyor ve ilerleyen dönemde Ä°talyanca bilen bir Fatih oluyordu. Bunlarla beraber Fatih, sık sık Hocazade, Molla Gürani, Molla Ä°lyas, Hasan Samsuni, Molla Hayrettin ve AkÅŸemseddin gibi âlimlerden görüÅŸler alıyordu.
 
Fatih Sultan Mehmed, Konstantinopolis’i aldığında kentin kültür merkezi kimliÄŸi neredeyse sönmek üzereydi. Fatih, ilk akademik oturumunu fetihten hemen sonra, bir çevirmen yardımıyla Patrik Gennadios ile birlikte Pammakaristos Manastırı’nda (Fethiye Cami) yaptı. Buradaki hoÅŸgörülü yaklaşımı, dinleyenlerde hayranlık uyandırmıştı. Sultan Mehmed fetihten hemen sonra Ä°stanbul’daki kitapların toplatılmasını istemiÅŸ ve bazılarının çevirtilmesi emrini vermiÅŸtir.
 
21 yaşındaki Sultan bu büyük zaferinden sonra nihai amacına yöneldi ve Ä°stanbul’u dünyanın bilim ve sanat merkezi haline getirecek hamleleri uygulamaya koydu.
 
Fatih’in bilimsel çalışmalara ve bilim adamlarına büyük önem verdiÄŸinin bilinmesi ile kısa zamanda Ä°slam dünyasının önemli bilim merkezlerinden çok sayıda bilgin, daha iyi imkânların olduÄŸu Ä°stanbul’a akın etti. Bu dönemde ÅŸairler, mutasavvıflar, ÅŸeyhler ve benzeri dışında yaklaşık 30 bilim adamı Osmanlı payitahtı Ä°stanbul’a gelmiÅŸtir. Yine bu dönemde Ä°stanbul’a gelen Ä°slam bilginleri arasında Hekim Kutbeddin-i Acemi, Hekim Arab, Mehmed Åžükrullah Åžirvani, Kaysunizade Bedreddin, Hekim Lari, Molla Zeyrek ve Fatih’in hususi kütüphanesine bakan Molla Lütfi sayılabilir.
 
Devlet bu dönemde pek çok alanda eser veren bilim adamlarını bir araya toplamıştır. Åžöyle ki, Osmanlıların matematik dâhisi Kadızade lakabıyla bilinen Musa PaÅŸa, Timur’un torunu UluÄŸ Bey’in sarayına giderek Semerkand rasathanesinin yöneticisi olmuÅŸtur. Kadızade burada Türkistan’dan Türkiye’ye gelerek matematik ve astronomi ilmini yaygınlaÅŸtıran iki öÄŸrenci Ali KuÅŸçu ve Fethullah el-Åžirvani’yi yetiÅŸtirerek burada yapılan bilimsel çalışmalara büyük katkılarda bulunmuÅŸtur. Ali KuÅŸçu’nun matematik ve astronomiye dair yaklaşık 12 eseri bulunmaktadır. KuÅŸçu, Zic-i UluÄŸ Bey’in tamamlanmasına yardımcı olmuÅŸ “Faida fi EÅŸkali Utarid” adlı makalesinde, Merkür’ün hareketleri konusunda Batlamyus’un “el-Macesti” de ileri sürdüÄŸü fikir ve görüÅŸleri eleÅŸtirmiÅŸtir. Ali KuÅŸçu aynı zamanda Fatih Külliyesi’ndeki medreselerin temel eÄŸitimden, uzmanlık öÄŸretimine kadar olan basamakları Mahmut PaÅŸa ile beraber programlamıştır.
 
Fatih döneminde astronomi ve matematik alanında bunlar yaÅŸanırken tıp sahasında da önemli geliÅŸmeler katedilmekteydi. Osmanlı tıp literatürünün geliÅŸmesinde özellikle Åžerafeddin SabuncuoÄŸlu’nun büyük katkısı vardır. SabuncuoÄŸlu’nun Türkçe yazdığı ilk cerrahi kitabı olan “Cerrahiyetü’l Haniyye”, Ebu’l Kasım El-Zehravi “el-Tasrif” adlı eserinin tercümesi ile birlikte kendi yazdığı üç kısmı içinde bulundurur. Bu eser, cerrahi müdahaleleri ilk defa minyatürlerle gösterdiÄŸi için Ä°slam tıp tarihinde çok meÅŸhur olmuÅŸtur. 
 
