Bir garip nakıs Napolyon: Macron
Napolyon ne ki, Makron ne olsun? Napolyon’un yanında 'Mikron'!
Napolyon, yani 18. Yüzyılın büyük maceraperesti, Osmanlıyı hayli uÄŸraÅŸtırdı. Mısır’a saldırdı, 22 Temmuz 1798’de Kahire’yi iÅŸgal etti. 18 mart 1799’da Suriye seferine çıktı, Akka önünde ihtiyar kurt Cezzar Ahmet PaÅŸa’ya karşı tutunamadı, hezimete uÄŸradı, fakat maÄŸlubiyetini örtmek için Kahire’ye büyük bir zafer alayıyla girdi! Ve aynı yıl 22 aÄŸustosta Fransa’ya kaçtı! Mısır’a büyük tantanalarla, kalabalık bir ordu ile gelmiÅŸti, fakat küçük bir gemi ile sıvışmak zorunda kaldı!
Derdi neydi? Mısır’ı fethetmek mi? Orayı Fransız sömürgesi yapmak mı? Yoksa ÅŸöhretine ÅŸöhret katmak mı? Bu saldırganlık stratejik birtakım görüÅŸlerle süslenebilir, sonuç çok fazla deÄŸiÅŸmez. Bu sergerde, Mısır’da bir seneden biraz fazla kalabildi.
“Askerler! Bu ehramların üstünden kırk asır sizi seyrediyor!” gibisinden parlak sözler söyledi. Mısır’a halkı korumak için geldiÄŸini iddia etti. En güldürücüsü de Allah’a, Peygamber’ine ve Kur’an’a saygısının Memlûklerden fazla olduÄŸunu söylemesi olmalı. Kendisi Müslüman dostudur, çünkü daha önce Ä°talya seferi yapmıştır ve Müslüman düÅŸmanı Papa’ya mahvetmiÅŸtir! Hatta Osmanlı padiÅŸahının da dostudur. “Herkes padiÅŸahım çok yaÅŸa diye bağırsın! Onun müttefiki olan Fransız ordusu da çok yaÅŸasın! Memlûkler’e lânet olsun! Halka mutluluk gelsin!”
Mısır’a hürriyet getirmek iddiasındaki Napolyon’u iki asır sonra Irak iÅŸgalinde ABD baÅŸkanı BuÅŸ demokrasi getirmek iddiasıyla teyid etti! Bunların getirdiÄŸi zulüm ve kargaÅŸadan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir!
Son günlerde Fransa cumhurbaÅŸkanının Türkiye’yi ilgilendiren her konuya maydanoz olması boyunu aÅŸan bir Napolyonluk özentisi. Fakat Makron bunu kendi iradesi ile mi yapıyor? Bunun üzerinde düÅŸünmeliyiz.
SoÄŸuk harb sonrasında düÅŸmanın rengi kızıldan yeÅŸile döndürüldü. Afganistan, Irak iÅŸgal edildi, Ä°slâm coÄŸrafyasında operasyon yapılmadık yer bırakılmadı. Büyük OrtardoÄŸu projesinde, Lozanist yapısı ile kalacağı hesabına göre Türkiye’ye de rol verildi. GeliÅŸen olaylar, Türkiyesiz bir OrtadoÄŸu projesinin yürütüldüÄŸünü gösteriyor. ABD, Türkiye’den istediÄŸini elde edemeyince amaca ulaÅŸmak için Rusya’nın, hatta Ä°ran’ın Suriye meselesine müdahil olmasını bile göze aldı.
Bütün Ä°slâm dünyasının, bilhassa da Arap âleminin kırmızı çizgisi olarak bilinen Kudüs ve Filistin meselesi, Ä°srail lehine çözülüyor ve bunun için bir zamanların en aşırı Ä°srail düÅŸmanı “devlet”leri, Suudi Arabistan baÅŸta olmak üzere emirle bir araya getiriliyor. Süreç böyle iÅŸletilirken, yaklaÅŸan baÅŸkanlık seçimi dolayısıyla ABD sahnede görünmek istemiyor. Ä°ÅŸte bunun için de ciddi bir kriz içinde bulunun Fransa’yı dublör olarak kullanıyor. Adama bakın: Bütün güney sınırlarımızı yokluyor, ta Irak’a kadar gidiyor!
