Sosyal Medya

Dücane Cündioğlu: Sen hiç kendi ''Kabe''nin içine baktın mı?

Putperestlik inkârın değil, bilâkis inanmanın zaafıdır! Unutma ki putperestler putlarını Kâbe''nin içinde saklıyorlardı. Ey talib, sen hiç Kâbe''nin içine baktın mı? Kendi Kâbe''nin içine...



Ä°ktidarın baÅŸlıca vasfı, eyleyip eylememe kudretidir. Kudret, arzu ettiÄŸini avucunun içine alabilmek kadar, onu elinin tersiyle itebilmektir de. Marifet, arzu etmediÄŸini geri çevirmekte deÄŸil, bilâkis çıldırasıyla arzu ettiÄŸinden, hakkında deli divane olduÄŸundan vazgeçmekte.
 
Vazgeçmek kolay mı?
 
Kolaylık da, zorluk da gerçekte kiÅŸinin vazgeçecek olduÄŸu ÅŸey karşısındaki hâlince belirlenir. Çünkü feragatin ÅŸiddeti talebin ÅŸiddetine baÄŸlıdır. Ne kadar istenildiyse, ne kadar istenilmiÅŸse, vazgeçiÅŸin ızdırabı da o düzeyde olacaktır.
 
Aslâ ÅŸaşırmamalı, kiÅŸi vazgeçildiÄŸi kadarıyla ancak vazgeçebilecektir!
 
* * *
Bir ÅŸeyi arzu ve taleb etmenin dört mertebesi vardır:
 
1. Meyl (eÄŸilim)
 
2. Ä°rade (istek)
 
3. Muhabbet (sevgi)
 
4. AÅŸk (tutku)
 
Bu dört terim de duyguların hareketini tanımlamakta.
 
Meyl, Klasik Fizik''te hareket''ten ziyade hareketin baÅŸlangıcını ifade eder. Dolayısıyla elde etmeye, ele geçirmeye, avucunun içine almaya ''meyl'' etmedikçe, o ÅŸeyin, kiÅŸinin muradı hâline gelmesi düÅŸünülemez. Meyl ÅŸiddetlendikçe isteÄŸe dönüÅŸür. Ä°stek arttıkça muhabbete dönüÅŸür. Muhabbet de ÅŸiddetlenirse bir süre sonra tutku hâlini alır.
 
KiÅŸi istenildiÄŸi kadar isteyebilir. Ä°stenilmeyen isteyemez.
 
''Meyl'' kelimesi hakikatte ''temayül'' anlamında kullanılmaktadır, ve öyle de anlaşılmalıdır. Meyl tek taraflı, temayül ise iki taraflıdır. Kendisine meyl duyulan ancak meyl duyabilir. Ä°stek de öyledir. Ä°stenmeyen isteyemez. Dahası, sevilmeyen sevemez. Aşık olunmayan aşık olamaz.
 
Demek oluyor ki kendisinden vazgeçilmedikçe kimse vazgeçemez!
 
* * *
DüÅŸünenleri bir kez daha düÅŸünmeye davet ediyor ve dikkatlerini Kur''an''dan iki ayete çekmek istiyorum:
 
— Allah onları sever, onlar da Allah''ı severler. (5:54)
 
— Allah onlardan razı olmuÅŸtur, onlar da Allah''tan razı. (5:119)
 
Farkedildiyse eÄŸer, bu iki ayette de kullar, Allah tarafından sevildikleri için Allah''ı sevmekte, Allah kendilerinden hoÅŸnut olduÄŸu için O''ndan hoÅŸnut olmaktadırlar.
 
Yani, Hak sevdiÄŸi için sevilirken, halk sevildiÄŸi için sevmekte.
 
Sevmeyi deÄŸil, sevilmeyi önemsemeli. Sevildiysek eÄŸer, sevebileceÄŸimizi unutmamalı. Sevgisizlik, sevmeyi bilmemekten deÄŸil, sevilmeyi bilmemekten neÅŸet eder. Alacaklı gibi deÄŸil, borçlu gibi sevmeli o hâlde! Ne kadar seversen sev borcunu ödeyemezsin. Sevilmenin ÅŸükrü eda edilmez çünkü. Karşılıksız sevgi olmaz! Sevgi varsa, iÅŸin içinde sevmekten çok sevilmek vardır.
 
— Hakkı niçin seversin? Ne kadar seviyorsun?
 
Hiç numara yapma! SevildiÄŸin için ve sevildiÄŸin kadar.
 
* * *
Hangisi önce? Hakkın sevgisi mi, halkın sevgisi mi?
 
Burada bilindiÄŸi anlamıyla, yani zaman itibariyle ''öncelik'' yok. Çünkü öncelik ya zat itibariyle, ya da zaman itibariyledir.
 
Basit bir misal: Kolunu hareket ettiren kiÅŸinin koluyla birlikte kolundaki saat de hareket eder. Saatin hareketi kolun hareketiyle eÅŸzamanlıdır. Dolayısıyla kolun saate önceliÄŸi zaman itibariyle deÄŸil, zat itibariyledir.
 
Hakkın muhabbet ve rızasının önceliÄŸi zaman itibariyle deÄŸil, zat itibariyledir. Halkın muhabbet ve sevgisinin sonralığı da keza zaman itibariyle deÄŸil, zat itibariyledir. Zâtendir.
 
* * *
Korkmak bir sevme tarzıdır, kiÅŸi sevdikçe korkar. Daha çok sevdikçe daha çok korkar.
 
Korkmak, gerçekte ihtimam göstermektir. Alacaklıymış gibi deÄŸil, borçluymuÅŸ gibi sevmektir.
 
Korkmak sevilmemekten korkmaktır. Terkedilmekten. Kaybetmekten. O''nsuz kalmaktan.
 
''Heybet'', korku demektir. Hak aşıklarının sıfatıdır. Korkarak sevenlerin. Titreyerek. Heybetle.
 
Havf, avamın korkusu. Heybet ise büyük âşıkların. Delilerin. Çılgınların. Çıldırasıya sevenlerin. Çıldırasıya sevilenlerin.
 
* * *
— "Dualarımı kabul etmemesinden bildim O''nu!"
 
Hz. Ali gibi sen de O''nun kudretini böyle takdir edebiliyor musun ki ey talib, hiç utanmadan "O''ndan korkmamalıyız, O''nu sevmeliyiz" türünden boÅŸ lâflar sarfedebiliyorsun?
 
Sen O''nu dualarını kabul ettiÄŸi için sevdiÄŸini sanıyorsun. SevdiÄŸin o deÄŸil ki, kibrin! Şımarıklığın. Zaafların. Kuruntuların. Sen kuruntularını seviyorsun ve onlara Tanrı adını veriyorsun. Kendin yapıp kendin tapıyorsun!
 
Putperestlik inkârın deÄŸil, bilâkis inanmanın zaafıdır! Unutma ki putperestler putlarını Kâbe''nin içinde saklıyorlardı.
 
Ey talib, sen hiç Kâbe''nin içine baktın mı?
 
Kendi Kâbe''nin içine...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.