Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçildikten sonra toplanan olanağanüstü AK Parti kongresinde partililere şu cümlelerle veda etmişti: “Adalet ve Kalkınma Partisi’ni yani aşk�
Avrupa ile ilişkilerin önemini kavramak açısından yakın tarihimizde yaşadığımız örnekler son derece ibret vericidir. Bilindiği gibi AK Parti’ye kapatma davası açıldığı dönemde, bu
Bundan sonraki sürçte AK Parti’nin kendi iç mekanizması nasıl işler bilemem ama, durumdan vazife çıkararak AK Parti adına temizlik işine soyunanların genlerindeki ‘FETÖ yazılımı’yla
Maalesef bu partide epey bir süredir başat hale gelmiş bulunan keskin siyaset söylemi, toplumun daha sakin Türkiye beklentisiyle pek uyuşmuyor, bunun en önemli göstergesi referandum sonuçlar�
Aylardır tartıştık, konuştuk ve en sonunda kararı millet verdi. İşte demokrasinin özelliği de, güzelliği de bu... İktidarların belirlenmesinde olsun, anayasa değişikliklerinde olsun to
Belki tarihi Osmanlı’nın gerileme dönemine kadar götürmek gerekir ama, kabaca ifade etmek gerekirse son yüzyıl içinde Müslüman dünyanın başına gelenlere yakından baktığımızda doğr
Uzun bir referandum kampanyasının sonuna geldik. Muhtemelen insanlar kanaatlerini oluşturdular ve Pazar günü sandığa giderek oylarıyla kendi geleceklerini tayin edecekler. Şu ana kadar kim ne
Rusya’ya bilgi vererek yaptığı tek seferlik füze atışı önemsiz olmamakla birlikte, sorunu çözecek ve acıyı dindirecek nitelikte değil. Zira ABD’nin Suriye politikasının değiştiği,
Son dönemde olup bitenleri anlamaya çalışırken, ‘bu işte bir yanlışlık var’ ifadesini bilinçli olarak kullandım. Çünkü; gerçekten bir anayasa değişikliği kampanyası izlemiyoruz. �
Son dönemde biraz da referandum vesilesiyle oluşan gerilim hattında siyasetin dili oldukça keskinleşmiş bulunuyor. Aslında her ülkede seçim dönemlerinde işin tabiatı gereği siyasi söylem
Bir takım tuhaf insanların “16 Nisan’ın zaferle çıkacağına dair hadis var” sözlerini hiç dikkate bile almıyorum, ancak bugüne kadar fikirlerinden, bilgilerinden istifade ettiğimiz çok
Şu günlerde meydanlarda Almanya ve Hollanda özelinde başlayan ve giderek bütün Avrupa’yı kapsayan keskin bir söylem mücadelesi veriyoruz. Hemen her gün bir bakan ya da devlet yetkilisi “la
Kabul etmek gerekiyor ki, bugün küreselleşmenin büyük kitlelere mutluluk ve refah getirmediği, aksine toplumlara kaotik bir düzensizlik getirdiği maalesef yaygın bir kanaat haline gelmiş bul
Son yıllarda dindar camiaya sirayet eden rövanşist, ötekileştirici ve kötücül dili gördükçe doğrusu endişeye kapılmamak mümkün değil. İfadeyi kullanmaktan haya ediyorum ama, giderek
16 Nisan referandumu öncesi kelimenin tam anlamıyla bir sis bulutu içerisinde ilerliyoruz. Herkes elinde bir kılıç, ‘öteki’ olarak gördüklerini ya ihanetle ya da yandaşlıkla suçluyor. Ö