Abdülaziz Kıranşal / Milli Gazete
Selahaddin E. ÇAKIRGİL / Star Gazetesi
Ne yapacaktı bu hayatta? Anlamı neydi? Allah niye yollamıştı ki onu, onca dert ve tasa kumkuması, gam ve keder fabrikası bu kahrolası dünyaya?
Allah’ın seslerini, sözlerini, yakarışlarını işiteceği Müslüman hanımlar böyle hanımlardır. Onlar, dertlerini yalnızca Allah’a arz ederler. Hiçbir fayda göremeyecekleri kimselere
Rachel Corrie’nin sarsıcı öyküsünü “vicdan tesadüf değildir” cümlesiyle özetliyorum ben. Vicdanın bulunduğu bir sine, aynı zamanda bozulmamış bir fıtratın da işaretidir. Daha 1
Bazı öğretmenler vardır, görev yaptıkları okulda ikinci bir okul gibi çalışırlar. Öğrencilerle haşır-neşir olurlar. Dertleriyle dertlenirler. Onları okuturlar, yazdırırlar, ufuklar�
“Verememek” ne büyük imtihanmış meğer. Kardeşinin derdine yetememek ne büyük dert imiş meğer. Dünyanın dört bir yanında “bu Ramazan’ı nasıl atlatacağız?” diye bekleşen mil
Zannedilir ki “Allah büyük be” lafzı öyle alelade bir laftır. Yani öylesine söylenir. Ne aleladedir ne öylesinedir. “Kullar küçük, kulların dertleri çok amma Allah büyüktür” ma
Siyonizm dertsiz gençleri çok beğenir. Çünkü kendi gündemi olmayan, Müslümanların derdiyle dertlenmeyen gençlerin ümmetin sorunlarına da çare üretmesi beklenemez.
Güven vermek, mahremi gizlemek, kusurları örtmek, açıkları kapatmak, vefa göstermek, manevî kardeşliğe sadık kalmak. Her geçen gün bu hukuktan uzaklaşıyoruz sanki. Mesela dertleşmek i
İnsanlar arasında muhabbetin, dert paylaşmanın azaldığı günümüz dünyasını Psikolog Mehmet Dinç, saka hikâyesi üzerinden anlatıyor.
Çoğumuz, iddiasından vurulmuş insanlarız. İddia değil de dert sahibi olsaydık, belki sonuç değişebilirdi. Bu kadar derin yaralar almayabilirdik.
Mümin de depresyon yaşar ama onu onurla taşır, dünyanın tüm yüklerini, O’ndan gelen tüm musibetleri, dertleri, tasaları, hüzünleri, acıları onurla taşıdığı gibi. “Hüküm O’nu
“Neden bir şey yok değil de var? Çünkü eğer bir şey yoksa, o zaman matematiğin başı dertte… İyi de, ne olmuş? Bir takım sembollerin karışması, tutarsızlaşması dünyanın nede
Âkif, 63 yıllık hayatında, hep hüznün içinde umudun; mütevazilik içinde dik duruşun; kimsesizlik içinde “sessiz kahraman” olmanın temsilcisi olmuştur.