Fırtınaya yakalanmış taklidî dindârlık
Follow @dusuncemektebi2
Ne yapacaktı bu hayatta? Anlamı neydi? Allah niye yollamıştı ki onu, onca dert ve tasa kumkuması, gam ve keder fabrikası bu kahrolası dünyaya?
MaviÅŸ gözlü, tatlı dilli, canlı mı canlı, akıllı mı akıllı bir veletti. Adını Mert koyalım kurgu hikâyemizin kahramanının. Yeni beÅŸini bitirmiÅŸti ki Sübhaneke'yi ezberledi bir çırpıda dindarların iÅŸlettiÄŸi bir anaokulunda. Ardından Fatiha geldi.
O küçük aÄŸzından surenin her kelimesi tane tane çıkıyor, dinleyenleri mest ediyordu. Mert'in anne babasında bir sevinç bir neÅŸe vardı ki görmeliydiniz. Mert'in dini eÄŸitimi bununla sınırlı kalmadı. Yedi yaşındayken ilk orucunu tuttu, elbette önce tekne orucu. Açlığın lezzetini tattı. Babasıyla teravih namazlarına gitti. Namazlar her ne kadar uzun sürse de yine de eÄŸlenceliydi. Sekiz yaşına vardığında, babası oÄŸluna özel bir hoca ayarladı Kuran öÄŸretsin diye. Yazın iki ayda Kuran'ı söktü bizim cingöz. Babasının vakti yoktu. Ä°slam'ın ve imanın ÅŸartlarını, otuz iki farzı aksatmadan saymayı annesinden öÄŸrendi. Mert okula baÅŸladı. Ä°nkârcılığın temel felsefesiyle tanışacaktı bilmeden, farkına varmadan. Mert ÅŸöyle ÅŸeyler öÄŸrendi. GüneÅŸ bizi ısıtır ve ışık saçar. Dünyanın sıcak olmasının sebebi odur. Dünya kendi etrafında döner. Meyveleri aÄŸaç, yaÄŸmuru bulut verir. Karın, yaÄŸmurun, dünyanın oluÅŸumunun mekanizmalarını öÄŸrendi.
Åžunun sebebi budur, bunun sebebi ÅŸudur, diye binlerce açıklamayı belleÄŸine kaydetti. ÖÄŸretmenlerin aÄŸzından "Yaratıcı" kelimesini din dersi dışında bir kere bile duymadı. Kâinatta olan her hadise ya kendiliÄŸinden olmuÅŸ/oluyormuÅŸ gibi (kâinatın oluÅŸumu gibi) ya sebep sonuç iliÅŸkileri çerçevesinde-suyun kaynamasının sebebi ateÅŸtir/sudur gibi- veya evrim kuramı çerçevesinde açıklamalarla öÄŸrenim hayatı akıp gitti.
Bir deÄŸil iki deÄŸil üç deÄŸil binlerce kere, fizikte, kimyada, coÄŸrafyada zihni Yaratıcısız açıklamalarla iÄŸdiÅŸ edildi. GittiÄŸi okulun dindarların yönettiÄŸi bir özel okul olması hiç fark etmedi. Her yıl tekrar tekrar ayın, dünyanın, güneÅŸin yörüngesinden sanki bunlar kendiliÄŸinden oluyormuÅŸçasına bahseden yüzlere sayfa okudu.
Sınavlarda ter döktü. Geceleri uykusuz kaldı. Çalışkan bir öÄŸrenciydi. Mert anne babasının zorlamasıyla da olsa ara ara okuduÄŸu Yasin'inin otuz dokuz ve kırkıncı ayetlerinin "hakikatini" kimselerden duyamadı okulda.
Anne babasının da zaten böyle bir açıklama yapmaya niyeti yoktu. Babası iÅŸ kolikti annesinin de ufku babadan anneden öÄŸrendiÄŸi dindarlık kadardı. "Aya da (kendi yörüngesinde birtakım) menziller takdîr ettik; nihâyet (bir menzilinde de eÄŸrilmiÅŸ) eski hurma dalı gibi olmuÅŸtur. Ne güneÅŸin aya yetiÅŸmesi (ona çarpması) kendisine (takdîr edilen nizâma) lâyıktır, ne de gece, gündüzü geride bırakıcıdır. Çünkü her biri (bir itâat ve heybet altında ayrı) bir yörüngede yüzerler." Yasin 39-40. Kuran'da bilim de ayın ve güneÅŸin yörüngesinden bahsediyordu. Ama Kuran, menzilin tayin ediliÅŸini Yaratıcı'ya atfediyor, bilim ise bu menzilin tayin ediliÅŸ ÅŸeklini fiziki yasalarla açıklarken fiziki yasaları kimin yarattığına dair bir açıklama getirmiyor o yasaların sahibini hiç anmıyordu. Mert'in ergenlik dönemi baÅŸladı. Hormonları zıp zıp zıpladı. Ergenlik sivilceleri yüzünü kapladı, aklı sorularla dolup taÅŸtı. Dünya ellerinin altındaydı çünkü elinden akıllı telefon düÅŸmüyordu. Hayat birden karşısındaydı. Bu yaman bir karşılaÅŸmaydı.