Yine AkÅŸemseddin ismi ile tanıdığımız Muhammet b. Hamza tıp sahasında 3 Türkçe eser kaleme almıştır. Bunlardan biri olan “Maidetü’l Hayat” adlı eserinde “mikrop ve buluÅŸma” fikrini hatırlatan cümlelerin olması dikkat çekicidir. Bu dönemde dikkat çeken birçok ilim insanından biri de EÅŸrefzâde Ä°znikî’dir. Ä°znikî’nin kimya alanında yazdığı 4 eseri de Türkçe’dir ve bu eserlerden “Mecmuatü’l- Mucerrebat fi’l Kimya”, kimya ile ilgili tecrübelerini anlattığı önemli bir eseridir.
 
Pozitif bilimler böyle geliÅŸme gösterirken Fatih Sultan Mehmed dini ve felsefi bilimler üzerine de çalışmaları bizzat teÅŸvik etmiÅŸtir.
 
Öyle ki din ve felsefe arasındaki iliÅŸki üzerine Gazali’nin “Tehafüt el-Felasiye” adlı eserindeki eleÅŸtirileriyle ve Ä°bn RüÅŸd’ün bu eleÅŸtirilere “Tehafüt el-Tehatüf” adlı eserinde verdiÄŸi cevapların karşılaÅŸtırılması için Hocazade ile Alâeddin el-Tusi’yi görevlendirmiÅŸ ve her ikisine de bu konuda birer eser yazdırmıştır. Hatta dönemin uleması Hocazâde’nin eserini üstün bulunca Alâeddin küçümsendiÄŸi duygusuna kapılarak anavatanı Ä°ran’a dönmüÅŸtür. Ä°bn RüÅŸd, Gazâli’ye karşı felsefe ve dinin uzlaÅŸtırılabileceÄŸini ve tam bir Tanrı bilgisi edinebilmek için aklî çıkarımın gerekli olduÄŸunu savunmuÅŸtu. Hocazâde, aklın mantıki ilimlerde kusursuz olmakla birlikte ilahiyatla ilgili konularda kullanılmasının yanlışlara yol açtığını söylemiÅŸtir. Böylece averroizm yani Ä°bn RüÅŸd felsefesi Ä°talya’da çalışılmış ve Rönesans düÅŸüncesinde önemli bir etmen olmuÅŸtur.
 
Fatih Sultan Mehmed saray nakışhanesini kurarak Baba NakkaÅŸ’ın Mehmed Siyah Kalem’in hattat Yahya Sofi’nin ve Ali Sofi’nin çalışmalarına olanak saÄŸlaması saray merkezli sanatsal çalışmaların baÅŸlangıcıdır. Buradan Fatih’in sanatın ve bilimin her dalıyla yakından ilgilendiÄŸini kolayca görebiliyoruz.
 
Sultan saraydaki âlim ve bilim insanlarına oldukça iyi olanaklar saÄŸlamaktaydı. Yalnız saraydaki bilim insanları gayet kiÅŸilikli olduklarını ve gerektiÄŸinde padiÅŸaha kafa bile tutabileceklerini Sinan PaÅŸa’nın padiÅŸahın gazabına uÄŸrayıp tutuklanması üzerine bilginlerin söz birliÄŸi ederek eserlerini yakıp memleketi terk edeceklerini bildirmeleri karşısında Fatih’in Sinan PaÅŸa’yı serbest bırakmak zorunda kaldığı olay ile biliyoruz.
 
Fatih, kendisini DoÄŸu’da Ä°slamiyet’in Batı’da Hıristiyanlığın tek ve meÅŸru otoritesi olarak görüyordu. Ortodoks PatrikliÄŸi’nin yanı sıra Ermeni PatrikliÄŸi’nin ve Yahudi Hahambaşılığı’nın kurulmasına izin vermesi de Ä°stanbul’u “Cihanın payitahtı ve semavi dinlerin merkezi” yapma düÅŸüncesinin somut adımlarıydı. Fatih bu amaçla Trabzon’da yetiÅŸen Yunanlı bilim adamı Georgios Amirutzes ve oÄŸluna Batlamyus’un (M.S II. yüzyıl) “Geographike Hyphegesi” isimli eserini “ CoÄŸrafyaya Medhal” ismiyle tercüme ettirmiÅŸti. Ayrıca bir dünya haritası çizmelerini de emretmiÅŸtir. Fatih’in harita merakı, Ä°talyan ÅŸehirlerinde matbaacılar ve editörlerin dillerine düÅŸmüÅŸtü. 1478’de Floransa’da Francesko Berlinghieri tarafından yayınlanan “Geographica” önce Fatih’e daha sonra da oÄŸlu II. Beyazid’e sunulmuÅŸtur.
 
 
Fatih Sultan Mehmed’in Batı kültürüne ilgisi Avrupa’da ciddi etkiler uyandırdı.
 
