Irk, renk, soy, cins, öğünülecek/ yerinilecek bir şey değildir
Muhammed İqbâl merhûm da bu mânâya uygun olarak, 'Hz. Peygamber arab kavmindendi, onun için Arap kavmini sevmek gerekir..' diye düşünenlerin İslâm'ı anlamadıklarını söylemişti. Çünkü, Ebû Cehl de Arap kavminden ve hem de sembol isimlerdendi, Ebû Leheb de..
Selahaddin E. Çakırgil / Star Gazetesi
Müslüman halkımız arasında yeni fitneler uyandırmak isteyenlere fırsat verilmemesi için devlet planında gösterilen hassasiyeti ÅŸükranla karşılamak gerekir, elbette.. Ancak, Müslüman olarak sorumluluÄŸumuz, 100 yıllık mevcut kanun düzeninin derin yaralar açtığı yapıyı ıslah etmek yolundaki çabalardan çok daha ağır bir yük olarak, 'Ben Müslümanım..'diyen hepimizin üzerindedir.
Biz, 'Tevhîd gülistanında, çeÅŸitli renklerde açan güller ve çeÅŸitli seslerle ÅŸakıyan bülbüller' hükmündeyiz, öyle olmak zorundayız.
Biz Ä°slâm Milleti'yiz, Millet-i Ä°brâhîm'iz.
Ä°slâm Milleti, iki ana ve aslî unsur üzerinde yükselir: 'Tevhid inancı ve Nübûvvet (Peygamberlik).. 'Lâilâheillallah, Muhammed'un Resulullah...'
Ä°slâm Milleti'nin bütün fertlerini birbirine kardeÅŸ yapan, iÅŸte bu iki aslî ve temel unsurdur.
Bunun dışında, en yakın biyolojik kardeÅŸler bile birbirine düÅŸman olabilir.
Nitekim, Hz. Nûh aleyhisselâm, 'Tufan' esnâsında -kendisine inanmayan oÄŸlunun- helâk olmaması için niyazda bulununca.. Hûd Sûresi-45-46'ncı âyetlerde, Nûh'a, 'iman etmeyen oÄŸlunun onun kendi ailesinden sayılmadığı', yani, iman birliÄŸi olmayınca tek başına kan bağının yeterli olmadığı bildirilmiÅŸti.
*
Muhammed Ä°qbâl merhûm da bu mânâya uygun olarak, 'Hz. Peygamber arab kavmindendi, onun için Arap kavmini sevmek gerekir..' diye düÅŸünenlerin Ä°slâm'ı anlamadıklarını söylemiÅŸti. Çünkü, Ebû Cehl de Arap kavminden ve hem de sembol isimlerdendi, Ebû Leheb de..
Böyleyken, son günlerde, daha büyük bir yangın olma istidadı gösteren bir kavmiyetçilik ve kabilecilik anlayışına karşı dikkatli olmamız gerektiÄŸini hatırlatan bir yazı yazınca, bazıları, 'Ne o, neredeyse, filan kavimden olduÄŸumuzu söyleyemeyecek miyiz?' diye akıllarınca eleÅŸtiri mesajları yazdılar.
Müslüman isek, -ki, o iddiayı taşıyoruz ve taşıyorsak- kesin bir hüküm olarak inanmalıyız ki, hiç kimsenin ırkı, rengi, kavmi, cinsiyeti, soy-sopu, ana babası, doÄŸduÄŸu zaman ve sosyal mekân ve coÄŸrafî çevresi kendi iradesi ve tercihinde olmaksızın, bütün insanlar, takdir-i ilâhî'nin elinde olan belirleme ile dünyaya gönderilir..
Bütün insanlar, dünyaya hür ve insan hak ve haysiyetine sahip olmak açısından eÅŸit olarak gelirler. Bunların hiç birinin diÄŸeri üzerine, bir üstünlük veya aÅŸağılığının olduÄŸu ileri sürülemez. Bu konudaki tek ölçü, Kur'an'ın takvâ ve fazilet ölçüsüdür. Yüce Yaratıcı huzurunda makbûl olan, 'O'nun rızâsına ve insanlığın hayrına olan bir hayat sürebilmek'tir..
