Bir terim. Özünde iktisadi bir terim. Bir ideoloji bugün. Modern ideolojilerin tamamı gibi 19. yüzyılda doğmuş bir sahtekârlık. 19. Yüzyılda doğmuş dediğime bakmayın, kavram çok daha
Amerika bir devlet değil kaynakları tekeline alma tutkusuyla dünyayı yeyip bitiren bir virüs. Ayağa kalkmak isteyenin ayağına dolanan bir yılan. Değerleri safsatayla, politikası riyakarlık
Aç gözlülük ve tamah… Birbirine destek çıkan iki dost… Tamahkarlık gibi… Tamahkâr da ulaşamayacağı hedefe göz diker… Aç gözlüdür çünkü, karnı doysa bile gözü doymaz… Ye
19. yüzyılın sonlarında dünyanın neredeyse dörtte üçü Avrupalı emperyalistler tarafından sömürülüyordu. Makro bir analiz yerine Mustafa Özel, Joseph Conrad’ın romanlarından hareke
Yıl 2045. Robotlar Türkiye’ye geleli yirmi yıl oldu. Her yeni zamazingo gibi milletimiz bunu çok arzuladı, istedi, devletimiz de her türlü fedakârlığa katlanarak memleketin dört bir yanı
Edebiyatçıların ortak şikâyetleri: Vefasızlık, iyiliğin bilinmemesi, fedakârlığın istismar edilmesi, emeklerinin aleyhine dönmesi, güvenlerinin kötüye kullanılması… Demek ki boşun
Muhafazakârlık, geçmişten tevarüs edilen ve aidiyet/mensubiyet duygusunu pekiştiren değerler, semboller ve yaşam pratiklerini koruyup kollayıcı bir sosyolojik tutumu ifade eder.
27 bin 877 liralık para cezalarına rağmen gıda sahtekarlarının önü bir türlü alınamayınca hükümet caydırıcı yaptırımları gündemine aldı. Yeni düzenlemenin yasalaşması halinde
Her şeyi kontrol edemiyoruz, elimizden kaçıp giden bir dünya var artık. Bir ışık çakımı kadar kısa hayatlarımızı anlamla tezyin edebilir, yaşadığımız her anın, aldığımız ve ve
Aslında Ramazan hastalanmadı. Hastalanan insanoğlu. İnsanoğlunun bencilliği, isyankarlığı, doymazlığı, dünyaya tapıcılığı. Virüs azabı da bu hastalıktan doğuyor. Ramazan’ın bu
Türkiye; muhafazakârlık, milliyetçilik, solculuk ve sosyalizm gibi ideolojilerden üretilen korkularla devletin demokratik dönüşümü ötelenmiş bir ülkedir. “Din elden gidiyor”, “komü
Esad’ın Fransızlardan daha zalim olduğunu anlıyoruz. Halkının üzerine ölüm yağdıran bir zalimden bahsediyoruz. Zülfü Livaneli gibiler hangi kin ve nefretle dolu ki milyonları önüne k
Merhum Akif Emre'nin, koalisyon görüşmeleri sürecinde muhtemel AK ;Parti- MHP koalisyonu hakkındaki görüşlerini içeren yazısındaki dikkat çeken değerlendirmeleri, güncel duruma istinaden
İçteki gerçekliği dışarıya doğru olarak yansıtmayan biri belli ki yalan da söylemiş oluyor. Ama ikiyüzlü her zaman yalancı sayılmayabilir.
Derler ki, “Krizin cini; krizi kim yönetiyorsa ona itaat eder”! Cin’i şişeden kim çıkarırsa çıkarsın, sonunda krizi yönetenin o krizden kârlı çıkacağı söylenir.