Kapitalizm, insanlığa soylu bir ahlak ve fıkıh sistemi sunan İslam’dan yüz çevrilmesinden sonra insanoğlunun elinde kalan parlak ambalaja sarılmış cazibeli bir hayvan leşidir.
Tekâsür, yani dünya hırsı, mal-evlat çokluğuyla övünme sevdası, nefsin bu kabil güç (“Güç”ten murat para, silah, teknoloji, bilim vb. olabilir) temerküzüne meyli insanoğlunu terke
“Dünya nihayet suyun kıymetini anladı” diyeceğim ama, diyemiyorum. Çünkü insanoğlunun “dünya nimetleri” ile arasında epeyce bir zamandan beri istismara dayalı bir münasebet var.
Kim Jong-un'un 2017'de öldürülen erkek kardeşi Kim Jong-nam'ın oğlunun, babasının öldürülmesinin ardından ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) tarafından korumaya alındığı iddia ed
Tarih sahnesinde insanoğlunun belki de en büyük yetimleri olan Çingenelerin öyküsü asırlar evvel Hindistan'da başlıyordu…
Ruhu sarıp sarmalayan musiki nasıl ki insanı vecde getirir, taşların musikisi de büyüler; ona çevrilmiş gözleri
Hz. Peygamber Kur’an-ı Kerim’e dayanarak ruh hakkında fazla tartışılmamasını istemiştir. İnsan ruhu bedenden önce yaratıldı. O zamanlar ruh âlemi (âlem-i ervah) denen bir yerde bulun
İnsanoğlunun fıtratı vermekten çok almaya yatkındır.
İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa; payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür.
Aslında Ramazan hastalanmadı. Hastalanan insanoğlu. İnsanoğlunun bencilliği, isyankarlığı, doymazlığı, dünyaya tapıcılığı. Virüs azabı da bu hastalıktan doğuyor. Ramazan’ın bu
Mimarlığın teorik altyapısı konusundaki çalışmaları nedeniyle “yapı filozofu” unvanlı Rıfat Çadırcı örneği, Ortadoğu yakın tarihinin birkaç farklı noktadan ve eş zamanlı ola
Fatih Sultan Mehmed’in Avrupa’ya olan siyasî, ticarî ve kültürel ilgisi İstanbul’un fethinden sonra da artarak devam etmiştir. Bunun çarpıcı örneklerinden birini Venedik Kralına yapt�
Bütün dünya malum virüsün pençesinde kıvranıyor. Bir yandan ilaç aranıyor, öte yandan ceset torbası. Bu korku insanoğlunu kendine getirir ve yeni bir dünya düzeni kurulabilir mi? Züme
Koronavirüs salgını insanoğluna tek seçenek sunuyor; Benimle tek başına mücadele edemezsin, birleşmek zorundasın. Dayanışma ve birlikte yaşama zorunlu artık. İnsani özelliklere göre y
Acaba bu gerçek bir tefekkür müdür yoksa felaketin karşısında verilen kurtulmalıklar ve akabinde kalan sağlarla yoluna devamı düşünen başka bir aymazlık mı? Gerçekten öyle midir, yok