Her adımımız yolumuzun bir başlangıcıdır. Yürünmeden yol alınmaz. Düşünmeden bir şeyi anlamamız ve kavramamız olmaz.
İnsan, anlamdır ve amaçlı yaratılmıştır. İnsanın amacı ise yaratılışının gayesini gerçekleştirmek olmalıdır. Çünkü başka bir sonuç insanı tatmin etmemektedir.
Açık konuşmak gerekirse 1915 Ermeni Olayları meselesinde yaramızı açık tutmayı seçerek “anlatı inşa etme” gücümüzü büyük oranda kaybettiğimizi düşünüyorum. Sakin, serinkanl�
The Sunday Express gazetesi, Johnson hükümetinin KKTC'yi tanımayı düşündüğünü iddia etti.
Tanıdık müşterilerinin gözünün içine bakarak “bu sabah da almıyor musunuz” baskısından kaçınmanın bir yolu olduğunu düşündüm. Selam verdiğinizde sessiz bir nezaketle alır ama
İşin en başına dönmeden, kendimizi düşüncesizce terk ettiğimiz bu görsel döngüyle hesaplaşmadan bunun dışına çıkılamayacak. Mümkün mü bu?
Sadece inançlı olmak yetmiyor, inandırıcı da olmak zorundayız. Uzun sözün kısası: Halis niyet, salih amel ve hayırlı emek bahsini, samimi bir şekilde yeniden düşünmemiz gerekiyor.
Başka bahçeler doğuran bir bahçe. Kendisine bile itiraz edebilen talebeler yetiştiren ve özgür düşüncenin kaynağı bir hoca. Meseleyi derli toplu anlamanın ilk adımı. Her şeyi yerli yer
Sezai Karakoç’un kültür teklifi, Türkiye’nin 1960’lardaki tartışmalarını kavrama sürecini zenginleştireceği için ciddiye alınmayı hak ediyor. Bu nedenle onun bu yıllardaki metinle
Ramazanla ilgili yazılacak olan şeylere yeni bir şey ekleyebileceğimi sanmıyorum. Ancak bir iz sürüp bu ize dikkati çekebilirim. İşte bu sebeple Sezai Karakoç un Ramazan a dair görüş ve
Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Ali Muhyiddin el-Karadaği, Müslüman ülkelerdeki alimlerin ve düşünce suçlularının serbest bırakılması yönünde çağrıda bulundu.
Günümüzde insan giderek bireyselleştikçe bencilleşiyor. Bu çıkarcı olma anlamına gelir. Sadece kendini ve benini düşünmek olur.
Ahmed Paşa'nın zaferi Osmanlı ordusunda muazzam bir kibir ve rehavet yaratmıştı. Nitekim Napolyon ve ordusunu Mısır'da kıskıvrak esir almak içten bile değilken Napolyon büyük Osmanlı or
İstanbul Sözleşmesinin feshi üzerine koparılan gürültüye gelince: Türkiye’de günlük siyasetin asıl çıkmazı, her türlü vak’anın, bir hükümet devirme fırsatı olarak görülmesi
Montaigne’in denemelerinde mi okumuştum acaba, aklımda öyle kalmış: “Hindistan’a hiç gitmedim. Gitmeyi de düşünmüyorum. Ama biri gelip Hindistan’ın şu köyüne gitmek yasaklandı d