Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Bizans Çaka Bey'den nasıl kurtuldu?

Bizans Çaka Bey'in kılıcından kurtulurken, Çaka Bey dindaşı, soydaşı ve damadı Kılıç Arslan'ın kılıcından kurtulamadı. Ne demiş atalar? Unutma; düşman kör nişancıdır, ama dost nereden vuracağını iyi bilir!



1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra tarih sahnesine çıkan Çaka Bey’in destansı, dramatik ve hatta trajik hayatı sadece Türk-Ä°slam kültürünün deÄŸil, Bizans’ın da en acayip öykülerinden birini oluÅŸturur. Zaten dönemin kendisi de pek acayiptir; DoÄŸu-Batı kiliselerinin 1054’teki ayrılığı ve Ä°mparatoriçe Zoé’nin ölümüyle Makedon hanedanının son bulmasının ardından Bizans, 1081’e kadar taht kavgalarıyla sarsılmıştı. Bu süreçte, Bizans’ın kaderi üzerinde Balkanlarda ve batıda Uz (OÄŸuz), Kuman ve Peçenek Türkleri; doÄŸuda ve Anadolu’da ise Selçuklular söz sahibiydi. Komnenos hanedanından Aleksios’un tahtı ele geçirdiÄŸi 1081 yılına kadar Bizans bu Türk boylarını birbiriyle çatıştırarak ayakta kalmaya çalışsa da, hızlı bir çöküÅŸ sürecine girmiÅŸti. Bizans’ı besleyen Anadolu’daki büyük çiftlik sahipleri ve aristokratların merkezî yönetim ile sık sık çatışmaları hem ekonomiyi hem de topraÄŸa dayalı askerî sistemi alt üst etmiÅŸti.

Tahtı belirleyen Türk

Bu aristokrat ailelerin kendi içlerinden biri olan Kapadokyalı General Romanos Diogenes’in imparatorluÄŸu ise beklenen baÅŸarıyı getirmemiÅŸ, onun Malazgirt’te Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan’a trajik biçimde yenilmesi ve esir düÅŸmesiyle Bizans’ın iç sorunları daha da derinleÅŸmiÅŸti. Asiller, birkaç küçük baÅŸarı elde eden generaller, arkasına Türkopol askerlerin gücünü alanlar veya imparatorluk soyundan hırslı kadınlar hemen kendilerini taht adayı görüyor ve sonu gelmeyen entrikalara baÅŸvurarak mücadeleye giriÅŸiyordu.

1079-1080 yıllarında Alp Arslan’ın amcaoÄŸlu KutalmışoÄŸlu Süleyman Åžah, Akdeniz, Ege ve Karadeniz sahillerine kadar hâkimiyetini yaymış, hatta bugünkü Maltepe sahillerine karargâhını kurup Bizans’ın içiÅŸlerine karışacak kadar kuvvete eriÅŸmiÅŸti. Bizans imparatorları ve ileri gelenleri tahta çıkabilmek, tahtta tutunabilmek veya dıştan gelen tehlikeye karşı durabilmek için Süleyman Åžah’a müracaat eder olmuÅŸlardı. 1080’de Nikeforos Melissenos adlı Bizans soylularından biri onun desteÄŸiyle imparatorluÄŸun ikinci büyük ÅŸehri Ä°znik’i (Nikea) ele geçirip kendini imparator ilân etti. Ä°stanbul’daki Ä°mparator Nikeforos Botaneiates’in kuvvetleri Ä°znik’i kuÅŸatınca da, Süleyman Åžah, Melissenos’a yardıma gelerek Bizans ordusunu kovdu ve Ä°znik’i ele geçirip Anadolu Selçuklu Devleti’nin baÅŸkenti yaptı.

Din ve mezhep kavgaları

Bu sırada Bizans din ve mezhep kavgalarıyla da sarsılıyor, hem eski batı Roma topraklarından yükselen KatolikliÄŸe, hem de Paulusçuluk, Manicilik ve Bogomil mezhebi baÅŸta olmak üzere, Hıristiyanlığın farklı yorumlarına karşı ÅŸiddetli bir mücadele yürütüyordu. BoÅŸnakların Ä°slamiyet’ten önceki mezhebi olan Bogomillerin lideri Basilas, bugünkü adı Sultanahmet meydanı olan Hipodrom’da diri diri yakılarak öldürülmüÅŸtü.

