Sibel ERASLAN / STAR
Materyalist sistem insanın ihtiyaçlarını sadece maddiyatla sınırlandırıyor ve onu tek boyutlu bir varlığa indirgiyor. Oysa insanın bunun dışında inanç, güven, sevgi, paylaşım ve kend
Dünya sistemindeki yeni statüko uç verdikçe çevrelenmeye çalışılan Türkiye için “yalnızlık” üzerine analizler artacak. Türkiye, biz Türkler bugün değil Anadolu'ya geldiğimiz gü
Türkiye’nin, büyüdüğü oranda bölgesel ve küresel düzeyde daha büyük tehditlerle, gerilim ve çatışmalarla yüz yüze kalması kaçınılmaz bir şey midir, bir dış politika başarıs�
Yüz yıl önce Türkiye'yi denizlerden mahrum etmeye çalışan zihniyetin şimdilerde onu körfezlere mahkûm etmeye uğraştığı gözlerden kaçmamaktır. Şurası çok açıktır ki Türkiye, Do
Nuri Pakdil, edebiyat dünyamızın yalnız adamlarından biriydi. Uzun süre devam ettirdi bu yalnızlığı. Son yıllarda yeniden kendisini kitaplar, dostlar ve okurlarla buluşturdu. Klas Duruş�
Aslında Ramazan hastalanmadı. Hastalanan insanoğlu. İnsanoğlunun bencilliği, isyankarlığı, doymazlığı, dünyaya tapıcılığı. Virüs azabı da bu hastalıktan doğuyor. Ramazan’ın bu
Bu iki dua ile hemhal olunca o inşirah geldi de iniverdi kalbime. Mahzunluğumu da, yalnızlığımı da, sebepsiz kaygılarımı da aldı götürdü. Bir sükûnet anına komşu oldum. Şöyle hisse
Modern şehirde ölüm bir yalnızlık serenadıdır çoğu zaman. Yalnızlık hayatta olduğu gibi ölüm zamanında da insanlara yapışır, hayata vedayı sıcak bir helalleşmenin koynundan alarak
Eğer bir insan, şiddet, baskı, yoksullaştırma, tecrit etme, hayattan uzaklaştırma, dışlama, horlama, damgalama ve ölümden korkmuyor ve her şeyi göze alıp la ilahe illallah diyorsa siz bu
İnsana düşünme ve inanma payı bırakmayan bir hayat veya bir dünya anlayışı. Bir Müslüman kendisi gibi düşünemiyor. Kendisi gibi düşünüyor gibi görünüyor ama düşünüş ve anlay
“İnsan kökten yalnızlıktır” diyor Ortega y Gasset. Yine de hepimiz yalnızlığı hayatımızın bir döneminde somut bir gerçeklik olarak yanı başımızda tecrübe ediyoruz.
Kapsül oteller, tek odalı evler, tek kişilik mini masalar, mini öğünler, kullan-at hayat stilleri, bir de üstüne yalnızlığı teşvik eden teknolojik gelişmeler derken geleneksel aile yapı
”Yalnızlık Allah’a mahsustur” diye bir söz dolanıp durur dillerde. Bu kadar çok dolanmasına rağmen bu sözün üzerine pek düşünülmez. Her söyleyenin ifade etmek istediği, yalnızl�
Cahit Zarifoğlu deyince aklıma nedense hep daktilo geliyor. Onun etrafında dolaşıyor, onun etrafında yaşıyor. Oradan hayata bakıyor, acılarını orada dile getiriyor, orada yaralarını sar