Kentler insanlarla dolu. Evler kiracılarla dolu. Oteller konuklarla dolu. Trenler yolcularla dolu. Kafeler müşterilerle dolu. Geziler gezinenlerle dolu. Eskiden sorun olmayan hiçbir şey, artık n
İnsanların birbiriyle hiç olmadığı kadar iç içe, dışa dönük, ‘teşhirci’ yaşadığı bir devirde, herkes neredeyse kendi içinde kilitli kalmış durumda. Bu ıssızlığı, farkında
Türkiye, İsrail dâhil bütün komşularıyla dostane ilişkiler yürütürken “komşularla sıfır problem” söylemi üzerinden hareket ediyordu. Davos’tan sonra bütün Batı dünyası nered
Kendi müzik maceramızı önceki yazılarda ifadeye çalıştık. Günümüze dönelim. Müzik küresel sermayenin endüstri ve teknolojik gücü ile tüm dünyada neredeyse “tek tip”e indirgenmi
Entelektüel vicdanı, aydın namusu vs. Bunların nasıl bir şey olduğunu düşünürken, aklıma, İsmail Kara hocamızın dört yıl önce yaptığı bir konuşma geldi. Kara"ya göre, "Batı Avr
90’lı yılların başına gidelim ve bir an kendimizi sıradan bir SSCB vatandaşı yerine koyalım. Dünyanın neredeyse üçte birine hükmeden ve sonsuza dek hükmedecekmiş gibi duran imparator
Bizans Çaka Bey'in kılıcından kurtulurken, Çaka Bey dindaşı, soydaşı ve damadı Kılıç Arslan'ın kılıcından kurtulamadı. Ne demiş atalar? Unutma; düşman kör nişancıdır, ama dost
Müzik toplumun ruhunu yansıtır, yaşanılan hayatın aynası, derinliğidir. Tüm dünyada müzik küresel sermayenin teknolojinin ve endüstrinin emrine girdi.
İslâm dünyasında, şu anda gelecek on yıllarımızı ipotek altına alabilecek bir siyasî ve dinî proje uygulamaya konuluyor. Mısır, BAE, Suudi Arabistan gibi ülkelerin bugün attığı bir�
Baştan söyleyelim: Maraş’da elimiz kuvvetli. Bu kuvvet nereden geliyor? Vakıfcılığımızdan! İyi ki vakıflarımız var!
İngiltere, Suudi Arabistan'a neredeyse her gün, benzeri görülmemiş bir oranda silah ruhsatı veriyor. Bu devasa satış oranı, temyiz mahkemesinin İngilizlerin sivil halkı hedef almak için si
“Belki de film bittiğinde” dedi beyaz saçlı adam, “tam olarak bitmiyordur!”
2014'te HDP'nin çağrısıyla başlayan 6-8 Ekim olaylarında 2 polis şehit oldu, 30'dan fazla kişi hayatını kaybetti. Provokasyonun üzerinden neredeyse 6 yıl geçti ama yaşananlar hafızalard
Son dört cesedin üçünde ağır darp izleri mevcuttu. Bunlar araba çarpmasıyla oluşabilecek ağır hasarlardı. Gelgelelim, kafatasları ve kaburgaları kırılmışken, deri üzerinden herhangi
“Soykırım” ifadesini pervasızca kullananlar acaba yeterli delile sahip mi? Peki ya tezlerindeki hatalar ifşa edildiğinde neden susmayı tercih ediyorlar?