Bugün, birbirlerine karşı, birbirlerini en yaratıcı biçimde ve binlerce kez imha edebilecek silah teknolojilerini üreten devletlerin, kendi insanlarını onurlu bir biçimde yaşatmak için hi�
Süleyman Bey, yıllar sonra siyasî olarak da Tayyib Erdoğan’ın yanına geldi. ‘15 Temmuz Darbe Hıyaneti’ sırasındaki gözüpek tutumundan dolayı İçişleri Bakanlığı’na getirildi.
Anarşist ne sadece cemiyette, ne sadece, devlette, ne sanatta, ne de yalnız düşünüştedir. O insanın en derin tabakalarında barınır; oradan çıkar, her yere nüfuz eder; hepimize hadiseleri
İnsan daha çok sahip oldukça mutlu olacağını düşünür.
“İnsanlar, ağzından çıkan cümlelerin, beyninden çıkan düşüncelerin, bütün evreni dolaşıp tekrar kendine geri döndüğünü bilse, eminim çok daha dikkatli olurdu.”
Bütün dünya malum virüsün pençesinde kıvranıyor. Bir yandan ilaç aranıyor, öte yandan ceset torbası. Bu korku insanoğlunu kendine getirir ve yeni bir dünya düzeni kurulabilir mi? Züme
Namık Kemal’in bir sözünü okudum. Diyordu ki: “Dünyanın her tarafında insanlar, kelimelerle düşünür, kelimelerle konuşurlar. Hafızasında yeterli kelime hazinesi olmayanlar, topluluk
“Her şey yavaşladı mı, bana mı öyle geliyor” dedi bordo kanepede oturan kadın. “Hayat yakasını elimizden kurtarıp kendi ritmine dönüyor sadece” dedi ayaktaki adam. Yavaşladığın
Rızık endişesi, her şeyin metalaştığı, her türlü değerin alım satım konusuna dönüştüğü bir dünyada yadırganacak bir durum değil… Ama üzerinde düşünmeye değer… Özellikle
Cuma gecesi sokağa çıkma yasağı ilanının hemen ardından yaşanan görüntülere bakıp “eyvah, bütün kazanımlarımız elden gitti” diye düşündüm. İlk kanaatimi söyleyeyim: “Soka
De Gaulle, 1968 sonunda Türkiye'yi resmen ziyareti sırasında Meclis'te yaptığı konuşmada, 'Siz büyük bir tarihi olan bir ülke ve halksınız, Avrupa Birliği içinde yer almaya çalışmanı
Haberlerden takip ediyoruz: Onlarca köy ve belde karantinaya alınmış durumda. Nedeni basit. Bencil kimseler, şehirden kaçıp buralara geldiler. Oradaki yaşlı insanları, ihtiyarları hiç dü�
Batı’da, daha düne kadar şeytanlaştırılan İslâm’ın, bir anda evrensel ilkeleri, önerileri nedeniyle yeniden cazibe merkezi haline getirildiği bir sırada, İslâm tarihinin en büyük a
Yeni güne ve yeni zamana zihinsel hazırlık yapılacak ise o zaman gelecekte güzel şeyler olabileceğini düşünebilir ve umabiliriz. Başkasının değişimini beklemek yerine asıl önemli olan
Kadını, ezeli erkek kadın zıtlaşmasının mağdur öznesi gören felsefi çerçeveye sıkıştırmakla, kadını, modern dünyada karşı karşıya olduğumuz genel insanlık durumunun bir parça