Taha Akyol: Bilim, Hukuk ve Demokrasi üzerine
![](resimler/detay/190214.jpg?1574754159)
Follow @dusuncemektebi2
Türkiye’nin geleceği için hukukun ve bilimin en ileri düzeylere çıkması lazımdır. Demokrasilerde bu iki yüksek değeri savunacak bilinçli ve etkin bir kamuoyu olmalı, bu iki konu hiç gündemden düşmemelidir.
Bilim devriminin meydana geldiÄŸi 16. Yüzyılda demokrasi mi vardı; demek ki bilim için demokrasi gerekmez!
Bu bir okur yorumudur; bilim için demokrasi gerekliyse Çin’de niye bilim geliÅŸiyor diye soru hatta itirazlara da muhatap oluyorum. Bu görüÅŸler, otoriter ve kapalı dünya görüÅŸlerinin özgürlüÄŸe, bilim zihniyetine ve açık topluma tepkilerini yansıtıyor.
Hemen belirteyim çaÄŸlar boyu ÅŸartlar deÄŸiÅŸtiÄŸi gibi, 16. Yüzyıldan itibaren bilime öncülük edenler o çağın ÅŸartlarında sınırlı hürriyet ortamı bile olmadığı için ağır bedeller ödediler. Diri diri yakıldılar, sürüldüler, kovuldular, hapsedildiler...
Modern çaÄŸda da totaliter ideolojiler kendi davalarına uymayan bilim insanlarını ve bilimsel teorileri ezdiler, kurÅŸuna dizdiler, hapislerde çürüttüler.
Siyasi ve sosyal bilimler bir tarafa, Nazi Almanya’sında “ari ırk fiziÄŸi”, Stalin Rusya’sında “proleterya biyolojisi” uÄŸruna yapılan bilim kıyımları korkunçtu.
BİLİM NASIL GELİŞİYOR?
Sadece böyle insani facialar deÄŸil… Bilimi bastırmanın geliÅŸmeyi engellediÄŸi de acı tecrübelerle görüldü.
Böylece insanlık tarihinde adım adım hürriyet fikri geliÅŸti; bu da bilimin geliÅŸmesini hızlandırdı.
Isaac Asimov’un “Bilim ve BuluÅŸlar Tarihi” adlı eserinde yazdığına göre, 16. Yüzyılla 17. Yüzyıl sonuna kadarki 250 yıl içinde yapılan belli baÅŸlı buluÅŸların sayısı 143’ten ibarettir. Ama 20. Yüzyıl içindeki belli baÅŸlı buluÅŸların sayısı 642’dir.
Ä°ki buçuk asırda 143 buluÅŸ.
Son yüzyıl içinde 642 buluÅŸ!
Tabii hem üniversite ve enstitülerde bilim üretimi hızlandığı için hem hürriyet ve demokrasi fikri, üniversite özerkliÄŸi gibi deÄŸerler geliÅŸtiÄŸi için…
Çağımızda buluÅŸlar artık sayılamayacak kadar artmıştır; tıptan tarıma, uzay bilimlerine, fiziÄŸe, kimyaya kadar…
BÄ°LÄ°ME YATIRIM
Elbette otoriter rejimlerde de bilim geliÅŸebilir fakat hilkat garibesi doÄŸumlar gibi sakat olarak ve bir süre sonra çökmek üzere. Sovyet bilimi elbette görkemliydi ama muazzam ödeneklerle uzaya giden Sovyet bilimi, halkını doyuracak üretimleri yapamayacak, neticede sistem çökecekti.
Bugün, bütün Uzak DoÄŸu’da olduÄŸu gibi Çin’de de bilim geliÅŸiyor; hem de çok baÅŸarılı… Fakat bilimsel eÄŸitim yaygınlaÅŸtıkça Çin’de de özgürlük ihtiyacı ve rejimin ideolojik hurafelerine tepkiler artıyor.
Akademik performans ölçümü yapan URAP kurumunun Koordinatörü Prof. Ural Akbulut’un bugünkü Karar’da söylediÄŸine göre, AraÅŸtırma-GeliÅŸtirme çalışmalarına Çin milli gelirin yüzde 2.1’ini ayırıyor, demokratik Güney Kore’de bu oran yüzde 4.29’dur.
Bizde hiçbir dönemde yüzde 1’i aÅŸmadı. Ä°ktidar bu oranı 2018 yılında 1.8’e çıkarmayı vaad etmiÅŸti. Åžimdi 11. Kalkınma Planında 2023’te bu hedefi vaad ediyor. Çoktan bu yapılmalıydı.
Uzun vadede sonuç verecek Ar-Ge gibi yatırımlar yerine kısa vadede oy getirecek tüketim ve rant politikaları bütün iktidarlara cazip geldi.
HUKUK VE BÄ°LÄ°M
17 yılda 109 üniversite daha açtık, ÅŸehirler, kasabalar sevindi. ÖÄŸrenciler iÅŸ güç sahibi olacağız diye umutlandı. Yüksek öÄŸretimdeki öÄŸrenci sayısı Almanya’da 3 milyondur, Türkiye’de yeni üniversitelerle 7 milyona çıktı!
Prof. Kemal Gözler’e göre, bizde üniversite öÄŸrencisi sayısı 4.6 kat, ama profesör sayısı ancak 2.9 kat arttı. Doçentlik, profesörlük sınavları kolaylaÅŸtırıldı; bu da kaliteyi olumsuz etkiledi…
Alman üniversitelerinde bir öÄŸretim elemanı 12 öÄŸrenciye, bizde bir öÄŸretim elemanı 46 öÄŸrenciye ders veriyor! Laboratuvar, öÄŸrenim teknolojisi ve öÄŸretim üyesi kadrolarının ortama kalitesi ayrı bir sorun ve bu alanlarda bizde kalite kaybı var.
Bu konuda Prof. Kemal Gözler’in “Akademinin deÄŸersizleÅŸtirilmesi üzerine” baÅŸlıkla fevkalade önemli yazısını mutlaka okuyunuz.
Evet, Üniversite sayımızı 17 yılda 93’ten 202’ye çıkardık ama bilimsel yayın indekslerinde bizim çok gerimizde olan Ä°ran, 2010 yılında bize yetiÅŸti ve önümüze geçti!
Ama siyasette kimse bunu sorgulamadı.
Netice, sanayinin gerektirdiÄŸi teknokratik kadroları yetiÅŸtiremedik, sanayimiz rekabet gücü kazanamadı. Bu gerçeklerin hepsi iktidarın Haziran 2019’da çıkardığı 11. Kalkınma Planı’nda da yazıyor.
Türkiye’nin geleceÄŸi için hukukun ve bilimin en ileri düzeylere çıkması lazımdır.
Demokrasilerde bu iki yüksek deÄŸeri savunacak bilinçli ve etkin bir kamuoyu olmalı, bu iki konu hiç gündemden düÅŸmemelidir.
Henüz yorum yapılmamış.