Yakın tarihle ilgili yazılarımızın başına “dikkat! atatürkçüler okumasın” kaydını düşmek istiyorum. “Zaten okumazlar”, diyenler çıkabilir. Evet zaten okumazlar, fakat sonradan
Kadir (kadr) “hüküm, şeref, güç, yücelik” gibi anlamlara gelir. “İktidar”, “Muktedir olmak” aynı kökten gelir. Bu gece aslında bu kelimeler üzerinde çok düşünmemiz gerek. �
Çocuklarımıza hiçbir heyecan, coşku ve ufuk sunamayan ruhsuz eğitim sistemi; hiçbir gelecek vadetmeyen kör ve kötürüm kültür hayatı; hayal göremeyen, rüyaları olmayan, bütün sermaye
Medeniyet'ten anladığımız şey, yalnızca sivilizasyon dolayısıyla Batı uygarlığı. Bu, gerçekten büyük bir entelektüel körleşme ve zihnî köleleşme. Komediye dönüşen ürpertici bi
Sezai Karakoç gibi birine reva mıdır bütün bu pespayelikler! Ülkemizin yaşayan kalbi, beyni ve vicdanı. Bu kalp durunca, bu beyin çökünce, bu vicdan yitince, bu ülke çorak bir ülkeye, u�
İsrailoğullarının çoğu, Tanrı'nın eşcinselliği yasaklayan kitabına inanmıyor; ama o kitapla kendilerine tüm bu toprakları vaat ettiğine inanmaktan da geri durmuyor. Gerçek vaat Tevrat'
“Artık yeter! Sokaklar bizi özlemiştir, evlerden çıkalım, AVM’leri açalım, normal hayata dönelim…” deyip durduğumuz bugünlerde, 1918 ile 1920 arasında milyonların canını alan �
Servetin, şöhretin, kudretin beş para etmediği noktadayız! Dünyanın tüm varlığının “bir nefes sıhhat” bile satın alamadığı bu yerden dünyaya baktığınızda yalnızca aczimizi,
Macro Center Akmerkez Şubesi’nin, Didem Batal adlı çalışanını başörtülü olduğu gerekçesiyle işten çıkardığı ortaya çıktı. Durumu sosyal medyadan duyuran Batal, "Sadece ama sade
Dışişleri Bakanlığı: 'Birleşik Arap Emirlikleri yönetimini ülkemize karşı düşmanca tavır takınmaktan vazgeçmeye ve haddini bilmeye davet ediyoruz'
Resulullah Efendimiz ramazan ayını bir nimet ve fırsat olarak bilir, gereğini eksiksiz yapar, içini doldururdu. Resulullah elinde ne varsa muhtaçlara dağıtırdı. Başkalarını kendine terci
Adeta bir firari gibi kaçıp sığındığımız uyuşmalardan elimizi eteğimizi çekip, canımızı yakacak bir zihin ve kalp berraklığına kendimizi teslim edebilir miyiz? Bütünlüğümüzle,
Yakın tarihimizi, tasfiyeler tarihi olarak okumadık hiç. Kendi kendini tasfiyeler tarihi üstelik de! Marx haklı: Fazlasıyla trajik yakın tarihimiz ama ders alamadığımız için komediye dön�
Kendi yonttuklarına tapan kadîm ve çağdaş ilkeller!’
TBMM’nin açılışının 100. yıldönümündeyiz…23 Nisan ve bu önemli yıldönümü malum sebeplerle şatafatlı törenlerle yâd edilemiyor. Hakikat ne kadar saptırılabilir? Tamamen tersine