Saraydaki esir

Ä°ÅŸte hakkında Ä°mparator Aleksios’un tarihçi kızı Anna Komnena’nın Aleksiad kitabı ile sonraki yüzyıllarda yazılan DaniÅŸmendname’de bazı bölümler dışında bilgi bulunmayan Çaka Bey bu ortamda tarih sahnesine çıktı. Malazgirt sonrası yapılan barış anlaÅŸması Ä°mparator Diogenes’in Bizans’a döndükten sonra gözlerine mil çekilip Kınalıada’da ölmesiyle geçersiz hale gelince Sultan Alp Arslan, AfÅŸin, Artuk, Mengücek, DaniÅŸmend, Aksungur, Porsuk, Saltuk, Çavlı gibi beylerini Anadolu’yu fethetmekle görevlendirdi. OÄŸuzların Çavuldur boyuna mensup Çaka Bey de kardeÅŸi Yalvaç ile birlikte DaniÅŸmend Ahmed Gazi’nin yanında bu akınlara katılan gençlerden biriydi. Bugün Bolu’da ÇaÄŸa ve YeniçaÄŸa adlarıyla bilinen yer adlarının kaynağının Çaka olduÄŸu tahmin edilmektedir. Nitekim Çaka Bey de 20’li yaÅŸlarının başında, Anadolu içlerine ilerlediÄŸi bir sırada Bizans’ın meÅŸhur komutanlarından Kabalika Aleksandr’ın eline 1078 yılında esir düÅŸtü ve Bizans komutanı bu Türk delikanlısını imparator Nikeforos Botaneiates’in sarayına gönderdi. Çaka Bey, sarayda kaldığı dönemde Bizans devlet gelenekleri, askerî sistemi ve çeÅŸitli zaafları ile birlikte Homeros’un eserini okuyup anlayacak kadar da Grekçe öÄŸrendi. Zekâsı, komutanlık becerileri ve yönetim kabiliyeti ile dikkat çektiÄŸi için imparator tarafından kendisine pek çok imtiyazlar verildi.

Bir süre sonra Bizans içindeki taht oyunlarında etkili bir aktöre dönüÅŸen genç Çaka, en fazla denizcilik ile ilgileniyor, henüz Türklerde geliÅŸmemiÅŸ olan deniz savaÅŸları, donanma inÅŸası ve yönetimi, denizden karaya çıkarma ve kuÅŸatma teknikleri gibi alanlarda bilgi ve tecrübe edinmeye çalışıyordu. Yüzlerce yıldır Orta Asya’dan Anadolu’ya ve Balkanlara akan her Türk gibi onun da zihninde Ä°stanbul’un fethi vardı. Çaka için TürklüÄŸün mefkûresi olan Kızılelma ile Ä°slam Peygamberi Hazreti Muhammed’in (SAV) fetih müjdesi Ä°stanbul’da birleÅŸmiÅŸti. Ä°ÅŸte, kendisi de Ä°stanbul’daydı, ancak bir fatih olarak deÄŸil, sarayda dahi olsa bir esir olarak… Ä°stanbul’u fethetmek için mutlaka deniz gücü gerektiÄŸini çok iyi kavramış; daha önce bu iÅŸe giriÅŸen Avarlar, Sasaniler, Bulgarlar ve Emevilerin baÅŸarısız olma gerekçelerinin donanma güçlerinin yetersizliÄŸinden ve kara orduları ile koordine olamamalarından kaynaklandığını fark etmiÅŸti. Çaka, aslında gözünü Bizans tahtına dikmiÅŸ, ona nasıl ulaÅŸacağını hesaplıyordu ve bu arada Ä°mparator Nikeforos Botaneiates’in güvenini kazanmıştı. Hatta imparator, kendisine Bizans’ın en yüksek niÅŸanlarından olan “Protonobilissimus”, yani “en asil” unvanını vererek taltif etmiÅŸti.

Ancak 1081 yılına gelindiÄŸinde iÅŸler deÄŸiÅŸti, genç Çaka’nın hamisi olan Botaneaites tahttan indirilip yerine Aleksios Komnenos geçince, unvanı ve imtiyazları elinden alınan Çaka da saraydan uzaklaÅŸmak zorunda kaldı. Zira Anadolu’nun en zengin aristokrat ailelerinden birine mensup ve eski imparatorlardan Ä°saak Komnenos’un yeÄŸeni olan, aynı zamanda Anadolu ve Balkan harpleri esnasında baÅŸarılarıyla bilinen Komnenos, “Barbarlar” diye nitelediÄŸi Peçenek, Kuman ve Selçuklu Türklerinden kurtulup Bizans’ı yeniden ihtiÅŸamlı günlerine ulaÅŸtırmayı amaçlıyordu.

