Güncel
Geri kalmışlık Müslümanların kaderi mi?- Mehmet Ocaktan
Follow @dusuncemektebi2
Belki tarihi Osmanlı’nın gerileme dönemine kadar götürmek gerekir ama, kabaca ifade etmek gerekirse son yüzyıl içinde Müslüman dünyanın başına gelenlere yakından baktığımızda doğrusu içimiz burkuluyor. Neredeyse bütün İslam coğrafyalarında fakirlik, yoksulluk, terör, sefalet diz boyu... Sadece ekonomik alanda değil, eğitimde, sağlıkta, hukukta dünya ile kıyaslanamayacak kadar gerilerde seyreden bir İslam dünyası yani... Peki bu Müslümanların bir kaderi midir?
Elbette hayır... OrtaçaÄŸ Avrupa’sında Galileo dünya ve evren hakkında çalışmalar yaptığı için engizisyon mahkemeleri tarafından yargılanıp mahkum edilirken, Ä°slam dünyasında dini alanda olduÄŸu kadar bilimde, felsefede önemli mesafeler kaydedilmiÅŸ ve pırıltılı dönemler yaÅŸanmıştır. Bir gerçeÄŸin altını çizmek gerekirse Ä°bn Rüşd’lerin, Farabi’lerin, Ä°bn Sina’ların yetiÅŸtiÄŸi bir Ä°slam coÄŸrafyasının kaderi geri kalmışlık olamaz.
Ama bir gerçek var ki bugün içine düştüğümüz durum, kelimenin tam anlamıyla içleracısıdır. Bunun sebebi imani bir eksiklik ya da beceriksizlik deÄŸil, Avrupa sanayi toplumunu yaratacak bir zihniyet devrimini gerçekleÅŸtirirken, bilimde, felsefede dünya çapında isimler yetiÅŸtirmiÅŸ olan medreselerin yeni geliÅŸmeleri okumakta yetersiz kalmasıdır. Medreselerden ‘felsefiyet’ derslerini bile kaldıran bir zihniyetle dünyayı okumak elbette mümkün olamazdı.
-Düşünün ki; eÄŸitim sisteminin temelini oluÅŸturan medreseler Avrupa’da eÄŸitim alanında meydana gelen yenilikleri artık takip edemez hale gelmiÅŸ.
-Pozitif bilimler medreselerin müfredatından çıkarılmış, medrese öğrenimi görmemiş pek çok kişiye ilmi rütbeler verilmeye başlanmış.
-Yeni doÄŸmuÅŸ çocuklara müderrislik unvanının verilmesiyle ‘beÅŸik uleması’ diye adlandırılan bir sınıf ortaya çıkmış.
***
Medreselerin bilim üretmeyi bırakmasıyla birlikte maalesef Osmanlı 17. yüzyılın başından itibaren çağın iktisadi, ticari ve hukuki gelişmelerini de takip edemez hale gelmiştir. Her padişah döneminde yenilenen kanunnameler sona erdiği için miadını dolduran örfi hukuk kanunları ihtiyaca cevap veremez hale gelmiştir. Oysa Osmanlı hukuku 16. yüzyıla kadar diğer bütün hukuk sistemlerine göre daha prestijli bir konumdaydı.
Dolayısıyla bugün başımıza gelenleri ‘bütün dünya tepemize çöktü, Müslümanları geri bıraktı’ retoriÄŸi ile izah edemeyiz. Yüzyıllarca bilim merkezi olmuÅŸ medreselerimizi pozitif bilimlerden temizleyerek hurafe üreten miskinlik tekkeleri haline dönüştürmüşsek, bunun sorumluluÄŸu öncelikle bize aittir.
Hukukun ve demokrasinin olmadığı hemen bütün İslam coğrafyalarında her taşın altından neredeyse bir terör örgütünün çıkması bir tesadüf olamaz. Kabul edelim ki özgür düşüncenin önünü kapatan, evrensel normlarda bir hukuk sistemi inşa edemeyen toplumlar her zaman dışarıdan gelecek manipülasyonlara da, toplumsal kaosa da açık demektir. Maalesef demokrasinin, hukukun olmadığı İslam ülkelerinde El Kaide ve IŞİD gibi örgütler için elverişli bir iklim oluşmuştur.
***
GeliÅŸmiÅŸ demokrasiler, Ä°slam’ın özünü oluÅŸturan adalet sistemi konusunda önemli mesafeler kat etmiÅŸken, bizim hala ‘ÅŸanlı tarih’ övünmeleriyle hukukun etrafından dolaÅŸmaya devam etmemizin sorumlusu baÅŸkaları olamaz.
Oysa yapmamız gereken son derece açık; kendi hatalarımızı gözden geçirerek bilim, ekonomi, özgürlük ve hukuk alanında liyakat esasına dayalı bir sistem inşa etmemiz gerekiyor, üniversiteleri, devlet kadrolarını liyakatsizlerle doldurmak değil.
Ama talihsizliÄŸe bakın ki, özgür düşüncenin önünün açıldığı geliÅŸmiÅŸ ülkelerde bilim ve teknolojik alanda sınırsız üretimler gerçekleÅŸirken biz hala ‘medrese nostaljisi’ ve ‘ÅŸanlı tarih’ övünmeleri ile vakit kaybetmeye devam ediyoruz.
Henüz yorum yapılmamış.