Benim atam kim miydi? Samsun’lıu bir köylü olan ‘Çakırgil’in Mehmed’.. Okuma yazmayı da sonradan öğrenmiş bir köy filozofuydu, o.. Babamla çocukluğumda fazla konuşamazdım.. Onun
‘Yarı tanrı’ dayatmalarını ve kanun adına korunan anayasa ve kanunlarla korunan ve ‘insan hak ve özgürlüklerine aykırı olacağı itirazının yapılamıyacağı’na dair ilkeler, devr
Diyeceksiniz ki Mustafa Kutlu yine bize eski günlerden bahsediyor. Elbette. Hususen bunu yapıyorum. Yeni bir hikâye yazacak isek eski günleri inşa eden ilkelerden ders almalıyız. İlkeleri tesp
İmzalanan bildirgede, "Anayasai halkın kendi kaderini tayin hakkına saygı göstermesi gereken 'din ve devletin ayrılığı' ilkesine dayanmalıdır" ifadelerine yer verildi.
İran-Irak Savaşı'ndan başlayıp Birinci ve İkinci Körfez savaşlarıyla devam eden süreçte milyonlarca insanın hayatına mal olan kirli stratejileri uygulamasına rağmen Amerika'nın “özg�
Ayasofya için Müslüman coğrafyalarının her bir tarafındaki çeşitli dillerde hazırlanmış müzik parçalarından birinde, ‘Sen bizde olmasan da biz ezelden beri sendeydik..’ gibi bir cü
Biz, yolda bazı ilkeler bulmuştuk yine de. Belli belirsiz gölgeleri sayesinde babalarımızın... Şimdi bir gölgemiz de yok. Özal'ın memlekete getirdiği liberalizme razıydık hatta. O iyiydi.
İstanbul Çekmeköy İlçe Müftüsü Vehbi Akşit hoca ile Ramazan ve Kur’an üzerine konuştuk. Kur’an inanlar için, hayatı anlamlı kılmak adına bir yol haritasıdır. İşte bu minvalde V
6284 ile İstanbul Sözleşmesi’nin en ağır sonucunu Türkiye yaşıyor diyebiliriz. Mesela ‘Kadın beyanı esastır’ gibi bir ilke hiçbir ülkede yok. Adalet şahit ister, delil ister ama bu
Kendi yonttuklarına tapan kadîm ve çağdaş ilkeller!’
Öncelikle şunu bir ilke olarak koyalım: Övgü ile sövgü cehâletin iki farklı bileşenidir. Tarih, ne övgü ne de sevgi ile okunur; sadece bilgi ile idrak edilir.
Bu tip kriz dönemlerinde verilmesi gereken mücadelenin ilkesel ve ahlaki koordinatları var
Batı’da, daha düne kadar şeytanlaştırılan İslâm’ın, bir anda evrensel ilkeleri, önerileri nedeniyle yeniden cazibe merkezi haline getirildiği bir sırada, İslâm tarihinin en büyük a
Tüm dünyaya bugünden “Gelin, sonu olmayan ve insanlığı büyük bir felakete doğru götüren, büyümeye, israfa, tüketim çılgınlığına, sömürüye, adaletsizliğe dayalı bu muhteris e
Eşitlik adına söylenen her şey kadın için bir eziyet ve kadın-erkek açısından da ötekileştirmeden başka bir şey değildir. Kadının doğal yapısına biyolojik indirgemecilik diyen anla