Bu yazı Prof. Dr. mehmet Azimli'nin, “Benim Gözümle Coğrafyalar” adlı eserindeki ''Endülüs'' bölümünden bazı alıntılar ile oluşturulmuştur.
Her tarafımızın fast food restoranlarıyla kuşatıldığı, televizyonlarla sürekli propagandalar yapıldığı, tarım ve hayvan üretim sektörünün yok edildiği ve çok uluslu şirketler tar
Türkiye, Malezya, Pakistan, Katar ve Endonezya İslam dünyasının sorunlarına çözüm için Kuala Lumpur’da 18-21 Aralık’ta biraraya gelecek. Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed, zirveyi k
Hamaset yoluyla dönüştürülen toplumlarda ancak niceliksel bir değişim mümkün olabiliyor, niteliksel değişim değil….
Dilimizden birkaç bin kelime ve onların duyurduğu on binleri bulan mana kovulmasaydı, zihnimiz bu kadar çorak kalmazdı. Biz, elli yılda dünyanın iki büyük dilinden biri olan Türkçesini ha
İranlılar. İçeriden ve dışarıdan, içlerinden ve dışlarından preslenen, baskılanan, törpülenen, zımparalanan, rendelenen sıradan İran halkı, birbiriyle çatışan ve çelişen birçok
Başakşehir Belediyesi, İstanbul Üniversitesi ve Argetus Araştırma Şirketi’nin işbirliği yaptığı, Albayrak Medya Grubu’nun medya sponsoru olduğu İstanbul Gençlik Çalıştayı, muazz
“Biz, Türkler ile neden yolumuzu ayrı tutalım? Neden ayrı düşelim? Bizim tarihimizdeki tüm bulgular bizim de Türk asıllı olduğumuzu gösteriyor.” diyen Bulgar tarihçi Prof. Dr. Stoyan
The New York Times, Tahran yönetiminin istihbarat faaliyetleriyle Irak'taki nüfuzunu artırma çabalarına ilişkin 700 sayfalık istihbarat belgeleri yayımladı.
Eşyaya ve olaylara hikmet nazarıyla bakabilen fertler sorumluluklarının farkındadırlar ve önlerine çıkan engeller ne olursa olsun hakikat çizgisinden uzaklaşmazlar. Bilginin hikmetle buluş
Dinimiz adına ve araya gelirken iki temel ölçü üzerinden ne kadar eksende kaldığımız ya da eksenden kaydığımız anlaşılabilir. Bunların birincisi şûradır. Bir kişinin veya bir grubu
Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin imzalanmasının üzerinden tam 30 yıl geçti. Dünya Çocuk Hakları Günü’nde üye ülkelerin mülteci çocukların haklarının nas
Yine bir gün biri çıkacak ve “Şu kadına haddini bildirin” diyecektir. Cümlenin başında “Ulan” yer alacak mı almayacak mı orası şimdilik belli değil. Bilmediğimiz bir başka taraf
Hasan Hulûs Çelebî aynı zamanda bir şair, bir araştırmacı, bir kültür mimarı ve bir bestekâr kimliğiyle tarihin tozlu sayfalarında sırlanmış bir eren olarak aşkla ihata ettiği ömr�
İslam tarihi araştırmacılarının en çok merak ettikleri ve dolayısıyla da önem verdikleri dönem 9. ve 10. yüzyıldır. Nedeni çok basit: Müslüman toplumların, devlet ve toplumsal kuruml