İslam dünyasında, bilimsel alandaki kısırlığı anlamaya yönelik çabalar genellikle; alt yapı eksiklikleri, ayrılan bütçelerin azlığı, bilim politikası kusurları, insan niteliği tür
Din, bilim ve felsefe ilişkileri üzerine ciddi fikir yürütmek için çok yüksek seviyede tefekkür gücü ve çok yüksek seviyede bilgi birikimine sahip olmak lazım.
Türkiye’nin geleceği için hukukun ve bilimin en ileri düzeylere çıkması lazımdır. Demokrasilerde bu iki yüksek değeri savunacak bilinçli ve etkin bir kamuoyu olmalı, bu iki konu hiç g�
erçekliği siyah/beyaz olarak görmek nasıl bir ‘tercihse’, onu bir gri alan olarak görmek de öyle bir ‘tercih’; ve bu tür tercihler bilimden hareketle yapılamaz. Dolayısıyla da Newton
İslam tarihi araştırmacılarının en çok merak ettikleri ve dolayısıyla da önem verdikleri dönem 9. ve 10. yüzyıldır. Nedeni çok basit: Müslüman toplumların, devlet ve toplumsal kuruml
UNESCO, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’dür ve 1946 yılında kurulmuştur. Görevi örgüte üye olan ülkelerde eğitim, bilim ve kültür alanında çalışmalar yür�
İslâm medeniyeti'nde hem dinî hem resmî (idarî) hem de içtimaî hayatta hedeflenen mükemmellik, dakik hesap ve bunu sağlayacak aletlere dayanır. Bu da dinî ve içtimaî meşruiyetin bir yön
Gelenekçisiyle, modernistiyle, sözde ıslah ekolüyle birbiriyle didişmeye, itişmeye pek meraklı muhterem hocaefendiler mevzu Kemalist dayatmaları sembolize eden söylem ve eylemlere karşı şa
Din adına akıl düşmanlığının, bilim düşmanlığının yapıldığı, özgürlüğün ve adaletin olmadığı bir yerde, ne din olur, ne medeniyet olur, ne de insanlık…Yaratıcılık da, y
İslam, temel felsefe itibariyle hem bilim hem de sanatla hiç bir sorunu olmayan bir inanış sistemidir. Sorun, insanların her yaptığını “kutsal” görmemizi şart koşan radikal-hümanist b
Kutsal metinler kozmogoni, kozmoloji, tabiat, yaratılış gibi konularda insanoğlunun bilimsel meraklarını gidermek ve açıklayıcı bilgi vermek gibi bir amaç gözetmezler. Kutsal metinlerdeki
Din kültür olmuşsa, artık her şey mümkün. “İlahiyat Fakültesi” de aslında bizdeki Teoloji Fakültesi gibi bir şey. “Tanrı bilimi” ya da “İlahçılık”.. Faculte, köken olarak
Doğadan uzaklaşma; denizlerin serinliği ve derinliğinden, dağların yüceliği ve ürperticiliğinden, gökyüzünün sürprizlerinden, yani doğanın bize aşkınlığı hatırlatan sesinden uza
Timurlu hükümdar, aynı zamanda gökbilimci ve matematikçi olan Uluğ Bey, 1394 yılında Azerbaycan’ın Sultaniyye kentinde dünyaya geldi. Uluğ Bey, Asya Fatihi olarak gösterilen Timur Han’
Türkiye'de çağdaş doğum biliminin öncülerinden olan Türk bilim insanı, doktor, sivil toplum örgütçüsü ve milletvekili Besim Ömer Akalın, bileti olduğu halde Titanic'e binemeyen tek ki