Ä°zmir Fatihi Çaka

Ä°stanbul defterini 1081 yılında mecburen ve muvakkaten kapatan Çaka Bey, “saray esareti”ni bitirerek Batı Anadolu’ya yerleÅŸen Çavuldur obasına geri döndü. Bu sırada Balkanlarda Bogomil mezhebine mensup yerli ahalinin Peçeneklerle anlaÅŸarak Bizans’a hücumlar gerçekleÅŸtirmelerini fırsat bilerek yanındaki 8 bin Türkmen ile Ä°zmir’i fethetti. Ä°zmir’de ilk iÅŸi ÅŸehirdeki Rum ustaları toplayıp bir donanma yaptırmak oldu. Kırk parçadan ibaret, üstü kapalı gemilerden teÅŸekkül eden bu ilk Türk donanmasının inÅŸa edildiÄŸi 1081 yılı aynı zamanda Türk Deniz Kuvvetlerinin de kuruluÅŸ tarihi kabul edilir. Çaka hemen aynı tarihte, tecrübeli savaÅŸçılardan bir mürettebat meydana getirerek sahildeki ÅŸehirlerin fethine giriÅŸti. Klazomenai, Urla ve Foça ÅŸehirlerinden sonra 1089’da Midilli, 1090’da ise Sakız adasını fethetti. Adaların birer birer Çaka Bey’in kontrolüne geçtiÄŸini öÄŸrenen Ä°mparator Aleksios, derhal bir donanma gönderdi. Ancak Çaka Bey, Niketas Kastamonites komutasındaki Bizans kuvvetleriyle Sakız’da yapılan muharebeyi kazandı. Elde edilen bu maÄŸlubiyetin ardından Ä°mparator, Konstantinos Dalassenos komutasındaki daha büyük bir Bizans donanmasını Sakız üzerine gönderdi. Adadaki kalenin Dalassenos tarafından kuÅŸatılmasının ardından oradan yaklaşık 8 bin Türkmen ile ayrılan Çaka Bey, 19 Mayıs 1090 günü Sakız adası ile Karaburun arasında kalan Koyun Adaları civarında yapılan deniz savaşını kazanan taraf oldu. Üzerine gelen Bizans donanmasının neredeyse tamamını imha etmiÅŸ ve saÄŸlam kalan gemileri de ganimet olarak ele geçirmiÅŸti.

Çaka’nın ittifak arayışları

Çaka Bey, Koyun Adaları zaferinden sonra durmadı; Sisam ile Rodos adalarını da ele geçirmesi onun baÅŸarılarının tesadüf veya sadece Bizans’ın zayıf düÅŸmesinden kaynaklı olmadığını gösterdi. Denizde gemileri birbirine zincirlemek veya donanmayı farklı parçalara ayırarak taze kuvvetler oluÅŸturmak gibi o güne kadar pek rastlanmamış taktikler uyguluyor, deniz savaÅŸları ile eÅŸzamanlı olarak kara birliklerini de kullanıyor, böylece özellikle kıyıya yakın yerlerde gerçekleÅŸen muharebelerde düÅŸmana büyük zayiat verdiriyordu.

Çaka Bey, 1086 yılında KutalmışoÄŸlu Süleyman Åžah’ın Halep’te ölümü üzerine Ä°znik’te Anadolu Selçuklu tahtına hâkim olan Ebu’l-Kâsım ile Bizans’a karşı ittifak anlaÅŸması yaptı; Ä°zmit’e yaptığı hücuma donanmasıyla katıldığı gibi Balkanlar’daki Peçenekleri de kendi saflarına alıp Bizans’a karşı ortak bir harekât planladı. Fakat Selçuklu beylerinden Porsuk’un Ä°znik’i kuÅŸatması ve Ebu’l-Kâsım’ın da Bizans ile anlaÅŸmak zorunda kalması bu planı bozdu. Bu esnada, rehin tutulduÄŸu Ä°sfahan’dan Büyük Selçuklu Sultanı MelikÅŸah’ın 1092 yılında vefatıyla ayrılan Süleyman Åžah oÄŸlu Kılıç Arslan, Ä°znik tahtını ele geçirmiÅŸti. Ä°stanbul’u fethetmek için deniz gücünün kara ordusu ile taçlandırılması gerektiÄŸinin farkında olan Çaka Bey, kızını yeni Sultan Kılıç Arslan ile evlendirerek bu yönde önemli bir adım attı. Ardından Bizans’ın baÅŸ belası haline gelen Peçenekler ile birlikte Ä°stanbul’u sıkıştırmaya baÅŸladı. Edremit’ten sonra Çanakkale BoÄŸazı’nın en stratejik ÅŸehri olan Abidos’u fethettiÄŸinde artık bütün Batı Anadolu kıyılarında hâkimiyet kurmuÅŸ, üstelik Bizans’ın Venedik ve Cenevizlilerden yardım almasının da önüne geçmiÅŸti. Plana göre, karada Trakya’dan Peçenekler ve Ä°znik’ten Anadolu Selçuklu kuvvetleri, denizden ise donanma ile kendisi Ä°stanbul’u kuÅŸatıp alacaktı. Zaten Kapıdağı yarımadası ve Apolyont (Ulubat) Gölünü de ele geçirdikten sonra Ege ve Marmara denizlerinde Çaka Bey’den izinsiz gemi yürütmek imkânsız hale gelmiÅŸti. Ancak bu sırada Ä°mparator Aleksios’un anlaÅŸtığı bir baÅŸka Türk boyu olan Kumanlar 29 Nisan 1091’de Enez yakınlarında meydana gelen Levounion Muharebesinde ani bir baskın ile kadın ve çocuklar da dâhil olmak üzere Peçenekleri neredeyse tümüyle imha etti. Bizanslıların bu tarihi, uzun yıllar bayram olarak kutlaması Peçenek-Çaka ittifakından ne kadar çekindiklerini de gösterir.