Kuran'da bilim de ayın ve güneÅŸin yörüngesinden bahsediyordu. Ama Kuran, menzilin tayin ediliÅŸini Yaratıcı'ya atfediyor, bilim ise bu menzilin tayin ediliÅŸ ÅŸeklini fiziki yasalarla açıklarken fiziki yasaları kimin yarattığına dair bir açıklama getirmiyordu.
Ne yapacaktı bu hayatta? Anlamı neydi? Allah niye yollamıştı ki onu, onca dert ve tasa kumkuması, gam ve keder fabrikası bu kahrolası dünyaya? Bir gün yoldan giderken bir kedinin arabanın altında feci ÅŸekilde ezildiÄŸini gördü. Ä°ç organları dışarı fırlamış kedinin acı görüntüsü içini bir isyan dalgası ile çalkaladı. Hani Allah vardı, diye bir ses onu kışkırttı. Allah vardıysa bu zavallı kedi niye böyle zalimce ölmüÅŸtü?
O andan sonra zihni kötülükle hemhâl oldu. Dünyanın dört köÅŸesinde çocuklar ölmektedir. Zayıflar ezilmekte, kötülük kol gezmektedir. Tecavüze uÄŸrayan kadınlar, cinayete kurban giden kadınlar, cinsel istismara uÄŸrayan çocuklar kafasını karıştırıyordu. SaÄŸa sordu sola sordu. Kimse sorusuna aklını ikna edecek ÅŸekilde cevap veremiyordu. Hocaların vaazlarında bir kedinin neden acı çektiÄŸine dair bilgi yoktu Ä°çindeki ses onu dürtükledi. "Belki de bir Allah yoktur" diyordu o ses. Olsa, bunlara neden izin vermektedir?
Madem O, merhametlidir, bunlara izin vermesi kudretli olmadığından mıdır? Bir gün YouTube'da dolaşırken bir hocanın vaazına rast geldi. Kâfirlerin cehennemde cayır cayır yanacağını anlatmaktaydı anlı ÅŸanlı hoca. Hem de coÅŸkuyla. Birden içinden bir itiraz yükseldi. Ebedi olarak cehennemde yanacak ne yapmıştır bir inkâr ehli? Bunu aklı almadı bir türlü.
Annesine sordu, "OÄŸlum Kuran yazıyorsa böyledir," cevabını aldı. Babasına sordu, "OÄŸlum bu tür sorularla zihnini meÅŸgul etme, namazını kıl yeter diye karşılık buldu." Bir cami hocasına soracağı tuttu. Hoca aÄŸzından kaçırdı: "Valla sevgili kardeÅŸim benim de pek aklım almıyor ama Allah dedi diye inanıyoruz iÅŸte.""
Uykusuz geceleri baÅŸladı. Ya Yaratıcı yoksa? Ya insanın kafasından uydurduÄŸu bir ÅŸeyse. Bu düÅŸünceden dehÅŸete kapıldı. Yaratıcı yoksa hayatın tüm cazibesi puf diye sönüyordu. Önce namazları aksattı, hiç içinden gelmiyordu sonra tümden boÅŸ verdi. Yıllardır içinde Allah'a bir kırgınlık vardı zaten. Birçok zaman ettiÄŸi duaları kabul etmemiÅŸti. Anne babası ÅŸaÅŸkındır. Mert'e ne oluyordu?
Ellerinden gelen dini terbiyeyi vermiÅŸlerdi oysa. Ta çocukken sureleri ezberletmiÅŸler, hatta özel hoca tutup Kuran bile öÄŸretmiÅŸlerdi. Babası annesine çıkıştı, "Sen engelledin, bu çocuÄŸu imam hatibe verecektim ben." Annesi de durur mu lafı yapıştırdı, "Daha geçen hafta başını açan yeÄŸenin Betül imam hatibe gitmiyor mu?" Baba susar. Karısına bir arkadaşının kendisine imam hatibe giden kızının başını açtığını, namazı bıraktığını, odasında bira ÅŸiÅŸesi bulduklarını anlatıp dert yandığını söylemez. Anne baba çok üzgündür. Anne gece gündüz aÄŸlamakta, nerede hata yaptık, neyi veremedik, neyi eksik bıraktık, diye kendini suçlamaktadır. Mert'in anne babası neyi eksik bırakmış, nerede hata yapmıştır?
Soruyu genelleÅŸtirirsek, Türkiye'de ve muhtemelen tüm Müslüman ülkelerde bu dehÅŸetli asırda dini terbiye derken anlaşılan nedir? Önümüzdeki sayı devam edeceÄŸim. Ortaya da ÅŸu soruyu bırakıyorum: Mert'in sorularına bir cevabınız var mı? Åžunu söylemekten geçemeyeceÄŸim. Bu soruları sorduÄŸu için Mert'i tebrik etmek geliyor içimden. Ne kadar haklı ne kadar derin sorular. Ä°nanın bu sorular Mert'e de özgü deÄŸil. Milyonlarca insanın zihninde kol geziyor.
Müellif: Mustafa Ulusoy / Kaynak: Cins Dergi
Henüz yorum yapılmamış.