5 general geliyor, USA emperyalizmi ve NATO icazetli bir gece darbesiyle ve süngü ucu dayatmasıyla, tehditlerle, ‘Ölümlerden ölüm beğen..’ mantığıyla millete bir anayasa kabul ettiriyorla
Norveç'in Göç ve Entegrasyon Bakanı Sylvi Listhaug, ülkeye yeni gelen sığınmacılara verdiği tavsiyelerle gündeme oturdu. Sığınmacılara, 'Biz bu ülkede domuz eti yer ve alkol içeriz. B
Suriye’nin kuzeyinde PYD/PKK’nın kontrol ettiği 5 büyük bölgeden yalnızca Afrin'de Kürt nüfus hakim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB'nin vize muafiyeti ve mültecilere para yardımı konularında adım atmamasını ve Türkiye'ye şartlar dayatmasını eleştirdi ve "Netice alınmazsa, kusura bakmasınl
Osmanlı batılışamasının dönüm noktası sayılan Tanzimat Fermanı ile, devletin resmi yönelimi artık Avrupaya kaymış, klasik Osmanlı devri kapanmış oldu.
İşin gerçeği XI. yy'da İran'da İslam karşıtı Hurremi isyanlarına liderlik etmiş Fars milliyetçisi Babek Hurremi'nin Azeri'lere ulusal kahraman olarak Sovyetler tarafından dayatması aslı
Kartal Cevizli Anadolu İmam Hatip Lisesi Fizik öğretmeni Recai Bahadır, 10 Kasım resmi tören dayatmasına karşı çıktığı için hakkında tekrardan işlem başlatıldı.
Myanmar'ın vatandaşlıkla ilgili uygulamaya başladığı son politika, Arakan Müslümanlarına resmen topraklarını terk et dayatmasında bulunuyor
Aslında, birey demek, kendi hayatı konusunda kendisi karar verebilen insandır. Başkasının dayatması altında olmadan hayatını düzenleyen insandır, birey. Birey olmak sorumluluk sahibi olmak