Geçen haftaki yazımızda tüm dünya gibi bizim de tâbi olduğumuz Çağdaş Küresel Medeniyet’in kanunlarından, hayat tarzından bahsetmiş; yürünen “yol”un insanlığı nereye getirdiğ
Elazığ’da yaşanan depremde, bir yönetici geldi diye tüm görevlilerin işini bırakıp, tek sıra dizilip protokole riayet etmesi şahane bir şov olarak nitelenebilir. Aynı anda birilerinin
Gelenek bir milletin tarihî mensubiyetiyle içiçe olduğundan, nutkiyetini kaybetmemiş her tarihi millet için gelenek olmaz-ise-olmaz bir mukavvim unsurdur.
İnsan çok zayıf, kibre kapılınca Rablik bile tasladığına bakmayın. Çabuk umuda kapılıp, çabuk umutsuzluğa düşüyoruz. Korkuveriyoruz. Doğru olan ise korku ile umud arasında bir yerde
Bugün koronavirüs ismiyle tüm dünyaya yayılma tehdidi taşıyan salgın hastalık karşısında insanoğlu tüm teknolojisi ve haşmetine rağmen yine çaresiz kalmış durumda. Kısa bir süre i
Kâinatın yaratılış tarihi “Din” ile başlamıştır. Varoluşla ilgili tek ve kesin kaynak dindir; her şey din noktasından hareket etmiştir. İnsanlığın sahip olduğu tüm bilgilerin te
Çin’in Vuhan kentinde yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle 10 günde inşa edilen hastane hizmete girdi.
İnsan neye layıksa kader planında da ona yönlendirilirmiş. Burası dünya, insan nereye varsa varamadığı yerdedir. Ne olacak bu yolun sonu nereye çıkacak dediğin anda hemen akla gelen, tela
Rasûlullah (s.a.s) buyuruyor ki; “Şeytan insanlar üzerine bölük bölük askerlerini gönderir. Askerlerinden en kıymetli olanları, en büyük fitneleri çıkaranlardır. Bunlardan biri gelir,
Fransa ve İngiltere sömürgeciliğinin, bariz yüzü Afrika! Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti, hem sosyolojik hem siyasi olarak derin olaylara kapı açar nitelik taşımaktadır. Erdoğan’a
Fransa Belçika ortak yapımı olan 'Tenten ve Altın Post' isimli filmin bir bölümü İstanbul'da geçiyor. Tenten ve Kaptan Haddock'un Golden Fleece isimli gemideki hazineyi arama maceralarını a
Ağzından insan sözünü hiç düşürmeden, sokak köşelerinde, dünyanın bütün köşelerinde insanları katleden bu Avrupa’yı bir kenara bırakalım… Avrupa’nın yaratamadığı bütün
Elazığ depreminin ortaya çıkardığı gerçek, köylerdeki evlerin önemli bir kısmının Sümerler dönemine ait bir konut türü olan kerpiç evler olduğudur. 4 bin yıldır bu yapıların de�
Ya tahammül ya sefer diyerek, yazdıkları ile hakikate, aşka, inanca, iyiliğe, hayra, yaratılmış tüm güzelliklere davet eden Usta’nın ömrüne bereket, gönlüne bereket diyorum. Ve okurla
Dik duran, söylediğini net söyleyen, itirazını net koyan, hiç-bir şeyden korkmayan, hiç kimsenin adamı olmayan, hiç kimseye sırtını yaslamayan, bağlantısız, bağımsız, özgür, özg