Sosyal Medya

Deprem ve köylünün sosyolojik kıymetsizliği

Elazığ depreminin ortaya çıkardığı gerçek, köylerdeki evlerin önemli bir kısmının Sümerler dönemine ait bir konut türü olan kerpiç evler olduğudur. 4 bin yıldır bu yapıların değişmemiş olmasının sorumlusu kimdir? Bunun en önemli sorumlusu, bir kırsal kalkınma projesi geliştirmeyen; kırsal kesimde yaşayan insanların, insanca yaşam koşullarına kavuşturulması için çaba sarf etmeyen yaklaşımdır.



Elazığ’da 24 Ocak 2020’da meydana gelen 6.8 büyüklüÄŸündeki deprem, 41 kiÅŸinin hayatını kaybetmesine neden olmuÅŸtur.
 
Bu deprem 8 Mart 2010’da yine Elazığ'da meydana gelen 6.0 büyüklüÄŸündeki depremi de hatırlatmaktadır.
 
2010 Elazığ depreminde de Kovancılar’a baÄŸlı üç köyde 51 kiÅŸi hayatını kaybetmiÅŸti.
 
Son depremde de Sivrice’ye baÄŸlı ÇevrimtaÅŸ Köyü tamamen yıkılmış ve iki kiÅŸi hayatını kaybetmiÅŸtir.
 
Köyde can kaybının az olmasının nedeni köyde yaklaşık on kiÅŸinin yaÅŸamasıdır.
 
Yapılan deÄŸerlendirmeler de köylerdeki can kaybının asıl sorumlusunun kerpiç evler olduÄŸu ve insanların bu evler yüzünden hayatını kaybettiÄŸi yönündedir.
 
Bu durum aynı zamanda Türkiye'de bir ölçüde unutturulmaya çalışılan köy gerçeÄŸini ve köydeki sosyolojiyi de ortaya koymaktadır.
 
Ne yazık ki Türkiye’nin köylerle imtihanı tarih boyunca sorunlu olmuÅŸtur.
 
Türkiye’de köye bakış uzun yıllar pastoral romantizm düzeyinde kalmış ve sosyolojik olarak köy sorunuyla yüzleÅŸme büyük ölçüde Mahmut Makal’ın romanı ile olmuÅŸtur.
 
Mahmut Makal’ın 1950 başında yayınlan “Bizim Köy” adlı romanı da bir deprem etkisi yaratmıştı. Çünkü ilk defa bu kitapta bir orta Anadolu köyünün acı gerçeÄŸi bütün çıplaklığıyla dile getiriliyordu.
 
O güne kadar köyleri yemyeÅŸil, bereketli, güzel gözlü al yanaklı kızlarıyla anlatanlar, köyden yükselen yoksulluk çığlığıyla karşılaÅŸmışlardı.
 
Köy gerçeÄŸi devlet erkini elinde bulunduranları rahatsız etmiÅŸ, kitabın yazarı önce sürgün cezası almış, daha sonra ise hapis cezası almıştı.
 
Hapis cezası köyün toplumsal gerçekliÄŸini anlattığı için deÄŸil, o dönem çok geçerli sayılabilecek bir nedenden dolayı verilmiÅŸti.
 
Çünkü Makal, bir cümlesinde “Kuracağımız düzende demirci, kömürcü bir olacak” diyerek komünizm propagandası (!) yapmıştı. 
 
Daha sonra Demokrat Parti iktidarında Makal'ın cezası affedilmiÅŸ ve 15 Haziran 1950'de CumhurbaÅŸkanı Celal Bayar'ın davetlisi olarak Çankaya'ya çaÄŸrılmıştır.
 
Bayar'ın Fransızca çevirmeni Nurullah Ataç da oradadır ve Ataç ÅŸöyle der:
 
Mahmut, sevmedim senin köylülerini, ÅŸunları okutup, deÄŸiÅŸtirip de sevilecek hale getirmenin yollarını arasak ya.
 
Demokrat Parti iktidarının ilk yıllarında Makal'a gösterilen bu ilgi devam etmemiÅŸ, daha sonra Makal'ın tekrar cezalandırılmasıyla sonuçlanmıştır.
 
Türkiye'de köye yönelik ayrımcı politikalar
 
Cumhuriyet'ten bugüne (Osmanlı dönemi de dâhil olmak üzere) “köylüler neden okutulup, deÄŸiÅŸtirilip de sevilecek hale getirilemedi?”
 
Çünkü bu ülkede en çok ötekileÅŸtirilen kitle, köylüler olmuÅŸtur. Türkiye'de yalnızca Kürtler, Aleviler görmezden gelinmemiÅŸ; etnik kimliÄŸi ve mezhebi ne olursa olsun köylüler kitle halinde görmezden gelinmiÅŸtir.
 
