Fikir adamı ve akademisyenlerin bila-ücret konuşmasını ve yazmasını isteyenler (belediye, vakıf ve dernek vs.) mesele popüler isimlere sanatçılara, medyatik tiplere gelince kesenin hesabın
Nurettin Topçu bir sentezdi. Doğu’yu da Batı’yı da anlayan ve kim olduğunu bilen komplekssiz bir fikirdi. Türkiye’nin ‘kıymetli olanın görülmediği’ bir devresinde yaşadı ne yaz�
Olması gereken kendi kültür ürünlerimizi en kaliteli ve en kendimiz olarak meydana getirerek onun yaygınlaşması ile uğraşmaktır… Bu aşamada da “kendimiz olanın” ne olduğu hususunda
Veda edenin sevilmesi ne kadar da kolaydır! Çünkü uzaklaşan kişi için, gemiden ya da trenin penceresinden sallanan o varla yok arası bez parçasının beslediği alev daha saftır. Uzaklık, g
Tekkeler kapatılalı kaç yıl oldu? 95 sene! Bu zaman içinde tekkeler, tarikatlar, tasavvuf menfi veya müsbet hep gündemde kaldı. Kapalı olanın, men edilenin, yasaklananın gündemde olması �
Kutsal olanın dünyaya değil dünya ötesine ait kabul edilmesini neticelendiren seküler akıl, metazori katlanmak zorunda olduğu ezana ilaveten minarelerden okunan salaya tahammül edemiyor. Öl�
Salgınla mücadele bağlamında gündeme gelen sürü bağışıklığı tezini gelip geçici bir liberalizm olarak görmemek gerekir. Güçlü olanın ayakta kalması gerektiğine yönelik “bilims
Bir okuyucu, dünkü yazım üzerine, ‘Müslümanlar da yanlış yapabilir, elbette ama, nice Müslümanlara da ‘gâvur’ demiş olmuyor musun?’ demez mi! Bazıları sizi sırf terslemek için
Ne demişti bilge adam Goethe, “en iyi köleler, kendilerini özgür zanneden kişilerdir” derken boşuna konuşmuyordu, gelmekte olanın nasıl geleceğini haber veriyordu.
Kudret, sadece yapmaya değil, yapmamaya da muktedir olanın sıfatı.
Yakın tarihe bakışımız salt duygusal! “Duygusal” olanın “bilimsel”, “tarihsel”, “mantıksal” olmak gibi bir zorunluluğu zaten yoktur: Yakın tarihe ilişkin “derin analiz”le
Siyah bir kalem seç kendine ve bir zebra çiz onunla. Beyazın aslında siyahın arasındaki boşluk olduğunu anla böylece. Anla ki kalıcı olanın mutluluk değil mutsuzluk, umut değil umutsuzlu
“Din” derken herhangi bir müesses dini değil, genel olarak kutsalın tecrübesini kasteden Dinler Tarihçisi Mircea Eliade, dinlere karşı eşit bir mesafe durmasıyla maruftur ve ona göre kut
Hayrettin Karaman, Yeni Şafak’taki köşesinde Müslümanların dünyevi ve maddi olanın peşinde koştuğunu belirterek ciddi bir savrulma yaşandığına dikkat çekti.
Belki bir kez daha yazmışımdır. Türkiye’nin en yetkin fıkıh hocalarından biri olan Prof. Dr. Yunus Apaydın, şöyle demişti: “Fakih, olanla fıkheder.” Hocaya, “Ne demek istiyorsunuz