Sosyal Medya

Yusuf Kaplan: Sezai Karakoç Türkiye'nin diriliş amentüsüdür

Sezai Karakoç gibi birine reva mıdır bütün bu pespayelikler! Ülkemizin yaşayan kalbi, beyni ve vicdanı. Bu kalp durunca, bu beyin çökünce, bu vicdan yitince, bu ülke çorak bir ülkeye, uçsuz bucaksız, her şeyi kasıp kavuran devâsâ bir çöle dönüşür.



Sevgili Celal Fedai, “medeniyetimizin iki büyük ÅŸairi, Sezai Karakoç’la Ä°smet Özel, Türkiye’de yaşıyor, farkında mısınız?” diye sormuÅŸtu geçtiÄŸimiz günlerde.
 
Farkında deÄŸilmiÅŸiz, demek ki, bu ülkenin sözümona entelektüel solcu-Kemalist gazeteleri, “Sezai Karakoç’tan skandal” gibi baÅŸlıklar atabildiler.
 
Sonra gelsin, sosyal medyadaki pespayelikler, iÄŸrenç hakaretler, saldırılar!
 
Bunlar yetmezmiÅŸ gibi, CHP, Meclis’e, bu pespaye haberlere, sosyal medyadaki iÄŸrenç saldırılara dayanarak soruÅŸturma önergesi verdi, iyi mi!
 
CHP bildiÄŸiniz gibi: Zihinsel komada yani!
 
SEZAİ KARAKOǒA SALDIRMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ!
 
Mesele neydi, peki?
 
Mesele, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem KasapoÄŸlu’nun gençlere Üstad Sezai Karakoç’un “DiriliÅŸ Neslinin Amentüsü” baÅŸlıklı kitabını dağıtmasıydı!
 
BaÄŸlamından kopartılan, cımbızlanan bir iki cümle öne çıkartılarak “Vay efendim, nasıl olur da böyle bir kitap Bakanlık tarafından dağıtılır”mış!
 
Oysa DiriliÅŸ Neslinin Amentüsü, bu ülkenin çocuklarının geçmiÅŸten geleceÄŸe doÄŸru gerçekleÅŸtirdikleri ve gerçekleÅŸtirecekleri medeniyet yolculuÄŸunun muazzez bir manifestosudur.
 
Zamanları, mekânları aÅŸan, çaÄŸ kuran bir metindir.
 
İnsanlığın diriliş destanının yol haritasıdır.
 
Bu ülkenin çocuklarının, coÄŸrafyamızın çocuklarının, hasılı mazlum dünyanın çocuklarının direniÅŸ, diriliÅŸ ve varoluÅŸ destanıdır.
 
Ä°nsanlık çapında bir diriliÅŸ çaÄŸrısıdır.
 
Bu pespaye saldırıya sessiz kalamazdık elbette. Türkiye Yazarlar BirliÄŸi Ä°stanbul Åžubesi BaÅŸkanı sevgili Mahmut Bıyıklı kardeÅŸim, Sezai Karakoç’a yapılan saldırı üzerine manifesto gibi bir yazı yazdı. Ayrıca Salı akÅŸamı birlikte bir Ä°nstagram yayını yaptık ve ardından sosyal medyada etiket çalışması gerçekleÅŸtirdik.
 
Türkiye, Sezai Karakoç’u yedirmeyeceÄŸini ve üstadına sahip çıktığını gösterdi.
 
SEZAÄ° KARAKOÇ: MEDENÄ°YETÄ°MÄ°ZÄ°N RUHU, UMUDU VE UFKU
 
HafifliÄŸin, çiÄŸliÄŸin ve ilkelliÄŸin bu kadarına da pes, diyorum sadece. Pes, gerçekten!
 
Sezai Karakoç gibi birine reva mıdır bütün bu pespayelikler!
 
Ä°nsanın zoruna giden ÅŸey ÅŸu: Söz konusu saldırıya malzeme yapılan kiÅŸi, bu ülkenin yaÅŸayan en büyük düÅŸünürü.
 
En büyük ÅŸairi.
 
ÇaÄŸrısı çağını aÅŸan, bu çağın ötesine taÅŸan, baÅŸka çaÄŸlara ve çaÄŸrılara ulaÅŸan bir düÅŸünür ve ÅŸair bu.
 
