“Vakit hiç bir şeye yetmiyor sanki” diye mırıldandı kendi kendine. “Belki de o gelip geçerken içine bir şey koymadığımızdandır” dedi buna karşılık iç sesi.
İnsanın hayatında bir “tamam” noktası gelir elbet. Lütfiye’nin “tamam” dediği yer kızların da dayak yediği o gece olmuş. Demiş ki kendi kendine “ne olacaksa olacak artık.”
Yeni Zelanda'daki terör saldırısında babasını kaybeden Sara Kasım, "(Teröriste hitaben) Bu mahkeme salonuna iyi bak ve buradaki ötekinin kim olduğunu kendine sor. O biz miyiz, yoksa sen mi?
Soyadlarının aile ve soyun özellikleri, bulundukları yerler, kendilerini öne çıkaran tarihi olaylardan tamamen dışlanarak meselâ "Kaya" gibi bir isme sığıştırılması insanlarda özgüv
İnsanın kendine ‘kim’ olduğunu sormasına belki açıktan değil ama örtülü bir alaycılıkla yaklaşılıyor bugün. Oysa gelmiş geçmiş zamanlar boyunca kendi hakikatine giden yola ilk a
Biz, yolda bazı ilkeler bulmuştuk yine de. Belli belirsiz gölgeleri sayesinde babalarımızın... Şimdi bir gölgemiz de yok. Özal'ın memlekete getirdiği liberalizme razıydık hatta. O iyiydi.
Atalarından başka övünecek bir şeyi olmayan adam, patatese benzer; çünkü kendine ait biricik varlığı, toprağın altındadır.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’la tokalaşırken onun yüzüne bakışındaki keskin ifade… İkisinde de, Salâh’ın gözleriydi konuşan. Ve o gözler yalan söylemiyordu. �
Wael B. Hallaq'ın Şarkiyatçılığı Yeniden Düşünmek, isimli kitabı, özgül bir örneği Şarkiyatçılık olan ve modern bilginin hemen her zerresine sinmiş bir tahakkümün epistemik egeme
Dr. Freud’un atlardan korkan “Küçük Hans” örneği ilginçtir. Küçük Hans, atlardan korktuğu için sokağa çıkmak istemez. Burada, sebebi bilinmeyen at korkusu semptom, sokağa çıkmam
Seviye farkının, tarih, meşrep, mezhep ve sair farkların ortaya çıkardığı bütün bu dağınıklığa rağmen Kur’an bütün Müslümanlar için yine de kendine özgü bir yolla birleştiri
Nuri Pakdil, edebiyat dünyamızın yalnız adamlarından biriydi. Uzun süre devam ettirdi bu yalnızlığı. Son yıllarda yeniden kendisini kitaplar, dostlar ve okurlarla buluşturdu. Klas Duruş�
Resulullah Efendimiz ramazan ayını bir nimet ve fırsat olarak bilir, gereğini eksiksiz yapar, içini doldururdu. Resulullah elinde ne varsa muhtaçlara dağıtırdı. Başkalarını kendine terci
“İnsanlar, ağzından çıkan cümlelerin, beyninden çıkan düşüncelerin, bütün evreni dolaşıp tekrar kendine geri döndüğünü bilse, eminim çok daha dikkatli olurdu.”
Bütün dünya malum virüsün pençesinde kıvranıyor. Bir yandan ilaç aranıyor, öte yandan ceset torbası. Bu korku insanoğlunu kendine getirir ve yeni bir dünya düzeni kurulabilir mi? Züme