Meclis’te Anayasa görüşmeleri başladı. Artık muhtevadan çok oylamanın sonucu merak ediliyor. Orada da “Fire hesabı” ön plana çıkmış bulunuyor. Fire olur mu, fireler Meclis’ten geçi�
Suriye politikası baştan yanlıştı.” Söz Hürriyet gazetesinde böyle başlıklandırılmış.
"İç barış, iç barış, iç barış. Tepeden tırnağa herkesin en duyarlı olması gereken konu budur. Bu alanda sancılıyız. Yaralarımız var. Ve doğrudan Cumhurbaşkanlığı zemininde iç
Bir: Bu katliam, bir Müslümanın işi değil, tam da “Türkiye’de bir hayat tarzı gerilimi” oluşturmak, tam da Müslümanları olağan şüpheli hale getirmek ve tam da Türkiye gibi modern dem
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı 2016 Kültür ve Sanat Ödülleri dağıtım töreninde yaptığı konuşmanın “özeleştiri” boyutunu çok önemli buluyorum. Şunu söylüyor:
Altıntaş, yani şu Rus Büyükelçisi Andre Karlov’u katleden adam,Mevlüt Mert Altıntaş, Hürriyet gazetesi okuyormuş! Hemen açıklayayım:
ABD’nin Türkiye’ye karşı yürüttüğü politika tam bir şapşallığı sergiliyor. Kelimeleri seçerek kullanıyorum, tam bir şapşallığı evet. Ne yapacağına karar verememiş, bir müttef
İran için ne desem! Bilmem ki, belki en son söylenecek şey, bir İslam ülkesi olması. İslam ve İran birbirinin neresine düşüyor acaba? Ya İslam devrimi? Ya İslam Cumhuriyeti?
Dün sabah Erkam Radyo’da kahvaltıda sohbet ediyoruz. Kahvaltılarımız dostların katılımı ile bir gündem muhasebesine dönüşüyor.
"Yenikapı Ruhu” heyecan uyandırmıştı. Milli meseleler söz konusu olduğunda parti ayrımı gözetilmeksizin el ele veriliyordu. Söz konusu olan vatansa gerisi teferruattı.
Yine Türkiye'nin yüreğini dağlayan şehitler... Vurulduk. Acı kıyım kıyım Türkiye'nin yüreğini dağlıyor. Bir kere daha analar, babalar, evlatlar gözyaşına boğulmuş durumda. Toplum i
Türkiye 1918’in Türkiyesi değildir” diyor Sayın Cumhurbaşkanı. Bu, bir tarih muhasebesinin ortasındaki cümle. Öncesi var, bugünü var.
Yetişmiş insan farkı, bilgi farkı, kalb ve dimağ farkı olarak da ifade edilebilir.
Ben ekonomist değilim. Ama hayatta olup da bir ölçüde ekonomiden anlamamanın mümkün olmadığını biliyorum.
Önce birçok konferansımda söylediğim bir cümleyi, okuyucularımla paylaşayım: “Tayyip Bey’in ayağına taş değmesin. Onun düşmesi hepimizin düşmesi demektir.”