Ali Haydar Haksal, 'Sesim Bana Yetmiyor'da modernliğin ve modernizmin formatladığı kentin boğduğu bireyi anlatıyor. Onun portresini çiziyor. Onun hallerini anlatıyor.
Bir hutbesindeki direniş çağrısı yüzünden Harem-i Şerif’e girişi yasaklanan Mescid-i Aksa İmamı İkrime Sabri hakkındaki haberleri okurken 2002’ye döndüm. Şeyh Sabri gibi direnişç
İnsan tekinde duygusallık çok önemli olmakla birlikte aşırılıkları ya da uç noktalarda oluş insana zarar verebilir. Bunun da bir dengesi var. Dalgalı bir milletiz, ölçülerimiz bazen aş
Elazığ’da yaşanan depremde, bir yönetici geldi diye tüm görevlilerin işini bırakıp, tek sıra dizilip protokole riayet etmesi şahane bir şov olarak nitelenebilir. Aynı anda birilerinin
Sezai Karakoç dendiğinde de aklıma gelen şeylerden biri Kudüs’tür. O, Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı edebiyatımıza taşıyandır; şiirimizi Kudüsleştirendir. Türk edebiyatına Kudüs�
Kudüs şüphesiz Müslümanların. Balfour Deklarasyonu’nun ilanının ardından 9 Aralık 1917’de Kudüs işgal edildi. Akabinde Filistin’e Yahudi göçü hızlandı. İsrail hem Yahudileri me
24 Ocak akşamı, El’aziz ve Malatya’da 20 küsur insanın vefatına ve binden fazlasının da yaralanmasına yol açan -Richter ölçeğiyle- 6,8 şiddetindeki depremin sadece çevre illerde değ
İsrail polisi, işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi.
İnsanın kararsızlığı veya tercih edememesi de son tahlilde bir tercih ve karar halidir. Çünkü burada bilinç, kararın veya kararsızlığın her safhasında devrededir… Oysa eşekte bu dur
Sevgili seküler kardeşim; kızmayacaksan bir şey söyleyeceğim. Öncelikle şurada bir anlaşalım. “Din konuşmak”, senin paşa gönlüne, modern algına, inandığın yalana göre şekil ala
El-Ezher Üniversitesi, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik baskınlarının kabul edilemeyeceğini belirtti.
Türk toplumunda siyaset neredeyse en önemli kurum. Sabah akşam siyasetle yatıyoruz, siyasetle kalkıyoruz. Yağmuru, karı, depremi bile siyasi sonuçları itibarıyla değerlendiriyoruz. Bilimin,
Yarın akşam, sadece hristiyan ve kapitalist dünya değil, dünyanın çok büyük bir kısmı da, Gregorian takviminin milâd’ı, yani Hz. Îsâ Mesih aleyhisselâm’ın doğumunu esas alan bir
“Çılgın mahşerinde ses ve renklerin.../ Benden sor sırrını mesafelerin/ Benden sor ve benden dinle akşamı.../ Rabbim bu sonsuzluk ve onun tadı...” diyor ‘Eşikte’ şiirinde üstad Ah
Akşam herkes yuvasına dönerken oltanın ucuyla bir ilişki kurmuş olarak ulaşır hedefine. Oltanın ucunda kendine ya yem bulur ya yem olur... Gıda ya da bela… Her iki hal de kaderdir...