Bu o kadar ileri gitmiÅŸtir ki, 1930'lu yıllarda, özellikle Ankara'da yoksul giyimli, yalınayak köylülerin bulvarlarda görünmesi pek istenmediÄŸi için polis onları arka sokaklara yönlendirirdi.
 
Köylüler efendimizdi, ama nedense jandarmadan çok korkarlardı. Köye yönelik en önemli proje olarak kabul edilen Köy Enstitüleri bile birçok olumlu yönü bulunmakla birlikte, bir ötekileÅŸtirme projesi olarak da deÄŸerlendirilebilir.
 
Çünkü bu proje, köy ile kent arasındaki geliÅŸmiÅŸlik farkını ortadan kaldırmak yerine, köylüyü köyde tutarak köyle kent arasına kalın bir çizgi çizmiÅŸtir. 
 
Türkiye'de 1960'lara kadar köylerin önemli bir kısmında okul olmaması, yapılan okulların çoÄŸunun da köylülerin katkısıyla yapılan tek sınıflı veya köy evlerinden bozma okullar olması, devletin köye bakışını da yansıtmaktadır.
 
 
Bu okulların temizliÄŸi öÄŸrenciler tarafından yapılmakta, kışın yakacağı öÄŸrencilerin getirdiÄŸi odun ya da tezeklerle karşılanmaktaydı.
 
Oysa aynı yıllarda ÅŸehirdeki okulların bütün ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmaktaydı. Anadolu'da birçok köye toprak yolla ulaşım (o da sadece yazları) 1970'lerde saÄŸlanmaya baÅŸlanmıştır.
 
Elektrik ise 1980'lerde verilmeye baÅŸlanmış, o da köye hizmetten çok o dönemde iç piyasaya dönük üretim yapan elektrik ve elektronik sanayisinin pazarı geniÅŸletme çabasının bir sonucu olarak gerçekleÅŸmiÅŸtir.
 
Oysa Türkiye'de köy üzerine ne kadar çok söz söylenmiÅŸtir. ÖrneÄŸin sosyal bilimciler, kırsal kesimde üretim iliÅŸkilerinin niteliÄŸi, köy içindeki iktidar yapısı, köylerde modernleÅŸme eÄŸilimleri, tarımdaki kapitalist üretim iliÅŸkileri, toprak aÄŸalarının köylülerle iliÅŸkileri, aÅŸiretlerin azgeliÅŸmiÅŸliÄŸe etkilerini konu alan çok sayıda araÅŸtırmalar yapmışlardır.
 
Sinemada da köylü-aÄŸa iliÅŸkisini, devrimci öÄŸretmen-gerici imam iliÅŸkisini konu alan birçok film yapılmıştır.
 
Çokça toprak reformu konuÅŸulmuÅŸ, toprak iÅŸleyenin su kullananın sloganları geliÅŸtirilmiÅŸtir. Günümüzde de özellikle güneydoÄŸudaki köyler, sanal aÅŸiret ve aÄŸalık iliÅŸkileriyle büyük bir dekora dönüÅŸtürülmüÅŸtür.
 
Elazığ'daki depreme medyanın gösterdiÄŸi ilgi, taÅŸraya gösterilen ilgiden öte, bu depremin Ä°stanbul depremini tetikleme riski üzerine yoÄŸunlaÅŸmaktadır.
 
Türkiye'de köy üzerine söylenen bu kadar sözden sonra Elazığ depreminin ortaya çıkardığı gerçek, köylerdeki evlerin önemli bir kısmının Sümerler dönemine ait bir konut türü olan kerpiç evler olduÄŸudur.
 
4 bin yıldır bu yapıların deÄŸiÅŸmemiÅŸ olmasının sorumlusu kimdir? Bunun en önemli sorumlusu, köy sorununu yıllardır üretim iliÅŸkilerinden bağımsız olarak ele alarak bir kırsal kalkınma projesi geliÅŸtirmeyen; kırsal kesimde yaÅŸayan insanların, insanca yaÅŸam koÅŸullarına kavuÅŸturulması için çaba sarf etmeyen yaklaşımdır.
 
Son söz olarak, beklenen Ä°stanbul depreminin riskini azaltmak ve Ä°stanbul’un genel sorunlarını hafifletmenin yolu da Türkiye’nin kırsal kesiminin sorunlarını çözmekten geçmektedir.
 
Müellif: Prof. Dr. Rüstem / Kaynak: Erkan Independent Türkçe 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.