İnsanlıkta yol kat edenlerin yalnızlığı
Follow @dusuncemektebi2
Eğer bir insan, şiddet, baskı, yoksullaştırma, tecrit etme, hayattan uzaklaştırma, dışlama, horlama, damgalama ve ölümden korkmuyor ve her şeyi göze alıp la ilahe illallah diyorsa siz bu insana ne yapabilirsiniz?
Ä°nsanoÄŸlu yaÅŸamını muhasebe etmek, tefekküre durmak ve deÄŸerli eserler verebilmek için zaman zaman yalnızlığa ihtiyaç duyabilir. Ancak patolojik yalnızlık bundan farklı bir ÅŸeydir. Patolojik yalnızlık insanı toplumdan izole ederek zayıflatır ve onu ruhsal sorunlara açık hale getirir.
Ä°nsanın yalnızlaÅŸma sorununa kafa yorarken, Ali Åžeriati’nin yalnızlığın bir baÅŸka türüne vurgu yaptığını fark ettim. Åžeriati ÅŸöyle diyordu: “Ä°nsan, insan olma merhalesine yaklaÅŸtığı oranda daha fazla yalnızlık hisseder.” Ä°nsan olmak bütün makam, mevki, statü ve dünyevi konumlardan üstün bir deÄŸerdir. Ä°nsan olmak, cennete hak kazanmaktır ki, bunun üstünde bir mevkii yoktur. Peki, nasıl oluyor da kiÅŸi insanlaÅŸtıkça yalnızlaşıyor? Åžeriati’nin bu ifadeleri beni tarihin çok ötelerine, doÄŸruyu söyleyip dokuz köyden kovulan yiÄŸitlerin dünyasına götürdü.
Ä°nsanlıkta yol kat edenlerin yalnızlığını düÅŸündüm… Sonra harama bulaÅŸmaktansa karanlık zindanları tercih ederim diyen Hz. Yusuf’un, ağır iftiralara maruz kalan Hz. Meryem’in, sarayın yalnız kadını Hz. Asiye’nin, Mekkeli müÅŸriklerin ağır baskı ve dayatmalarına maruz kalan Resulullahın ay ışığı kadar pak ve duru yolculuklarını anlamaya çalıştım. Müslümanların fitneye kapılıp, birbirlerine düÅŸtüÄŸü dönemlerde, acıyı yutan ve yalnızlığa çekilerek duaya duran sahabe, âlim ve salihlerin samimiyetini bütün yoÄŸunluÄŸu ile hissettim. Onlar yalnızlığı çağın fitne ve fesadına karşı bir kalkan olarak görüp kıyıya çekilmiÅŸlerdi. Sonra saltanatın büyüsüne kapılan yöneticileri ve onların kursaklarına giden haramı dillendiren, bu zevatların kokuÅŸmuÅŸ hayatlarına karşı çıkan ve bunun kendilerini uçuruma sürüklediÄŸini ifade etmekten kaçınmayıp zindanlara hapsedilen âlim ve dava adamlarını düÅŸündüm. Hakkı söylemenin bedelini ödeyen peygamberleri, Allah dostlarını, âlim ve mütefekkirleri ve salih müminleri düÅŸündüm… Onların yalnızlığı patolojik bir yalnızlık deÄŸildi kuÅŸkusuz. Zira onlar para ve mevkii sahibi kiÅŸilere güç atfedip onların yalakalığını yapanlara karşı hakkı haykırmış ve bilinci körelmiÅŸ kitleler tarafından yalnızlığa maruz bırakılmışlardı.
Ä°manın ışığında olgunlaÅŸmayan kiÅŸiler için aslolan menfaattir, bu kiÅŸiler için aslolan nefislerini putlaÅŸtıran yöneticilerden nemalanabilmektir. Zira bu kiÅŸiler bilinçsiz kitlelerin birer ferdidirler. Bilinçli ve ÅŸuurlu kiÅŸiler ise inandıkları dava uÄŸruna her ÅŸeyi feda eder ve yola öyle çıkarlar. Onlar ölümü çoktan öldürmüÅŸtür. Allah’ın rızasını kaybetmenin dışında hiçbir korkuları yoktur onların.
EÄŸer bir insan, ÅŸiddet, baskı, yoksullaÅŸtırma, tecrit etme, hayattan uzaklaÅŸtırma, dışlama, horlama, damgalama ve ölümden korkmuyor ve her ÅŸeyi göze alıp la ilahe illallah diyorsa siz bu insana ne yapabilirsiniz? EÄŸer kiÅŸi benim korkum sadece Allah içindir diyorsa bu kiÅŸiyi ne ile korkutacak ve onun için ne yapacaksınız? Yalnızlığa terk ediyorsunuz, bana Rabbim yeter diyor, iÅŸkence yapıyorsunuz halimi Rabbime havale ettim diyor, yoksullaÅŸtırıyorsunuz. Acılarımı O biliyor diyor, idama götürüyorsunuz O’na hamdolsun bana ÅŸehadeti nasip etti diyor. Peki, siz bu insana ne yapabileceksiniz? Sizin adınıza ben cevap vereyim: Hiçbir ÅŸey yapamazsınız. Zira onlar korku ve ölümü öldüren gerçek yiÄŸitlerdir…
Müellif: Fatma Tuncer / Milli Gazete
Henüz yorum yapılmamış.