Putperestlik inkârın değil, bilâkis inanmanın zaafıdır! Unutma ki putperestler putlarını Kâbe''nin içinde saklıyorlardı. Ey talib, sen hiç Kâbe''nin içine baktın mı? Kendi Kâbe''nin
Kendiyle yüzleşmeyi kim göze alabilir? Elbette sadece değişimi umabilen! Hiçbir şey değişmeyecekse kişi kendisiyle niçin yüzleşsin?
''Kurban''ımıza biraz daha yakınlaşmak için çağırsak onu, acep elimizdeki bıçağa aldırmadan koşa koşa gelir mi? Bütün sinsiliğimizle gözüne çirkin görünecek olsak bile yine de y
Adalet Hanım günlüğüne şu satırları karalar: Batı''nın da bir aynası var ve onun ''her şey'' olmadığını asıl bu aynadan yansıyanlardan gördüm ben. Bu arada Cemil Meriç cahili olma
Ey talib! Son seslenişim bu sana. Son küstahlığım. Son günahım. Son günahın
Amiş Efendi de, "Cenab-ı Hakk zatı gereği (bizatihi) en büyüktür. Başkasına nisbetle değil!" der. (Bu, şerhi uzun sürecek bir bahistir.) Kullarına gelince, insanoğlu bir damla sudan yara
Unutma ey talib, hakikatte çıplaksın. Gizlinin gizlisi gizlini bilir. Bin sözünde, bin yüzünde bir olan özünü tanır. Sana şahdamarından yakındır. Bilirsen. Batında. Bilmezsen, çok uza
"Hiçbir şeyin önünde eğilmeyen insan kendi yükünü taşıyamaz" der Dostoyevski. Kibir ve tekebbür, başa belâdır. Büyüklenir küçükler. Büyük olmak için değil, bilâkis olmak, varol
Tüm toplumsal zorunlulukların ''özgürlük'' kavramıyla aklanması ne büyük bir çelişki! Yapmak zorundasın, çünkü özgürsün arkadaş!
Dehâ''nın ve dâhi''nin bizim geleneğimizde, ilimle, irfanla, sanatla hiçbir alâkası bulunmuyor. Seküler teolojinin ikamelerinden biridir. Yeni dinimizdir. İthaldir. Vergisi bile ödenmiştir.
Usta''nın çalışırken oturduğu beşiğin adı da çok ilginçtir: ecelbeşiği. Tepelerde çalışmak zordur çünkü. Yaşamdan uzakta, göğe yükselmek... nefes almaktan çok nefes vermek... b
“Üç kuşak vardır daima: Birinci, Tanrı''yı bulur; ikinci, Tanrı''nın üstüne daracık tapınaklar kurar ve onu zincire vurur; yoksul düşen üçüncüyse, kendi zavallı kulübeciklerini k
Kudret, sadece yapmaya değil, yapmamaya da muktedir olanın sıfatı.
Ferhad''a acıma ey talib, dağları delerken yorulmaz o! Mecnun''a da gülme sakın, divanesi olduğu yâr uğruna kaybettiği aklın ardından aslâ gözyaşı dökmez.
Muhabbet yoksuluyuz, yani muhabbete muhtacız, burası kesin. Yoksuluz, çünkü muhabbetten yoksunuz.