Kirli eller ruhuma dokunmasın diye, dikenli tellerle çevirdim yüreğimi.
Putperestlik inkârın değil, bilâkis inanmanın zaafıdır! Unutma ki putperestler putlarını Kâbe''nin içinde saklıyorlardı. Ey talib, sen hiç Kâbe''nin içine baktın mı? Kendi Kâbe''nin
Kısıtlamalar, yasaklar, tehditler dolayısıyla adam akıllı sinmek zorunda kalan insanlar önce sakinleştirilir, ehlileştirilir, evcilleştirilir. Sonra zaman geçtikçe kafes içinde beslenen v
O adam o fotoğrafla ödül almıştı ama acaba vicdanı rahat mıydı? Adam robotlaşmıştı gerçi, açlıktan karnı yapışan, dudakları kuruyan bir bebeğe el uzatmak yerine bundan kazanabilec
“Gençlerinizin en hayırlısı, ihtiyarlarınız gibi ölümü düşünen, gençlik heveslerine mağlup olmayıp gaflette boğulmayandır. İhtiyarlarınızın en kötüsü gaflet ve nefsin istekle
Ermenistan görünüşte kolay gözüken ama derin sular altından geçeceğine benzeyen siyasi girdabın içinde. Paşinyan iktidara gelirken Batılı müttefiklerinin esas desteği Rus Barış Güc�
Mumford endüstriyel çağa özgü zamansal düzenlemenin köklerini, daha doğrusu bir bütün olarak endüstriyel düzenin köklerini manastırlarda, özel olarak da Benediktin manastırlarında bul
Ezbere feminist ve toplumsal cinsiyetçi ideolojilere saplanmışlar. Bu ideolojiden bakınca suçlu, kafalarında hazır. Gelenektir, dindir, namustur. Bu nedenle Don Kişot gibi hayali değirmenlerl
Akıl sahipliği ve ruh sağlığı konusunda kendini tanımak mı istiyorsun? Şöyle yap; Çevrende hiçbir menfaat elde edemeyeceğin insanlarla nasıl konuştuğuna bak. Bir de az ya da çok menfa
Rüyamda Mariva’yı tekrar görebilmenin umuduyla kapattım gözlerimi. Hâlbuki Mariva kalbime bıçak sokmuştu. Sevdiğimizin elindeki bıçak bir noktada kaçınılmaz olarak imtihanımıza dön
1920 yılının nisan ayındaki şenliklere, Filistin’de gittikçe yükselen tansiyonun gölgesi düştü. İngilizlerin doğrudan yönetiminin doğurduğu öfke de bu atmosfere eklenince, şenlikle
Yarım asır önce Anadolu’nun her beldesinde ufak tefek farklar ile bir düğün geleneği bulunuyordu. Tarım toplumunun biçim verdiği bir görenek. Süreç özetle şöyle cereyan eder:
Âdem evladının bir yanı beşer olarak doğa koşullarına uyum sağlamak üzere tertiplenmişken, bir yanı da insan olarak doğa koşullarını aşmaya uygun bir tertip üzere halk edilmiştir.
Yaşamayı tam olarak bilemediğimiz, kendine özgülüğünün, başkalığının ayırdına varamadığımız, anlamına eremediğimiz özel zamanlar kaçırılmış trenler gibi boş bir istasyonun