Medeniyetimizin ruhu, umudu ve ufku.
 
Ülkemizin yaÅŸayan kalbi, beyni ve vicdanı. Bu kalp durunca, bu beyin çökünce, bu vicdan yitince, bu ülke çorak bir ülkeye, uçsuz bucaksız, her ÅŸeyi kasıp kavuran devâsâ bir çöle dönüÅŸür.
 
Sezai Karakoç’a saldırmak, hafifliktir, çiÄŸliktir, katmerli yobazlıktır. Katmerli yobazlıktır; çünkü Sezai Karakoç’un önünde saygıyla eÄŸilmesi gereken insanların, Sezai Karakoç’a saldırmaları yobazlığın dikâlâsıdır; dünyanın baÅŸka hiçbir ülkesinde rastlanması mümkün olmayacak kadar haysiyet kırıcıdır.
 
Sezai Karakoç’a bu ülkenin sözümona entelektüel gazetelerinden böyle bir saldırının gelmesi, haysiyet cellatlığının ne kadar zıvanadan çıktığının göstergesidir.
 
Åžunu söylemiÅŸtim: Bir toplumun başına gelebilecek en büyük felâket, başına ne geldiÄŸini bilememesidir.
 
Sezai Karakoç’a yapılan saldırı, bu tespitimin ne kadar doÄŸru olduÄŸunun göstergesi.
 
Sezai Karakoç’a saldırabilmek için, gerçekten celladına âşık tasmalı çekirge olmak gerek. Ancak celladına âşık türediler, haysiyet cellatlığı yapabilirler çünkü!
 
“SARTRE, FRANSA‘DIR!”
 
Fransız Sağı’nın kalesi, Fransa CumhurbaÅŸkanı De Gaulle ile Fransız solunun kulesi Sartre arasında yaÅŸanan muhteÅŸem bir hikâye vardır.
 
Fransa, Cezayir’i iÅŸgal etmiÅŸ, Fransız emperyalizminin en âdî, iÄŸrenç uygulamalarını yapmaktan çekinmemektedir.
 
Fransız aydınları, solu adına Sartre konuÅŸur ve isyan eder bu iÄŸrenç iÅŸgale, ardından gerçekleÅŸtiren katliamlara. Ve De Gaulle yönetimini topa tutar, yerden yere vurur.
 
De Gaulle’e, Sartre’ın bu sert protestosu ve eleÅŸtirileri sorulduÄŸunda verdiÄŸi cevap gerçekten ibretliktir: “Sartre, Fransa’dır.”
 
“SEZAÄ° KARAKOÇ, TÜRKÄ°YE’DÄ°R!”
 
Ä°nsanlığın yükünü omuzlarında taşıyan, fikir, oluÅŸ ve varoluÅŸ çilesiyle hayatını da, eserlerini de ilmek ilmek örerek dokuyan yaÅŸayan en büyük düÅŸünürümüze; Åžeyh Galip’ten sonra Leylâ ve Mecnun’u yazan, sanatımızın ufkunu ötelerin ötesine taşıyan yaÅŸayan en büyük ÅŸairimize, tek bilge sanatçımıza; bu dünyada yaÅŸayan ama bu dünyayı yaÅŸamayan, bu dünyanın bütün geçici lezzetlerini insanlığın diriliÅŸ destanını yazmak, diriliÅŸ kuÅŸağını yetiÅŸtirmek için elinin tersiyle iten yaÅŸayan en büyük ahlak anıtımıza bu yapılmaz!
 
Hiçbir millet, tek başına ülkenin ruhu, umudu, ufku olan büyük sanatçısına saldırmayı aklının ucundan bile geçirmez!
 
Hiçbir millet ve hiçbir devlet, tek başına ülkenin kalbi, vicdanı ve beyni olan yaÅŸayan en büyük düÅŸünürüne pervasızca saldırılmasına göz yumamaz!
 
Bu durumda yapılacak tek ÅŸey kalıyor: Ülkede Sezai Karakoç okuma seferberliÄŸi baÅŸlatmak... Devlet, millet el ele bütün okullarda, bütün kurumlarda Sezai Karakoç kitapları dağıtmak, Sezai Karakoç ÅŸiirleri okumak ve Türkiye’nin her yerine, en çok da kalbine “Sezai Karakoç Türkiye’dir” diye yazmak…
 
Vesselâm.
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.