Prof. Dr. Şinasi Gündüz, “Batı’nın özgürlük güvenlik söylemi ve 11 Eylül olayları” başlıklı aşağıdaki yazısında, geçen 20 yıllık sürede 11 Eylül saldırılarıyla irtiba
Yanlış anlaşılmasın. Yangın, sel ya da Afganistan uzmanı değilim. Müslüm Gürses’i, Ankaragücü’nü ve Büyük Türk Şiiri’ni saymazsak herhangi bir uzmanlık alanım da yok. Yine de
Muhammed İqbâl merhûm da bu mânâya uygun olarak, 'Hz. Peygamber arab kavmindendi, onun için Arap kavmini sevmek gerekir..' diye düşünenlerin İslâm'ı anlamadıklarını söylemişti. Çünk
Devletin bu konudaki siyasetinin nispeten çekilmesiyle birlikte Türk İslam’ı söyleminin sivil unsurlarca devralınmış olması, üzerinde durulması gereken bir konu.
Türkiye'de 1930'lar söyleminin tekrarlanmasıyla "batılılaşma" üzerinden toplumsal seçkinlik statüsü yaratılmaya çalışılması ve "muasır medeniyet"e erişimin hedeflenmesi global ölçe
Özgürlük erk sahiplerinin muhalefet dili olarak kullanılmaya devam ediyor. Özgürlük söylemiyle iradeleri teslim alınanlar kapitalist düzene en çok odun taşıyanlar oldu.
Türkiye, İsrail dâhil bütün komşularıyla dostane ilişkiler yürütürken “komşularla sıfır problem” söylemi üzerinden hareket ediyordu. Davos’tan sonra bütün Batı dünyası nered
İran’da özellikle dış siyasetle ilgili ifade edilenler, alınan tüm kararların altında imzası olan Hamaney’in talimatıyla bir uygulama söz konusu değilse, eylemden ziyade söylemin bir
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Müslümanlara yönelik başlattığı nefret söylemi Avrupa’da giderek yayılıyor. Almanya, Avusturya, Hollanda ve pek çok Avrupa ülkesinde üst
Türkiye’nin, büyüdüğü oranda bölgesel ve küresel düzeyde daha büyük tehditlerle, gerilim ve çatışmalarla yüz yüze kalması kaçınılmaz bir şey midir, bir dış politika başarıs�
Libya'da geçtiğimiz gün düşürülen Rus MiG-29 savaş uçağının, Türkiye'nin konuşlandırdığı HAWK hava savunma sistemlerince vurulduğu öne sürüldü. MiG-29 savaş uçağının pilotu
Yıllar önce Arap dünyasında yayımlanan bir dergide, 5 Haziran 1967'de başlayan Altı Gün Savaşları'nı komuta eden İsrail Genelkurmay Başkanı'yla yapılmış bir söyleşi okumuştum. Söy
Rivayet odur ki çay içen ilk Türk Hoca Ahmed Yesevi imiş. Türklerin dinî ve tasavvufî hayatında büyük etkileri olan ve “pîr-i Türkistan” diye anılan Ahmed Yesevi’ye misafir olduğu
Vefatından bir hafta önce, Hacdan dönerken Medine’de şöyle söylemişti: “Dünyada her şey boş, para da boş, kitap da boş, dervişlik de boş, şöhret de boş. Mühim olan iyi bir kul ol
İstiklâl Harbi'nin "millî"liği ağırlıklı olarak "Müslümanlar"a atıfta bulunan ve dar ölçekli bir "İttihad-ı İslâm" tasavvurunu yansıtan bir kavramsallaştırmayı dile getirmiştir.