Sosyal Medya

Güncel

Mehmet Ocaktan: Milletin demokrasi aklına güvenmeliyiz

Uzun bir referandum kampanyasının sonuna geldik. Muhtemelen insanlar kanaatlerini oluşturdular ve Pazar günü sandığa giderek oylarıyla kendi geleceklerini tayin edecekler. Şu ana kadar kim ne söyledi ve ne yaptıysa bütün bunların miadı doldu, Pazar günü sadece milletin kararı hükmünü icra edecek.



Çok partili hayata geçtiÄŸimiz günden bu yana Türkiye’nin siyasi tecrübesini adım adım izlediÄŸimizde, zaman zaman darbelerle, ara rejimlerle kesintiye uÄŸramasına raÄŸmen her seferinde demokraside mesafe alındığını ve her seçimde biraz daha olgunluk kazandığını görürüz.
 
***
 
Uzun tecrübelerle edindiğimiz sağlam bir demokrasi hafızamız var, bunun ışığında söylemek gerekirse Türkiye toplumunun demokrasi aklı hiçbir zaman geriye gidişe prim vermemiştir.
 
Hepimizin bildiÄŸi gibi 2002 yılına gelindiÄŸinde Türkiye ekonomide, siyasette ve toplumsal anlamda kelimenin tam anlamıyla dibe vurmuÅŸtu. Neredeyse herkes bu kıstırılmışlık halinden çıkışın mümkün olmayacağı kanaatindeydi. Ancak Türkiye toplumunun demokrasi aklı, bütün zor zamanlarda olduÄŸu gibi o gün de devreye girdi ve Türkiye’nin önüne yeni bir siyaset ufkunun açılmasını saÄŸladı.
 
Sonrasını biliyoruz, bir ortak akıl vizyonuyla iktidara gelen AK Parti yeni bir siyaset etme anlayışıyla siyasetin genetik kodlarına iÅŸleyen vesayet çarkını tersine çevirerek ekonominin ve demokrasinin standartlarını yükseltecek yepyeni bir inÅŸa süreci baÅŸlattı. Ä°ÅŸte özellikle 2011’e kadar aralıksız olarak her alanda devam eden bu baÅŸarı hikayesidir ki AK Parti’yi millet nezdinde hep bir umut olarak bugünlere taşımıştır.
 
Unutmayalım ki eÄŸer AK Parti’nin Türkiye’yi bir üst lige taşıyan kalkınma ve demokratikleÅŸme hamleleri olmasaydı, 15 Temmuz’da yaÅŸadığımız FETÖ ihanetinin ülkeye olan siyasi ve ekonomik maliyeti çok daha da ağır olurdu.
 
Zaman zaman okurlardan gelen eleÅŸtirilerde olduÄŸu gibi denebilir ki, “AK Parti bugün bambaÅŸka bir iklime doÄŸru yol almaya baÅŸladı, dolayısıyla bu söylenenler geçmiÅŸin hayalleriyle avunmaktır.” Elbette her eleÅŸtiride bir ölçüde haklılık payı vardır ama hakkaniyetli olmak gerekirse, AK Parti’nin bu ülkeye kazandırdıkları ortadadır; dolayısıyla hakkı teslim etmek, geçmiÅŸin hayalleriyle avunmak deÄŸildir.
 
Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi konusunda eleÅŸtirilerimiz, hatta endiÅŸelerimiz olabilir. Ä°ÅŸte tam da bu noktada eÄŸer Türkiye diye bir meselemiz varsa, AK Parti’nin yaptıklarını inkar ederek karanlık tablolar çizmek yerine o pırıltılı günlerinin altını çizerek bugün zaaf olarak gördüğümüz yeni yönelimleri konusunda bir iç muhasebe yapmasının imkanlarını zorlayabiliriz.
 
Åžurası kesin ki Pazar günü yapılacak referandumdan “evet” ya da “hayır”, hangi sonuç çıkarsa çıksın, 16 Nisan sonrasında da Türkiye’nin daha fazla demokrasiye ve hukuk devletine olan ihtiyacı devam edecektir.
 
***
 
Bu zaviyeden baktığımızda şunu rahatlıkla söylemek mümkün: Türkiye toplumu bugüne kadar her seçimde AK Parti iktidarının demokratik vizyonunu hangi saiklerle değerlendirip karar verdiyse bugün önüne gelen anayasa değişikliğini de aynı zihni berraklıkla ve de basiretle değerlendirecektir.
 
Kabul edelim ki bunun aksini düşünmek, milletin demokrasi hafızasına güvensizliÄŸin bir iÅŸaretidir. Unutmayalım bu toplum her zaman yaÅŸadığı dönemi ve geleceÄŸini birlikte deÄŸerlendirebilen, fayda-maliyet analizini bir mühendis titizliÄŸi ile yapabilen bir toplumdur. Pazar günü yapılacak kader oylamasında da aynı saÄŸduyu ve basiretle tercihini yapacaktır, bundan kimsenin kuÅŸkusu olmamalıdır. Dolayısıyla “evet” ve “hayır” üzerinden endiÅŸeler üretmeye mahal yoktur, esas olan milletin tercihidir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.