İbrahim Tenekeci'nin kaleminden: Edebiyatçıların ortak şikayeti
Edebiyatçıların ortak şikâyetleri: Vefasızlık, iyiliğin bilinmemesi, fedakârlığın istismar edilmesi, emeklerinin aleyhine dönmesi, güvenlerinin kötüye kullanılması… Demek ki boşuna 'yalan dünya' dememişler.
Ömrümün yarısına denk gelecek bir zamandır benden kıdemli edebiyatçılarla yakın münasebet halindeyim. Altmış yaÅŸ üstü diyelim. BirçoÄŸu edebiyatın mutfağında bulunmuÅŸ, ortam oluÅŸturup dergiler çıkarmış, ilk eserleri yayına hazırlamış.
Onlarla hem geleceÄŸi hem geçmiÅŸi konuÅŸuyoruz. Ä°nsanlarla ilgili hatıraları alabildiÄŸine burukluk ve piÅŸmanlık dolu. Farklı zamanlarda, on kadar usta isimden anılarını yazmasını istedim. Kısa bir sessizlikten sonra neredeyse hep aynı cevabı verdiler: Hangi birini yazayım?
Ortak ÅŸikâyetleri: Vefasızlık, iyiliÄŸin bilinmemesi, fedakârlığın istismar edilmesi, emeklerinin aleyhine dönmesi, güvenlerinin kötüye kullanılması… Demek ki boÅŸuna 'yalan dünya' dememiÅŸler.
Bu isimlerin, kiÅŸisel iliÅŸki ve tercihlerinde hiç hatası olmamış mıdır? Elbette olmuÅŸtur. Mizaçlarından kaynaklanan zayıf tarafları yok mudur? Mutlaka vardır. Ä°ÅŸ tutuÅŸ ÅŸekilleri de bazen farklılık gösterebilir. Bütün bunlar, hakkaniyetli davranmamıza engel teÅŸkil etmez.
Son yıllarda bu örnekle çok sık karşılaşıyoruz: Kesilen aÄŸaçları gündeme getirenler, dikilen fidanlardan, ekilen tohumlardan hiç söz etmiyorlar. Bunun bilgisini adeta insanlardan kaçırıyorlar. Åžu veya bu sebepten dolayı bir aÄŸaç kesilmiÅŸse onlarcası da dikilmiÅŸ. EmeÄŸin üstünü örtmek, yapılan iyi iÅŸleri yok saymak, bizi nankörlüÄŸe doÄŸru götürür.
Üstatlardan edindiÄŸim fakat bir türlü uygulamak istemediÄŸim birinci tecrübe: 'Bir insandan kurtulmak istiyorsan, ona iyilik yap, yardımda bulun.' Ä°yiliÄŸe devam ama bu niyetle deÄŸil. Bir diÄŸer izlenimim de önemsediÄŸim bir ÅŸairin ÅŸu dizesine götürüyor beni: "Ä°nsanın kendi sıcaklığı gibisi yok."
YaÅŸ ilerledikçe, isim belirgin hale geldikçe, bir de üstüne iktisadi nedenler eklenince, bazı kimselerin öncelikleri ve özellikleri deÄŸiÅŸebiliyor. Mesela: Sen kardeÅŸinle konuÅŸtuÄŸunu sanıyorsun, ses kapitalizmden geliyor. Åžaşırmak yok.
Bana bütün bunları hatırlatan ve yazdıran ÅŸey, Muhit dergisinin nisan sayısı oldu. Vefa özel sayısı yaptık. DoÄŸrusu bu kadar güzel ve anlamlı yazıyı ben de beklemiyordum. Öyle anlaşılıyor ki aranılan ve özlenen bir hasletle karşı karşıyayız. Edebiyattan medyaya, ticaretten siyaset dünyasına kadar hayatın her anında ve alanında…
Özellikle genç arkadaÅŸların dikkatini çekmek isterim: GidiÅŸatımızı maddiyat deÄŸil maneviyat belirlesin. Birinde akamet, diÄŸerinde istikamet vardır.
Elimizdeki iÅŸe, durduÄŸumuz yere ve üstümüzdeki emeÄŸe sadık olalım. Hırs yapmayalım. Acele etmek suretiyle hatalı yollara girmeyelim. Her isteÄŸimiz hemen gerçekleÅŸseydi, emeÄŸin bu kadar kıymeti olmazdı. Sebat etmek, sabır göstermek, dirayetli ve istikrarlı olmak, bütün bunların sonucunda nasibe de inanmak gerekiyor. Nihayetinde, vefa da bir nasip meselesidir.
Kaynak: Fikriyat
Henüz yorum yapılmamış.