Sosyal Medya

İsmail Kılıçarslan: Yetimdin, ömrün kendine bir baba aramakla geçti Türkiye

Biz, yolda bazı ilkeler bulmuştuk yine de. Belli belirsiz gölgeleri sayesinde babalarımızın... Şimdi bir gölgemiz de yok. Özal'ın memlekete getirdiği liberalizme razıydık hatta. O iyiydi. Şimdi liberal bile değiliz. Muhafazakar, solcu, sağcı, anarşist, Ülkücü, İslamcı, mukaddesatçı... Hiçbiri değiliz şimdi.



GereÄŸinden uzun ve fazlaca yorgun bir hikâyenin çocuklarıyız en nihayet. GereÄŸinden uzun sürmeyen hayatlarımız, bu uzun ve fazlaca yorgun hikâyenin içinde geçiyor. 
 
Bizim kuÅŸağın babaları birbirine benzerdi. Uzun siyah paltoları yahut mavi gocukları yahut yeÅŸil parkalarıyla birbirine benzerdi babalarımız. Siyasi görüÅŸlerini hemen anlamamızı saÄŸlayan bıyıkları, bakkalın veresiye defterinde birikmiÅŸ borçları, uzun öksürük nöbetleri, yorgunluÄŸa baÄŸlı olarak geliÅŸtirilen ölü balık bakışlarıyla babalarımız birbirine benzerdi. Racon bilirler, memleket için endiÅŸelenirler, kaderlerine razı olarak emeklerinin kendilerine saÄŸladığı lokmaları koyarlardı sofraya.
 
DoÄŸru. Yalnız emekleri vardı babalarımızın. Ä°ÅŸçi, memur, ÅŸoför ve yorgundular. Kendilerine vakit ayırmanın yolu olarak çay içmeyi, akÅŸam kahveye çıkıp hesabına piÅŸpirik oynamayı ve futbolu bilirlerdi.
 
Evlatlarına sevgilerini göstermenin bir çeÅŸit zaaf olduÄŸunu öÄŸretmiÅŸti babalarımıza babaları. Fakat onlar yine de arada bir başımızı okÅŸar, arada bir gülümserdi bize. "Seni çok seviyorum yavrum" cümlesini kurmaya cesaret edemediler yine de.
 
Zordu hayatları. Zorluydu. Yükleri ağırdı. Memleketi kurtarmak da dâhildi yüklerine. Kimi aÄŸzına giren pos bıyıklarıyla, kimi çenenin yanına sarkıtılmış hilalleriyle, kimi dudak üzerinde incecik bademleriyle denediler memleketi kurtarmayı. Kimi öldü olmadık yere, kimi iÅŸkence gördü.
 
Enikonu dürüst adamlardı. Dürüstlükten baÅŸkasına akıl erdirmeyen adamlardı. Kendilerine karşı dürüst ve baÅŸkalarına karşı da... 
 
Çocukları adam olsun isterlerdi. Okusunlar, bir baltaya sap olsunlar isterlerdi. Temelinden bir ÅŸey söyleyeyim size: Kendileri gibi olmayalım isterlerdi.
Onlar gibi olamadık. Araya Özal girdi. DeÄŸiÅŸen dünyaya uyum saÄŸlamak girdi araya. Renkli televizyon ve Yasemin Evcim girdi. Yıldo ve Ä°nternet, Okan Bayülgen ve Deli Yürek girdi. Hepsi birden ve aynı anda, Türkiye'nin onlara yetiÅŸip yetiÅŸemeyeceÄŸini hiç umursamadan oturuverdiler ergen zihinlerimizin üzerine.
 
 
Bizi, hayır, babalarımız yetiÅŸtirmedi. Belki ilk kez "babasız yetiÅŸen" kuÅŸak biz olduk Türkiye'de. Babasız ve ergen, babasız ve uçarı, babasız ve ilkesiz...
Bu gereÄŸinden uzun ve gereÄŸinden yorgun hikâyeyi bir de burasından okusak ne gerekir? Ne gerektiÄŸini söyleyeyim size. Cesaret gerekir.
 
Bugün, 2019'un ilk günlerinde, Türkiye'nin babasız büyümüÅŸ ilk neslinin bir evladı olarak diyebilirim ki, "baba" ölmüÅŸtür. Çünkü hiçbirimiz babalık için gereken vasıflara ait bilgilerle donanmış deÄŸiliz. Youtube yetiÅŸtiriyor çocuklarımızı ve bu çok normal. Hayır yani anlatamadım sanırım. Çok normal bu; aşırı normal...
 
Biz, yolda bazı ilkeler bulmuÅŸtuk yine de. Belli belirsiz gölgeleri sayesinde babalarımızın... Åžimdi bir gölgemiz de yok. Özal'ın memlekete getirdiÄŸi liberalizme razıydık hatta. O iyiydi. Åžimdi liberal bile deÄŸiliz. Muhafazakâr, solcu, saÄŸcı, anarÅŸist, ülkücü, Ä°slamcı, mukaddesatçı... Hiçbiri deÄŸiliz ÅŸimdi.
 
Çocuklarımız için bundan daha kötüsü olacak. Onların hayatında gerçekten önemseyebildikleri hiçbir düÅŸünce, hiçbir yönelim olmayacak. Sadece aptal bir bencillikle kendilerini çok önemli bulacaklar. Çok önemseyecekler kendilerini. Kedileri bile kendileri için besleyecekler. Kendilerini iyi hissetmek için.
Çünkü baba yok ortada. ÇaÄŸdaÅŸ pedagoji var. Anne var biraz ama o da saçma sapan. AnneliÄŸi sadece merhamet zanneden bir saçmalık olarak anne... ÇocuÄŸunu bir çeÅŸit aksesuar olarak gören anne... BebeÄŸini aşırı zeki, ama dünyadaki bütün çocuklardan daha zeki bulan anne. Instagram annesi, sanal anne.
 
Eh, Türkiye de zaten sanal bir Türkiye artık. Siyaset yok, gerçek kavgalar yok, yük taşımak yok. Bitmeyen bir eÄŸlence hali var. Geleneksel Ankara türkülerinin üzerine yazılan saçma sapan sözler gibi bir ülkeyiz artık. Büyücek bir pavyona benziyoruz. 
 
Nerden geldik buraya? Babasız büyümekten. Babasızlıktan. Sosyal oryantasyonumuzun olmayışından, çünkü babasızlıktan. 
 
Bir hödükler cenneti artık Türkiye. Her gün kendimizi kandırmanın bir yolunu bulmak zorundayız bu yalın, çıplak, incitici gerçeÄŸi yok saymak için.
 
GereÄŸinden uzun ve fazlaca yorgun bir hikâyenin çocuklarıyız en nihayet.
 
Kaynak: Cins Dergi /Sayı: 40-Ocak 2019

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.