Ben annemin altıncı çocuğuyum. Babam kendi babasının ismini koymuş bana. O dünyadan gitmiş, onun ismini ben temsil etmeye gelmişim. O zamanlar kırkı aşıyorsa bir erkek ya da kadın gayet
Onnik Jamgoçyan, ''Osmanlı İmparatorluğu’nda Sarraflık'' kitabını oluştururken 1720-1850 yılları arasındaki dönemi esas alarak Fransız, Venedik, İsveç, İngiliz sefaretlerinin uluslar
Savaş Ş. Barkçin: “Bir sükûttan geliyoruz, bir sükûta gidiyoruz. Dünya, iki sükût arasındadır. Bir sesi, bir müziği anlamlı kılan şey başında ve sonundaki sükût ve aradaki sük�
Strazburg'ta bir grup vatandaş Osmanlı kıyafetleri ile referandum için oy kullanmaya gelmiş. Fransa yasalarına saygılı yaşadıklarını ancak geçmişlerini, örf ve adetlerini de unutmadıkl
İnsanın hayatında bir “tamam” noktası gelir elbet. Lütfiye’nin “tamam” dediği yer kızların da dayak yediği o gece olmuş. Demiş ki kendi kendine “ne olacaksa olacak artık.”
Babaannem Ayşe Hanım uzun boylu güçlü kuvvetli, Baciyan-ı Rum’dan bir yiğit hanım idi. İki oğlan, iki kız dört çocukla dul kalmış. Rus korkusu bir yandan, Ermeni zulmü öte yandan...
Üstad Necip Fazıl’ın gazete yazarlığı hakkında neler söyleyebiliriz? Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, Mavera Dergisi'nin Temmuz-Ağustos-Eylül 1983 tarihli 80-81-82. sayılarında, 'Gazeteci N
İsmet Özel’in karşısına ilk olarak 1989 yılında çıktım. Sultanahmet Kitap Fuarı’nda imza günü vardı. Tam otuz yıl olmuş.
Suudi Arabistan, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında yapılacak uçuşlarda hava sahasının kullanılmasına izin verdiğini duyurdu.
Dört yaşımda okumaya başlamışım. Okuduğum her şey iyiydi.
Burası Malazgirt’tir. Alpaslan’ın kılıcı, Türk’ün kılıcıdır o. Kılıç toprağın milyonlarca yıllık kalbine kök salmış, göğün hilaline mühürlenmiştir. İlââhir. Kimiz b
“Fırsat bu fırsat” deyip, onu gören herkes gibi “Şefaat yâ Resûlallah!” diyecekmiş ki, heyecandan mı, telaştan mı veya aklı fikri diyar diyar gezip görmek ve öğrenmekte olduğu i
Bak en önemlisini unutuyordum. Bu çıkan doğalgazı Suriyelilere bedavaya vereceklermiş. Hem de yanında dörtlü doğalgaz ocağı da bedava dağıtılacakmış Suriyelilere. Çıkmamıştır do�
Rivayet odur ki çay içen ilk Türk Hoca Ahmed Yesevi imiş. Türklerin dinî ve tasavvufî hayatında büyük etkileri olan ve “pîr-i Türkistan” diye anılan Ahmed Yesevi’ye misafir olduğu
Vefatından bir hafta önce, Hacdan dönerken Medine’de şöyle söylemişti: “Dünyada her şey boş, para da boş, kitap da boş, dervişlik de boş, şöhret de boş. Mühim olan iyi bir kul ol