Sosyal Medya

Rasim Özdenören: Davos'tan sonra Batı ve Türkiye

Türkiye, İsrail dâhil bütün komşularıyla dostane ilişkiler yürütürken “komşularla sıfır problem” söylemi üzerinden hareket ediyordu. Davos’tan sonra bütün Batı dünyası neredeyse “görünmez bir el” tarafından yönetiliyormuşçasına Türkiye’ye karşı aniden tek cephede birleşti...



Batı dünyasında özellikle Davos’tan bu yana (Ocak 2009) Türkiye aleyhtarlığının şiddetlendiğini biliyoruz. Türkiye’nin de o tarihten başlayarak Batı karşısındaki diplomatik tutumu değişmiştir. Diplomasinin karşılıklı tavır alış olduğu göz önünde bulundurulmadan, tarafların zamiri layıkıyla anlaşılmaz.

Türkiye, İsrail dâhil bütün komşularıyla dostane ilişkiler yürütürken “komşularla sıfır problem” söylemi üzerinden hareket ediyordu. Davos’tan sonra bütün Batı dünyası neredeyse “görünmez bir el” tarafından yönetiliyormuşçasına Türkiye’ye karşı aniden tek cephede birleşti...

Artı, Kuzey Afrika’nın batısından başlayarak bütün Akdeniz kıyısı boyunca devam eden Arap baharı da bir anda tersine döndü. Diktatörlüklere karşı savaş açtığı söylenen yakın geçmişin manda veya sömürge ülkeleri ilkin tebcil edilirken, özgürlük söylemleri birden boşa çıkartıldı... Bütün bu hareketlerin Davos’tan sonra vuku bulması dikkate değer bir olgudur.

Kuzey Afrika ülkelerinde (Mısır dâhil) özgürlük söyleminin kapanışı ile Türkiye’nin Batı karşısında ciddi bir direniş hareketinin başlamasının eşzamanlı oluşu manidar görünüyor.

Blok halde Batı dünyası Türkiye’den ne istiyor?

Batının zamiri dikkate alındığında bu sorunun cevabına kolayca yaklaşılabilir. Avrupa 16. yüzyıldan bu yana iktisadi düzenini sömürü üzerine inşa etti. Zenginliğini, savunmasız ülkelerin yer altı ve yer üstü servetini kendi ülkesine taşıyarak sağladı. Sömürdüğü ülkeleri ve onun insanını insan bile saymadan, onları köleleştirmeyi hiçbir vicdan azabı duymadan gerçekleştiren Batı, tüm acımasızlığıyla dünyanın geri kalan kısmını pervasızca talan etti. Ona göre yabancı düşmandır, komşu dilencidir ve böyle olmaya müstahaktır...

Aynı sömürgeci zihniyet günümüzde de devam ediyor.

İçinden geçmekte olduğumuz süreçte Batı sömürgeciliğine karşı ilk ve ciddi karşı çıkış, ilk ciddi direniş Türkiye tarafından gerçekleştiriliyor. Batı dünyası için bu direniş beklemediği bir olay… Onu püskürtmenin telaşını yaşıyor.

Batı şimdiye kadar Türkiye’de olsun, başka ülkelerde olsun fazla bir direnişle karşılaşmadı. Karşılaştığında da onu kolayca bertaraf etti.

Şimdi Türkiye nezdindeki bu direniş onun kimyasını bozuyor. Şimdiye kadar yerli işbirlikçilerle hükümet darbeleri gerçekleştirmede herhangi bir zorlukla karşılaşmamıştı. Ama son yıllar boyunca Türkiye nezdinde giriştiği bütün teşebbüsler boşa çıkıyor veya çıkartılıyor. Batının Türkiye karşısındaki bocalamasını, yalpalamasını bu beklenmedik direnişe bağlamak mümkün...

Giriştikleri muhtelif darbe teşebbüslerinde olsun, atlatılan ve fakat her biri bir başına ayrı bir facianın konusu olan kent içi terör olayları karşısında olsun uğradığı başarısızlık onu apıştırıyor.

Onun itikadınca ahlâk da başarıyla kaim olan bir değer...

Başarmak için her türden ahlaki değeri silindir gibi ezip geçmekte beis görmediğinden şimdi de suni manevralarla (örneğin dolar kurlarıyla oynayarak) ülkenin iktisadiyatını çelmelemeye çabalıyor.

Yenişafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.