Biz her bir kavimden olabiliriz ve olabilirdik de.. Bu fıtrî oluÅŸ'un üzerine olumlu veya olumsuz bir takım ayrıcalıklar getirmektir, haram olan..
*
Bu arada birkaç noktaya da deÄŸinelim:
*
Bir yerlerde de, çok hayırhah bir niyetle imiÅŸ gibi, 'Help Turkey / Türkiye'ye yardım..' hesabı açılmış.. Bu, samimî birisi tarafından yapılmış olabileceÄŸi gibi, tamamen art niyetlilerin iÅŸi de olabilir.
Perde gerisi, gözükmeyen sözlere, yardımlara veya yardım tekliflerine karşı 'istiskal / aÅŸağılama hedefli olması ihtimaliyle- daha bir uyanık olmak gerekir..
1990 yılında Ä°ran'da 50 bini aÅŸkın insanın ölümüne yol açan büyük bir deprem sonrasında dünyanın çeÅŸitli köÅŸelerinden yardımlar yapılırken, Amerikan Yahudileri de -Ä°ran'a yardım etmek adına- aÅŸağılamayı, istiskali hedef edinen 1'er cent'lik bir yardım kampanya yürütmüÅŸler ve sadece '999 cent' (100 dolardan bir cent noksan) toplayıp, bu rakamı göndermeye kalkışmışlardı.
Benzer bir durumun, bazı bedhahlarca, kötü niyetlilerce Türkiye'ye karşı da sahnelenebileceÄŸi ve böyle bir oyunun, sadece Hükumet'i deÄŸil, bu ülkenin insanlarının her birisinin haysiyetini de hedef alacağı açıktır.
*
Günlerdir, bir 'çay dağıtma' hikâyesinden dem vuruluyor.. Güyâ, yangın felâketi yaÅŸayan insanların üzerine, hediye çay paketleri serpiÅŸtirilmiÅŸ..
Bunu söyleyenlere, 'Ben öyle bir video görmedim, bir montaj filan olmasın.. BaÅŸka bir yerlerdeki çay paketi serpiÅŸtirme sahnesi buraya monte edilmiÅŸ olabilir..' dedim.
Umarım ki, bir yakıştırma ve yapıştırma söz konusudur.
Öyle bir felâket ânında, birilerinin eline, saldırmak için fırsat verileceÄŸi düÅŸünülemezse, 'Felâkete uÄŸrayanların başına çay paketleri fırlatıldı..' diyen ÅŸom ağızlılara da gün doÄŸar elbette...
*
Bu arada, yine 'sosyal medya'da tedavülde olan alaycı bir yaklaşıma da deÄŸinelim..
'DışiÅŸleri Bakanı ÇavuÅŸoÄŸlu, Antalya'da devam eden orman yangını ile ilgili ValiliÄŸin yardım hesabı açtığını açıkladı.' ÅŸeklindeki bir habere birileri, hemen 'Deniz bitti, iÅŸ, vatandaşın IBAN'nına (Banka hesap numarasına) dayandı..' gibi deÄŸerlendirmelerle sosyal medyada tedavüle koymuÅŸlar.
Evet, şeytanca bir muhalefet anlayışı..
Efendiler.. Almanya'daki iki hafta önceki büyük sel felâketlerinden sonra, o zengin Alman Devleti de halkın 'yardım yapması' için çaÄŸrı yaptı. Bu, sadece para meselesi deÄŸil, 'sosyal yardımlaÅŸma' ÅŸuûrunun uyandırılması için idi de..
Türkiye'de de halkın yardımlaÅŸma duygusunun harekete geçirilmek istenmesi, niçin hemen eleÅŸtiri konusu yapılıyor? Kaldı ki, Türkiye, yıllık millî gelirine nispetle dünyada, dış ülkelerdeki yoksul halklara en yüksek miktarda yardım faaliyetlerinde bulunan bir ülke; güçsüz, periÅŸan bir ülke deÄŸil..
Felâketlerden sırf kendi maddî veya ideolojik maslahatları için bir ÅŸeyler elde etmeye kalkışanlara, halkımız, yüz ve yol vermemeyecektir, inÅŸaallah..
*
Henüz yorum yapılmamış.