Fransa’nın arızasız tek uçak gemisi Dögol, sahneye sürülmüÅŸtü. Güya bizi korkutacaklar. Alay-ı vâlâ ile yola çıkarılan gemide virüs tesbit edilmiÅŸ, Dögol böylece Tolon limanına Napolyon usulü zafer alayıyla dönmüÅŸ! Koca Fransa’nın 134 bin askeri varmış, bunların yarısı Afrika’daki sömürgelerinde halkın ensesinde boza piÅŸirmekle meÅŸgulmüÅŸ!
BaÅŸkanlık seçimleri sonrası, dublörün geri çekilmesi, ABD’nin doÄŸrudan sahne alması sürpriz olmaz. OrtadoÄŸu’da Ä°srail üzerinden yürütülen siyaset belli bir noktaya geldi. Türkiye yakın tarihinde ilk defa müstakil bir ülke gibi hareket ediyor, Ä°srail-ABD blokuna gerektiÄŸinde rest çekiyor. Fakat ciddi bir kuÅŸatma altındayız. Güneyimiz tarümar edilmiÅŸ durumda. Bu bölgenin yapısı nasıl bir deÄŸiÅŸiklik geçirecek? Türkiye bu deÄŸiÅŸikliÄŸe karşı nasıl bir tavır takınacak?
KuÅŸatma batımızda da sürdürülüyor. Zaten bizim “Adalar Denizi” dediÄŸimiz “Ege” burnumuzun dibindeki adalarla Yunanistan’a ikram edilmiÅŸti. Ä°ngiliz aklı, Yunanistan’ın Anadolu’da bir netice elde edemeyeceÄŸini biliyordu, kendi alacağı sonuç için Yunan ordusunu kullandı. Tabiî bu da karşılıksız bırakılmadı, Türkiye’yi kuÅŸatacak ÅŸekilde adalar ikram edildi.
Åžimdi bıçak geldi kemiÄŸe dayandı…
Napolyon Mısır’ı iÅŸgal ederken, Ä°ngiltere önlemek için sahnedeydi, kuzeyimizde Rusya, aynı ÅŸekilde müdahil olmak istiyordu. Bugünlerde Ä°ngiltere’nin esamisi okunmuyor. Eski dünya hâkimi, bu kadar güçsüz düÅŸmüÅŸ olabilir mi? Rusya da çok görünür deÄŸil. EÄŸer Türkiye’ye karşı bir harekât yapılacaksa, ki gidiÅŸ oraya doÄŸrudur; Rusya’nın iÅŸin içine katılması gerekir. Atina’ya Rusya dışiÅŸleri bakanının gidiÅŸi bu yönde bir adım olabilir. 1. Dünya Savaşı öncesini hatırlayalım: Ä°ngiltere Rusya ile büyük paylaÅŸma anlaÅŸması imzaladı. Sonra Fransa ve Ä°talya’yı da iÅŸin içine kattı. EÄŸer Rusya’da BolÅŸevik devrimi olmasa idi, Türkiye için daha kötü bir senaryo yazılmıştı. Rusya denklemden çıkınca Sevr dayatıldı.
Yeni bir paylaşımda kime ne pay verilecek? Fransa Lübnan’dan öteye neler istiyor? (Mesela Suriye). Ä°stedikleri verilse buralarda kontrolü saÄŸlayabilecek güçte mi? Rusya ile ABD büyük bir paylaÅŸma anlaÅŸması yapabilir mi?
Malazgirt’te zafer kazanmak demek, Anadolu’yu vatan edinmek demek, sonuç olarak bitmez tükenmek haçlı saldırılarına maruz kalmak demek. Bu bizim deÄŸiÅŸmez ezberimizdir!
D. mehmet DoÄŸan / 14.09.2020 Karar
Henüz yorum yapılmamış.