Benim atam kim miydi? Samsun’lıu bir köylü olan ‘Çakırgil’in Mehmed’.. Okuma yazmayı da sonradan öğrenmiş bir köy filozofuydu, o.. Babamla çocukluğumda fazla konuşamazdım.. Onun
Sadettin Ökten, Hayatımdan Portreler adlı kitabında çocukluğunun İstanbul'unu ve kahramanlarını anlatıyor. Bugün için bize bir “masal ülkesi” gibi gelen o şehrin kapısından girmek
‘Gâvur’ kelimesi, dilimize o kadar yerleşmiştir ki, çocukluğumuzda, fazla yaramazlık yapan çocuklar, ‘Sen ne gâvursun böyle.. Gâvurluk yapma!.’ gibi hitaplara maruz kalırlardı. ‘
Bizim çocukluğumuzun gözde meslekleri polislik, askerlik ve doktorluktu. Bu mesleklerin erkekler için gözde olmasının sebebi televizyonlar idi.
Bizim çocukluğumuzda seyyar sokak satıcıların ağzında sürekli tekrarladıkları bir tekerleme vardı:
Varlık kavramı üç dilin birbiriyle ilintisi içinde ele alındığında, bir dilde sanki gayet açıkmış gibi gözüken durumun hiç de öyle olmadığı görülüyor. Türk''ün “var” dedi�
İlk orucunu ve çocukluğunun Ramazan anılarını anlatan Psikiyatrist Prof.Dr.Kemal Sayar çocukluğunda çok susadığı oruç anısı anlattı. Sayar "Çocukluğuma dair Ramazan'la ilgili en kuvv
Sizi bilmem, ama ben bu mağazalara ne zaman alış için gittimse de hep satışa geldim. Bir kere mağara diyecek gibi ağzınızı açıp birden vazgeçerek mağaza diyorsunuz. Bizim çocukluğumuz
Ben, İstanbul’luyum. Anadolu şehirlerinin hemen hepsi gibi, çocukluğumun İstanbul’u da Rus dilinde “regulyarnaya” kelimesi ile ifade edilen “nizami mimari”den hemen hiç nasibini alma
Çocukluğumuzun geçtiği gecekondu mahallelerinde bazı “işe yaramaz, kımıl zararlısı” tayfa vardı. Onlar çalar, çırpar, yakar, yıkar, tüm kötü meziyetleri karakterlerinde toplarlar
İki olay sebebiyle şehir ıssız hale gelirdi; biri sokağa çıkma yasağı sebebiyle herkesin evinde kaldığı nüfus sayımı günü, diğeri ise erkeklerin bayram namazı kılmak üzere camiler
Çocukluğumda Abdullah Ziya Kozanoğlunun romanlarını okurken heyecandan heyecana koşardım. Sadece Abdullah Ziya mı? Oğuz Özdeş, M. Turhan Tan, Feridun Fazıl Tülbentçi, Bekir Büyükark�
Çocukluğumdan beri, yani 80li yılların ortalarından beri dindar İslamcı çevrelerin gençlikle alakalı vakıf, dernek, cemaat çalışmalarında bulundum. Her biri birbirlerinden farklı yap
İnsanlığa karşı işlenen suç, insanı takip eder... Tıpkı Bosna kasabı Radovan Karaciç gibi. Soykırımla ilgili yargılandığı 11 suçlamanın 10undan mahkum olan Karaciç, 40 yıl hapi