Çağdaş gelenekçimizin bugün doğru kabul ettiği şey, yegâne doğru olduğu için, gelenekteki başka bir görüş sahabe ve tâbiîn tarafından benimsenmiş olsa dahi makbul gelenek değildir
İzmir'de öğretmenlikten emekli olduktan sonra efe kadınlarını tasvir ettiği resimleriyle 6 ülkede sergiler açan, bir eseri posta puluna basılan Mustafa Ali Kasap, ABD ve AB ülkelerinde yeni
Şark kültüründe birey, tek başına bir hiçtir. Tek başına hak arayamaz. Kendi aklı ve fikri doğrultusunda söz söyleyip görüş beyan edemez. Daima bir gruba, cemaate, tarikata, şeyhe itt
Çok konuşuyor, az dinliyoruz. Danışmıyor, danışıyor gibi yapıyoruz. Ortaokulda Pirali isimli bir arkadaşımız vardı. O kadar konuşurdu ki, en sabırlı öğretmenlerimiz bile çileden ç�
Kemalizm, Mustafa Kemal Atatürk üzerinden yeni bir ideolojiye dönüşecek. İstiklal Mücadelesi salt anti-emperyalist, ulusalcı ve seküler bir savaş olarak görülecek. Hatta bu mücadelenin ru
Sığınmacılar nereye sığınacak? Ortada kan tüküren bu soru kalıyor.
Hariciye Nazırı yapılan Mustafa Reşit Paşa, 17 yaşındaki padişahı ikna etti ve Osmanlı Devleti’nin dinamiklerini sarsacak tanzimi kabul ettirdi. Ferman 3 Kasım 1839 günü Gülhane bahçe
Ben yaptım, ben yıktım, ben kazandım, ben bildim, ben buldum deme.
Bugün sizlere kadim dostum İsmail Kara’nın anlattığı bir çocukluk hatırasını nakledeceğim.
Kur’an Araştırmaları Merkezi (KURAMER) tarafından 28 Aralık 2019 Cumartesi günü İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi İSAM konferans salonunda düzenlenecek olan “Kur’an Mealleri ve Metin-Me
‘Öteki’nin olması için kişinin öncelikle ‘ben’ demesi gerekir. Oysa bizim ahlak ve itikadımızda ‘ben’ demek terk-i edeptir. Terk-i edeptir, çünkü bunu diyen ‘benlik davası’
Sosyal medyada gün geçmiyor ki bir görgüsüzlüğe şahit olmayalım. Gösterişi tasvip etmeyen bir dini yaşamaya çalışan muhafazakâr kesimden de bu tür paylaşımlar da gelmiyor değil. Sa
Oyun bitince herkes bir yana dağılacak. Rüzgar yaprakları sürükleyecek. Yollar bomboş uzanıp gidecek. Sanki buralardan kimse geçmemiş. Kimse Mecnun, kimse Ferhat olmamış. Aşk yalanmış.
Ahmet Hamdi Tanpınar ünlü Beş Şehir adlı eserinin “İstanbul” bölümünde, sonlara doğru şunları yazıyor: “Niçin geçmiş zaman bizi bir kuyu gibi çekiyor? Niçin Boğaz’dan ve İ
Günümüz İslam dünyasında dinî meselelerin çok anlamlılığa ve yorum farklılığına açık şekilde ele alınıp değerlendirilmesinin ciddi bir tehlike ve tehdit gibi algılanması, birka