“İnsanın kalbi, parlak bir ayna gibidir. Kötü ahlak duman (is) ve zulmet (karanlık) gibidir. O aynayı karartıp kişiyi Allah-u Teâlâ’yı görmekten alıkoyar, arada perde olur. Güzel ahl
Marmara denizinin kenarında ıssız bir gecede, yalnız başıma bağrımda üzüntülerin ve başımda azap veren şüphelerin olduğu bir anda, 1990’lı yılların başına, yani liseye yeni baş
Moğol orduları, Abbasi Hilafetinin merkezi olan Bağdat’ı kuşatmış ve halifenin teslim olmasını istiyorlardı. Müslüman filozof Nasırüddin Tusi de Moğolların safına katılmış ve Ba�
İnsanları hayra koşturan ve fakiri-yoksulu düşünmeye teşvik eden bir aydayız. Ramazan ayı geldiğinde bunlara bigâne kalmak neredeyse imkânsız. Çünkü bu aydaki ibadetin asıl hedeflerin
El-munkız mine’d-dalal; İmam Gazalî’nin ruhi ve zihni serüvenini konu alması hasebiyle önemli bir eserdir. Aynı zamanda 5. yüzyıl İslam dünyası hakkında da mühim bilgiler verir. Nafi
Divan edebiyatıyla dini-tasavvufi edebiyatın tevhid, na’t, hilye-i Çeharyar, hicretname, siyer, mi’raciyye gibi türlerinde Hz. Ebu Bekir için kullanılan “yâr-ı ğar”; yakın dostluğu, en
“İslâm akıl dinî değildir, akıl inşâ eden bir dindir, çünkü akıl inşâ edilen bir organdır. İmam Gazalî diyor ki; 'Aklın görebilmesi için ışığa ihtiyaç vardır.' Akıl kendi k