Sosyal Medya

Akif Emre arşivinden: Özgürleştirici efendi modeli

İran-Irak Savaşı'ndan başlayıp Birinci ve İkinci Körfez savaşlarıyla devam eden süreçte milyonlarca insanın hayatına mal olan kirli stratejileri uygulamasına rağmen Amerika'nın “özgürleştirici efendi” muamelesi görmesi nasıl mümkün olabilirdi? Amerikan pragmatizmi her ilkenin üzerindedir.



 Amerika'nın OrtadoÄŸu'ya yönelik genel politikası varsa eÄŸer, bu stratejinin Obama yahut Trump iktidarıyla deÄŸiÅŸmeyeceÄŸini tespit etmek gerekiyor. Uygulamada farklılıklar olsa bile temel çizgide önemli bir deÄŸiÅŸimin olacağı beklentisine girmemek gerekir.

Obama döneminin özellikle PKK uzantısı unsurlara destek veren politikalarının Trump yönetimi ile deÄŸiÅŸeceÄŸi beklentisi bu açıdan büyük yanılgıydı.

Uzun süreden beri kendini belli eden OrtadoÄŸu politikasında Kürt faktörünün ağırlıklı bir yere sahip olduÄŸunu bölgeye yönelik analiz, rapor ve gayriresmi söylemde dillendirilmiÅŸti. Bunun anlamı, büyük ölçüde Osmanlı sonrası OrtadoÄŸuyu belirleyen Ä°ngilizlerin kurduÄŸu denklemin revize edileceÄŸidir.

Bu nedenle Suriye'de PKK uzantısı yapıya verilen destek taktiksel anlamda IŞİD için kullanışlı olmasıyla sınırlı kalmayacaktı. Özellikle ABD'nin Suriye ve Irak denkleminin Kürt unsurlara göre yeniden dizayn etme planı göz ardı edilerek Türkiye'ye raÄŸmen yapılan iÅŸbirliÄŸi açıklanamaz.

IŞİD tehlikesinin yeni dengelerin oluÅŸumunda meÅŸrulaÅŸtırıcı iÅŸlev görmesi bir yana yeni dönem için bir manivela olarak kullanıldığı başından belliydi.

Türkiye'de meseleyle ilgilenenlerin süreci taktiksel hamlelerle ibaret görmesi, denklemin stratejik boyutunun yanısıra bölgede gerçekleÅŸtirilen toplum mühendisliÄŸini gözardı etmelerine enden oldu..

PKK ve uzantıları üzerinde gerçekleÅŸtirilen operasyon bölgenin sadece siyasal anlamda dizaynını deÄŸil aynı zamanda uygulamaya konan toplum mühendisliÄŸi ile dönüÅŸümünü de içermektedir. Bunu açmak gerekirse; Büyük OrtadoÄŸu Projesinin Bush yönetiminin bir fantezisi olarak görüp unutanlar hem Türkiye'deki geliÅŸmeler hem iÅŸ tuttuÄŸu bölgesel aktörler açısından uzun soluklu proje olarak devam ettiÄŸini fark etmemiÅŸ görünüyor.

Hem siyasal hem de toplumsal dizayn açısından kullanışlı unsur olarak sahaya sürülen seküler Kürtçü hareketlere bir 'özgürlük hareketi' olarak alan açılmasının batılı çevrelerde nasıl bir coÅŸkuyla karşılandığını hatırlıyoruz. Daha önce altını çizdiÄŸimiz gibi IŞİD'in etkinliÄŸi ve eylemleriyle, ideolojisi ne olursa olsun çizdiÄŸi imaj çok daha önemli, İŞİD, rakibi aktörler gibi, kendi başına bir aktör olmaktan çok onun üzerinde yürütülen büyük projenin ikna edici, meÅŸrulaÅŸtırıcı bir aracından ibarettir.

IŞİD bir sonraki stratejik hamle ve bölgeye yönelik bir tür toplum mühendisliÄŸi için nasıl araçsal gerekçe oluÅŸturuyor ve iÅŸlevsel ise, ona karşı savaÅŸmak için ısrarla öne çıkartılan, legalize edilen seküler Kürt/çü hareketler de kullanışlı unsurdan öteye iÅŸlev görmeyecek.

Bu baÄŸlamda, Suriye özelinde öne çıkarılan örgütsel yapı ile Irak'taki görece daha muhafazakar ve geleneksel siyasetin Amerikan sempatizanlığı, uzun vadeli toplumsal dönüÅŸüm planı ile örtüÅŸmediÄŸi söylenemez. Kimi unsurlarıyla Türk solunun PKK etki alanında muhalefet yapmaları sadece devrimci nostaljiden kaynaklanmıyor. Aynı zamanda nüfuz edemedikleri, taban bulamadıkları Müslüman bir halk adına dönüÅŸtürücü dinamik olarak gördükleri için bu tercihi yapıyorlar.

Bunca iç içe geçen etkileÅŸimin en somut tezahürleri, Amerikan severliÄŸin bu topraklarda belli toplumsal eksen ve siyasal erk üzerinde kalıcı iz bırakmasıdır. Bunun hem tarihsel hem güncel örnekleri mevcut. Mesela Osmanlı'ya karşı 'köle bir halkın özgürlük savaşı'nı verdiÄŸi tezi ile desteklenen Arap aÅŸiretlerinden ortaya çıkan, geleneksel Arap kültür ve yapısına yabancı ÅŸeyhliklerin hepsinde Ä°ngiliz severlik hakimdir. Amerika'nın küresel gücü ne olursa olsun petrol zengini ÅŸeyhliklerde Ä°ngiliz siyasi etkisi çok derindir. SoÄŸuk SavaÅŸ sonrası Yugoslavya'nın dağılmasını destekleyen, iç savaşı adeta körükleyen Avrupa ve Amerikan siyaseti benzer sonucu devÅŸirecektir. Kosova'da, Makedonya'da azınlık olarak ezilen Arnavutlar için kurtarıcı misyona soyunan siyasi aktör olmalarını saÄŸlayan Amerika için adeta Amerikan sever bir etnik kitle ortaya çıkmıştır. Balkanların Müslüman Arnavut halkını temsilen Kosova'da, Makedonya'da seküler milliyetçi yapılar öne çıkarılmış, Bosna'da laik partilerin önü ısrarla açılmış, Arnavutluk'ta sekter ayrışma dini özgürlük adına pompalanmıştır. Kısa vadede kazançlı çıkan ve bunu özgürlük adına kabullenen etnik ve sekter azınlıklar için Amerikan bayrağı her deÄŸerin üstünde itibar görecektir.

Ä°ran-Irak Savaşı'ndan baÅŸlayıp Birinci ve Ä°kinci Körfez savaÅŸlarıyla devam eden süreçte milyonlarca insanın hayatına mal olan kirli stratejileri uygulamasına raÄŸmen Amerika'nın “özgürleÅŸtirici efendi” muamelesi görmesi nasıl mümkün olabilirdi? Amerikan pragmatizmi her ilkenin üzerindedir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.