Sadece inançlı olmak yetmiyor, inandırıcı da olmak zorundayız. Uzun sözün kısası: Halis niyet, salih amel ve hayırlı emek bahsini, samimi bir şekilde yeniden düşünmemiz gerekiyor.
Bir zamanların 'idealler' çatışması, yerini vahşi çıkar çatışmalarına bıraktı. Berlin'den Kiev'e, Şam'dan Kudüs'e, Washington'dan Tahran'a yeni bir soğuk savaşın zilleri çalıyor.
Bu yalan dünyadan bize ne kalabilir? Tamam, oyalandık, ettik. Neye muhabbet duyduk ve duyuyoruz? Peşinde olduklarımızla birlikte nereye doğru gidiyoruz?
'Bu sene hiç alıç yiyemedik' diye bir cümle kurmuştum. Hemen ertesi gün evime bir poşet dolusu alıç geldi.
Bizim birinci işimiz İslâm kalmaktır. Öncelikli vazifemiz ise çocuklarımızı en güzel şekilde koruyup büyütmektir. Çünkü bizdeki emanet, onlara geçecek.
Servet sahibi olduğumuzu düşünürken, o birikimin hizmetçisi haline dönüşebiliriz.
Denilir ki, "menfaat her türlü dili konuşur, her kılığa girer, hatta menfaatlere karşı kayıtsız biri gibi görünmesini de bilir."
Düşmanın en büyük hilesi, "dostluğudur" deniliyor. Hak diyenden haksızlığın, merhamet diyenden merhametsizliğin gelmesi gibi...
Düzgün ve dürüst bir insan olarak dünya yolculuğunu tamamlamak, kazançların en güzelidir.
Gitmek fikri elimden tutmak üzere. Tam o sırada Ahmet Kekeç'i görüyorum. Selam veriyor, kendimi tanıtıyorum.
Kişisel yahut kurumsal, her ayrılık yorucu bir süreçtir. 'Severek ayrıldılar' diye çok kullanılan bir kalıp var. Bu ayrılık çeşidiyle henüz karşılaşmadım.
Mesele bizim ‘ihtiyar’, İbrahim Çolak...Ben bir mahkeme olsam, iki tarafın delillerini ortaya koymasını beklerdim hüküm vermek için... Ama pek çok noktası muğlak bu hadiseye bakarken be
Bunca olumsuzluğa rağmen iyiliğe küsmemek, yılgınlığa düşmemek, pişman olmamak, bu yoldan ayrılmamak icap ediyor. Halis niyetle ve karşılık gözetmeden yapılan her iyilik, mutlaka yüz
Küresel düzeyde bir din ve medeniyet çatışmasının öncü kolu haline gelen İslamofobi’ye karşı ilkeli ve kararlı bir tutum almanın zamanı artık gelmiştir. Batılı ve Müslüman lider
Bu yalan dünyadan bize ne kalabilir? Tamam, oyalandık, ettik. Neye muhabbet duyduk ve duyuyoruz? Peşinde olduklarımızla birlikte nereye doğru gidiyoruz?