Mustafa Kutlu: Biz gideceÄŸiz ve geriye ÅŸiirler kalacak
Follow @dusuncemektebi2
Oyun bitince herkes bir yana dağılacak. Rüzgar yaprakları sürükleyecek. Yollar bomboş uzanıp gidecek. Sanki buralardan kimse geçmemiş. Kimse Mecnun, kimse Ferhat olmamış. Aşk yalanmış. Fizik ve metafizik âlimleri böyle buyurmuş. Ne Ramses’in mumyası, ne kuantum, ne Marlon Brando, ne Baba.
Biz gideceÄŸiz.
Ardımızda ne kalacak?
Gökdelenler, uçak gemileri, cesetler, robotlar, bira bardakları.
Ormanlar yorulmuÅŸ olacak, çöller susamış. Okyanusta bir bıkkınlık.
Buz dağları erimiş olacak.
Elbette bizden geriye bir çiçek kalır. KurumuÅŸ bir çiçektir bu dokunmaya gelmez hemen dağılır.
Siz öyle zannedin o plastiktir. Plastikten sonra ne gelir, iÅŸte onu bizden sonrakiler bilecek.
Temiz toprak arayacaklar, pak bir alın. Temizlik-paklık acaba hâlâ geçer akçe olacak mı?
Hiç sanmıyorum çünkü güç o zaman da güç olarak anılacak. Biz yedeÄŸine demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri takmış, fosfor bombası atmaya giden güce selâm çakmıştık. Sıkıysa çakma. Öyle inanmıştık. Güçlü ol, güçlü kal, balmumundan heykelin olsun.
Kim bilir güç belki de kılık deÄŸiÅŸtirir. Atom altına girer. Yedi kat yerin dibine iner. Åžeytanlar aleni etrafta dolaÅŸmaya baÅŸlar. Her ÅŸeytana bir âlet adı verilir, insanlarla ÅŸeytanlar okey oynar.
Bu kadar fantastik olmaya gerek yok. Sen gidince zaman hızlanmayacak, aÄŸaçlar kurumayacak, ÅŸehirler yerinde duracak. Ama üçüncü dünya harbi pusuda. Ä°nsanoÄŸlu baÅŸka bir gezegene hicret etmeden patlayabilir. O zaman ne bilet kalır ne yarış. Kütüphaneler, makinalar, baÅŸkanlar ve ÅŸeytanlar aciz kalır.
Kıyametten mi bahsediyorsun?
Yoo! Gaybı kimse bilemez. Hem kıyamet ne uzay gemisi dinler, ne nutuk. O gelince macera bitecek.
Ama ben diyorum ki bizden geriye ne kalacak?
SonsuzluÄŸu hedefleyen sanat mı; bitirme tezleri, teoriler, iÅŸçi sınıfının çelik iradesi, fizikten metafiziÄŸe geçiÅŸ, bunlar mı?
Yoksa amel defterleri mi?
Defterler evet, az daha unutuyordum. Defterler kalacak çünkü onları göremiyoruz. Neredeler, melekler nerde?
Çocukların bakışlarında, gülüÅŸlerinde.
Eskiden soframıza da inerlermiÅŸ, öyle söyleniyor, kapıyı bir seher vakti Hızır aleyhisselam çalarmış.
Açıp bakarlarmış, kimse yok.
Ama hoÅŸ kokulu bir müjde, iÅŸte orada duruyor. Eskiden dünyanın bir ÅŸiiri varmış.
Bizden geriye ÅŸiirler mi kalacak?
Olabilir ancak dua eden ÅŸiirler, meleklerin okuduÄŸu ÅŸiirler. Hani biliriz.
“Ä°ndiler gökten melekler saf saf”
Anlıyorum, yani diyorsun ki “Dünya hayatı bir oyun ve eÄŸlenceden ibarettir. Bizim için hayırlı olan âhiret yurdudur”. Öyle. Zil çalacak ve sınıflar boÅŸalacak. Koridorlarda, duvarlarda, mevsim ÅŸeridinde, müsamerelerde sesler kalacak.
Oyun bitince herkes bir yana dağılacak.
Rüzgar yaprakları sürükleyecek.
Yollar bomboş uzanıp gidecek.
Sanki buralardan kimse geçmemiÅŸ. Kimse Mecnun, kimse Ferhat olmamış. AÅŸk yalanmış. Fizik ve metafizik âlimleri böyle buyurmuÅŸ. Ne Ramses’in mumyası, ne kuantum, ne Marlon Brando, ne Baba.
Bizden geriye kalanlar bir süre kullanılacak. Sonra atılacak. Toprak hepsini yutacak. Çok sonraları gelenler o toprağı kazacaklar, bizden arta kalanları çıkaracaklar. Bir Laptop, bir kamera, az-biraz deterjan kalıntısı ve çocuk bezi. Şık bir araba, kibir, para ve bir kupa.
Bu da ne diyecekler.
Bu bir kupa.
Kupa neye yarar.
Birincinin ÅŸöhretini dörde katlar.
Kazanana veriyorlarmış. O zamanlar kazananlar ve kaybedenler varmış. Birincilik, ikincilik, reyting falan.
Hiçbir obje ilgi uyandırmaz. Nedir bunlar? Hiç. Ä°yi de ne arıyor bunlar? Hakikate iÅŸaret eden bir ÅŸey, yahut hakikatin kendisi.
Hakikat hâlâ gizli mi kalmış?
Yoo! O zamanlar da onu bilenler varmış, insanları uyarmış, ama onu dinlememişler.
Ee! Çok önceleri de böyle olmuÅŸ.
Hep aynı hikâye.
Henüz yorum yapılmamış.