Sultan’ın bu geniÅŸ vizyonu sonucu Patrik Gennadios Hıristiyan inancını anlatan Ä°’tikadname’yi telif etti. Roberto Valtorio ise “De re Militari” adlı Roma Ä°mparatorluÄŸu’nun son döneminde Roma savaÅŸ gücü ve askeri prensipleri hakkında yazılmış bilimsel bir inceleme kitabı olan eseri Fatih’e sundu. Fatih’in yine bu dönemde Homeros’un Ä°lyada’sını da tercüme ettirmiÅŸtir. Fatih’in bu eseri okuduÄŸunu ÅŸu olayla bir kez daha anlıyoruz. 1462 yılında Midilli seferine çıkarken Ä°lyada destanındaki olayların cereyan ettiÄŸi Truva ÅŸehri harabelerinde AÅŸil, Ajax ve diÄŸer kahramanları hatırlamış; Anconalı Cyriacus’un danışmanlığında onların mezarlarını bulmaya çalışmıştır. Yani Fatih’in bir nevi arkeolog olduÄŸunu söyleyebiliriz. Ünlü tarihçi Mihael Kritovulos kaleme aldığı eserinde II. Mehmed’i “Yunan kültürünün koruyucusu ve dostu” olarak tanıtır.
 
Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu ile Venedik arasında 1453-1479 yıllarını kapsayan birçok çatışma yaÅŸandı. Sonunda imzalanan barış anlaÅŸması ile çatışmalar sona erdi. Fatih Sultan Mehmed anlaÅŸmaya portresinin yapılması için Venedik’in en yetenekli ressamlarından birinin Ä°stanbul’a gönderilmesi maddesini koydurttu. Venedik Senatosu, Fatih’in portresini yapması için 1479’da Gentile Bellini’yi Ä°stanbul’a gönderdi. Bellini padiÅŸahın portrelerini ve madalyonlarını yaptı. Sultan Fatih’in Müslüman sanatkârlar tarafından yapılan resim ve minyatürleri de vardır. NakkaÅŸ Sinan Bey’in Fatih’i gül koklarken tasvir ettiÄŸi çalışması bu eserlerden bazılarıdır. Tüm bunların yanında Fatih’in kendi kütüphanesi ile Ayasofya, Eski Ä°maret, Sahn-ı Seman medreseleri kütüphanelerine 80 dolayında özgün eser kazandırdığı biliyor. 
 
 
Fatih Sultan Mehmed’in yerli ve yabancı bilim ve sanat adamlarına büyük deÄŸer vermesi, onları himaye ve teÅŸvik etmesi, ödüllendirmesi, ilim ve kültür merkezleri arasında Ä°stanbul’u zirveye taşımıştır.
 
Bunun sonucu olarak Fatih devrindeki bilim ve sanat adamlarının genel toplamı 89’a ulaÅŸmış olup bu sayı ilk 6 Osmanlı PadiÅŸahı dönemindekilerin toplamından 12 babası II. Murat devrindekinden ise 49 fazladır.
 
Fatih devrinde dini ilimlerin yanında tarih, coÄŸrafya, felsefe, ÅŸiir ve edebiyat gibi sosyal ilimlerde pozitif ilimlerle de matematik, astronomi ve tıp alanında çok önemli çalışmalar yapılmıştır. Fatih ilimde, sanatta ve düÅŸüncede Osmanlı ülkesinde yeni bir çığır açmıştır.
 
Sultan Fatih bu saydığım özelliklerinin yanında Osmanlı padiÅŸahları arasında divanı olarak ilk ÅŸair, bahçıvan, “Åžahi” toplarının çizimini yapan bir mühendis ve Ä°stanbul’u tekrardan DoÄŸu’nun ve Batı’nın merkezi yaparak I.Constantinus’tan sonra kentin ikinci kurucusu yani bir ÅŸehir imarcısı ve tasarımcısıdır. Böyle bir birikimi ise 49 yıllık gibi kısa ömürde yapmış olması ayrıca takdiri hak etmektedir.
 
________________________________________________________________________________
 
Müellif: Fuat Sezgin  / Tarih-i Kadim Web Sitesi
 
 
Yararlanılan Kaynaklar
 
Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu Klasik ÇaÄŸ – Halil Ä°nalcık
 
• Osmanlı Medeniyet Tarihi 2.cilt
 
• Osmanlılar ve Bilim – Ekmeleddin Ä°hsanoÄŸlu
 
• Bu Mülkün Sultanları – Necdet SakaoÄŸlu
 
• Gazi PadiÅŸahlar – Necdet Öztürk
 
• DevrilmiÅŸ PadiÅŸahlar – Mehmet Koçak
 
• NeÅŸri Tarihi – Mevlana Mehmet NeÅŸri

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.