İsmail Kılıçaslan: Dinle seküler kardeşim
Follow @dusuncemektebi2
Sevgili seküler kardeşim; kızmayacaksan bir şey söyleyeceğim. Öncelikle şurada bir anlaşalım. “Din konuşmak”, senin paşa gönlüne, modern algına, inandığın yalana göre şekil alabilecek bir şey değildir. Din konuşan insan senin inandığın, “bu böyledir” dediğin değerlerine göre şekil almak, biçim değiştirmek zorunda değildir.
Söz gelimi “misyar nikahı ile mu’ta nikahı arasındaki farklar” başlığı dini bir meseledir. Bu mesele bir Müslümanın kafasına takılıyorsa ehli olana sorar, o da cevap verir. Bu meseleyi dini bakımdan anlatan adam öyle senin zannettiğin gibi sapık-mapık da değildir. Dinde karşılığı olan iki kavramı ele alıp anlatan bir uzmandır. Yani “spesifik bilgi aktarımı” yapmaktadır. Şarta-şurta, kurala-kaideye bağlı bir dini meseleyi anlatmak insanlara “bir Ankara’da eşiniz olsun, bir de İstanbul’da” çağrısı yapmak manasına gelmez. Mal değilseniz bunu anlayacak zekânız vardır diye tahmin ediyorum. Mal olmadığınızı da tahmin ediyorum. Dolayısıyla kötü niyetlisiniz bence.
Dahasını söyleyeyim sevgili seküler kardeşim. Birden çok kadınla evlenmeye cevaz vermektedir İslâm dini. Yani bu konuda dinen ruhsat vardır. Fakat ben de bu hususta Ebubekir Sifil Hoca gibi düşünüyorum. Hem biz Türklerin genetik ve antropolojik kültürü, hem şu an içinde yaşadığımız toplumsal şartlar “birden çok kadınla evli olmayı” neredeyse “mutsuzluğun garantisi” haline getirmiştir. Pek de tavsiye edilecek bir şey değildir yani. Fakat “ruhsat yokmuş gibi yapmak”, Allah muhafaza buyursun, dinden çıkmak sonucunu doğurur. Dolayısıyla “İslâm’ın birden çok kadınla evli olmaya bakışı nedir?” sorusuna bir uzman öncelikle “caizdir, ruhsat vardır” cevabını vermek zorundadır. Ardından bütün “ama”larını sıralar dilediği gibi. Bu da son derece normaldir. Allah lillah aşkına alışın şuna be yahu. Türkiye’de dindar erkekler “ikinci eş almak için sıraya girmiş” durumda değildir. Bugün olmadıkları gibi söz gelimi Osmanlı döneminde de değildirler. Türkler arasında “ikinci eş alma” durumu hiçbir zaman yüzde 3-4 düzeyini geçmemiştir. Modern insanın “ikinci kadına, metrese, tikoti çikotiye” sahip olma oranından en az beş kat düşüktür yani.
Kızmadın bana değil mi?
Sevgili dindar kardeşim; kızmayacaksan sana da bir şey söyleyeceğim.
Türkiye’de dini hayatla ilgili güncel sorunların neredeyse tamamı “televaiz” dediğimiz kitle vaizlerinden patlak vermektedir.
Din, sevgili kardeşlerim, vaizlerden de, şairlerden de öğrenilmez. Vaizler, hele zamanımızın televaizleri, kendilerine misyon olarak “din elden gidiyor, her türlü bozulmaya karşı dini korumamız lazım” cümlesini belirleyen adamlardır. Dini buzdolabında saklamamız gerektiğini düşünürler. Dinin arkeolojisini din sayarlar. Hani “Allah’ın dinini koruma bakanlığı” kurulacak olsa pek memnun olurlar buna.
Din, televaizlikle alakası olmayan, konferansına gelen insanların kelle sayılarının fazlalığı ile övünmeyen, youtube kanalına takipçi çağrısı yapmayan, bir düzenek, bir tertibat, bir modern organizasyon kurmayan âlimlerle, kitaplardan öğrenilir kardeşlerim.
Hoşuna giden televaizin youtube videolarından playlist yaparak “âlim” olunmayacağı gibi, aradığın fetvayı google’a yazarak dine dair meselelerini de çözemezsin.
Biliyorum. Her gün bu televaizlerimizden birine saldırıyor seküler kardeşlerimiz. Ama şunu düşün be kardeşim. İnsan kendini “saldırıya bu denli açık” tutuyorsa orada bir sıkıntı yok mudur?
“Bir arkadaşımdan duydum, Avrupa’da diskoya gidenler eş değiştiriyormuş” nedir sevgili kardeşim; Allah lillah aşkına söyle bana. Bu tuhaflığı, bu haksızlığı, bu gerçek-dışılığı niçin savunalım yahu?
Bu abukluğu savunmaya çalışmak yerine açalım İmam Maturidi okuyalım mesela. Aha “Te’vilat”ın çevirisini bitirip yayınladı Ensar Vakfı. Haberin oldu mu? Tabii ki olmadı. Çünkü youtube playlisti çözüyor bütün din-diyanet işlerini ne de olsa.
Kızmadın bana değil mi?
Yenişafak
Henüz yorum yapılmamış.