Ramazan’ı yeme - içme ile ilişkisi sebebiyle bedeni bir “diyet mevsimi” olarak değil, asıl bir aylık “kişilik diyeti” zamanı olarak değerlendirmek gerekiyor.
Sultan III. Ahmed, Ayasofya ile Bâb-ı Hümâyun arasına yaptırdığı çeşme için bir tarih düşürür ve şairlere bu mısradan hareketle birer kaside yazmalarını emreder: “Han Ahmed’e e
'Gazi Meclis nereden nereye?’ başlıklı yazımda, Birinci Meclis Mustafa Kemal Paşa’dan emir almıyor, ona hesap soruyordu, diye yazmıştım. Bu yazım üzerine değerli tarihçi Şükrü Hani
Libya'da Hafter milisleri başkent Trablus'taki Mitiga Havalimanı ve çevresindeki sivil yerleşim bölgelerine Grad füzeleriyle saldırı düzenledi.
Mallarını bölüşmekte bir türlü anlaşamayan ve sürekli bu konuda kavga eden iki ortak kadıya giderler. Kadı ikisini dinler ve "Peygamber geleneğini uygulayacağız" der.
Günlük yaşamımız Bilim Kilisesi uzman/ruhban sınıfının hegemonyasına giriyor. Benden demesi. Canımızı okuyacaklar...
Taşrada yaşayan bir sanatçı- yazar iseniz eğer taşrada yaşayanlar sizi hiç görmez. Ancak merkez yani İstanbul fark ederse o zaman taşradakiler de “...vay be meğer bu adamın eserleri var
Aslında Ramazan hastalanmadı. Hastalanan insanoğlu. İnsanoğlunun bencilliği, isyankarlığı, doymazlığı, dünyaya tapıcılığı. Virüs azabı da bu hastalıktan doğuyor. Ramazan’ın bu
Yakın tarihimizi, tasfiyeler tarihi olarak okumadık hiç. Kendi kendini tasfiyeler tarihi üstelik de! Marx haklı: Fazlasıyla trajik yakın tarihimiz ama ders alamadığımız için komediye dön�
Aslında İBB’nin 23 Nisan’da 100 bin çocuğumuza dağıttığı kitapta bulunan resimle ilgili çok yazasım yoktu. Niçin yazma ihtiyacı hissettim, aslında onu da pek bilmiyorum. Sanırım en
Türkiye’de domuz çiftliği açmanın, ya da dışarıdan domuz eti ithalatına izin vermenin hükmü nedir? Şer’î hükümlerin cari olduğu bir ülkede yukarıdaki 3 sorunun cevabı ne olurdu?
İsveç'te Kovid-19 testi pozitif çıkmasına rağmen tedavi edilmeyen Emrullah Gülüşken çocukları Emir Ali, Samira ve Mahmut'la Türkiye Sağlık Bakanlığının ambulans uçağıyla Türkiye'
İnsanoğlu unutmuş olduğu bir sırada yeniden doğa karşısındaki acizliğini gördü. Böylesi bir atmosferde, ulusal bütçelere fahiş yükler getiren askeri harcamaların neden gerekli olduğ
Meclisin açıldığı ilk gün yapılan ilk konuşmada en yaşlı üye Sinop Milletvekili Şerif Bey, bütün dünyaya şu milli kararı ilan etmişti: “Bu Yüksek Meclisin en yaşlı üyesi sıfat
Kendi yonttuklarına tapan kadîm ve çağdaş ilkeller!’