Bizans oyunu dedikleri…

Öte yandan, Çaka Bey’in üzerine Amiral Dalassenos komutasında yeni bir donanma sevk eden Ä°mparator Aleksios, henüz yirmili yaÅŸlarının başında olan toy Kılıç Arslan’a kışkırtıcı bir mektup gönderdi:
 

“HaÅŸmetli Sultan Kılıç Arslan bilirler ki sultanlık makamı sana babadan intikal ediyor. Akraban Çaka imparator unvanını alarak görünüÅŸte Roma Ä°mparatorluÄŸu’na karşı silahlanıyor. Fakat bu bir bahaneden ibarettir. Gerçekten o tecrübe ve malûmatı ile Romalıları idare edemeyeceÄŸini ve bu kadar büyük bir imparatorluÄŸa hâkim olamayacağını bilir. Bu sebeple onun tüm hazırlıkları sana yönelmiÅŸtir. Åžu halde aklın varsa buna imkân vermezsin. ÜmitsizliÄŸe kapılmak için sebep yok, ancak dikkat gerekiyor; aksi takdirde sultanlığından olursun. Bana gelince, onu Tanrı’nın yardımıyla Roma topraklarından süreceÄŸim. Senin menfaatlerini düÅŸündüÄŸüm için de, sana kendi otorite ve gücünü düÅŸünmeni tavsiye edeceÄŸim. Onu derhal yola getir; ya barış ile ya da reddederse kılıç ile.” Mektuptan habersiz olan Çaka Bey, Bizans’a karşı birlikte yürümek amacıyla damadının otağına gittiÄŸinde Kılıç Arslan onu ayakta sarılarak karşıladı. Ardından oturdukları ziyafet sofrasında ise genç sultan, aniden kılıcını çekerek kayınpederini katletti.

DüÅŸman kör niÅŸancıdır

Sonrasında ne mi oldu? Çaka Bey’in 1095 yılındaki trajik ölümünün hemen ardından Batı Anadolu ile adaların tamamı yeniden Bizans’ın eline geçti. Onun peÅŸinden giden Türkmenlerden 10 bin kadarı Ä°zmir’de acımasızca kılıçtan geçirildi. Kurtulabilenler önce Akhisar, ardından Gerede civarına kadar gerilemek zorunda kaldılar. Kılıç Arslan mı? Mektubuna güvenip Çaka Bey’i katlettiÄŸi Ä°mparator Aleksios’un teÅŸvikleriyle bir yıl sonra baÅŸlayan I. Haçlı Seferi’nde önce baÅŸkent Ä°znik’i kaybetti, sonrasında Dorlion (EskiÅŸehir) savaşında müttefik Bizans-Haçlı ordusuna yenilerek Konya’ya kadar geri çekilmek zorunda kaldı. Çaka Bey’in katli ile Ege ve Marmara denizleri haçlı donanmasına güzergâh olmuÅŸ, Batı Anadolu ve Marmara sahilleri ise kolayca çıkarma yapılabilir duruma gelmiÅŸti. Daha kötüsü, Haçlılar Urfa ve Antakya’da kontluklar kurmuÅŸ, Kudüs’ü ele geçirmiÅŸlerdi. Sonuçta çökmekte olan Bizans’ın ömrü 358 yıl daha uzadığı gibi, Türklerin tekrar Ä°znik’i ve Batı Anadolu’yu fethetmesi de 250 yılı bulacaktı. Bizans Çaka Bey’in kılıcından kurtulurken, Çaka Bey dindaşı, soydaşı ve damadı Kılıç Arslan’ın kılıcından kurtulamadı. Ne demiÅŸ atalar? Unutma; düÅŸman kör niÅŸancıdır, ama dost nereden vuracağını iyi bilir!

 

Müellif: Dr. M. Mücahit Küçükyılmaz / Star-Açık GörüÅŸ

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.