Napolyon ne ki, Makron ne olsun? Napolyon’un yanında 'Mikron'!
Asgari ücret sınırını yükselteceğim, emeklinin maaşını, işçinin ücretini artıracağım demek yetmez. Bunların kaynağı nereden, nasıl, hangi yatırımla sağlanacak?
TAHRAN, (BM) – BulgarianMilitary.com’un AMN’den alıntıladığı habere göre bir istihbarat subayı, Elaph’a verdiği röportajda, İran’ın nispeten zenginleştirilmiş uranyum sayesinde
Mazlum insanlar, sebebi olmadıkları bir savaşın kurbanları olarak rüzgârın önündeki yaprak, denizin üstendeki çöp gibi bir ülkeden diğerine savrulup duruyor. Avrupa ise Türkiye’yi m�
Bu karantinanın asgari ücretle çalışanların yanı sıra ürettiği bir başka “mağdur” kesim var. Onlar da “paralarını yevmiye usulü kazanan” insanlar. Berberler, taksiciler, çiçek
İsrail polisinin eşlik ettiği 50'den fazla fanatik Yahudi, Mescid-i Aksa'nın güneybatısında bulunan El-Meğaribe (Fas) Kapısı'ndan girerek Harem-i Şerif'e baskın düzenledi.
Türkiye''de Müslümanlar''ın temel sorunu kendi medeniyet ve kültür değerleriyle temaslarının asgari düzeye indirilmiş olmasıdır. Bir medeniyetin mirascısı olmaktan çok bakiyesi gibi da
Ve İdlib… “İnsan”ın tamamen kıymetsiz görüldüğü, her şeyin “kazanımlar” çerçevesinde değerlendirildiği bir coğrafyada, bombardımanlara ve dondurucu soğuğa direnmeye çalı
İslâm dünyasının bugünkü durumunu göz önüne getirdiğimizde, maalesef “Müslümanların problemleri”ni Tayyiip Erdoğan kadar açık ve net bir şekilde dile getiren/getirebilen ikinci b
Şurada bir garib ölmüş diyeler, 3 gün sonra duyalar, soğuk su ile yuyalar, şöyle garib, bencileyin....Yunus Emre
İzmir’de cenazesi kaldırılan bir garip... Boğulan bir Suriyeli... Ailesi yok, akrabası yok, arkadaşı dostu yok... Cenazesine omuz verecek dört kişisi yok... Bir garip Suriyeli...
Aile nizamımız elimizden alınınca, geriye kala kala “kadına şiddet”, “çocuğa istismar” kaldı! Yani diğer bazı ârızalar gibi “kadına şiddet” ve “çocuk istismarı” da biz
Hindistanlı şair filozof Muhammed İkbal, İnsan olmanın olan değil, olması gereken bir süreç olduğunu söyler. İnsan tözüyle doğarız, ama insan olmak, çabamıza bağlıdır, der. Böyle
Hepimizin bir hayatı ve bu hayatı şekillendiren birtakım değişken çevresel şartları var. Hepimizin bir karakteri ve o karaktere rengini veren duyguları, düşünceleri, zevkleri var. Reklaml
İslam karşısında duyulan korku, vehim, paranoya, öfke ve nefret tam da 18 ve 19’uncu yüzyılda Avrupa tiyatrolarında kullanılan “fantazmagorya” tekniğinin yarattığı etkiye benziyor.