Tarihselciliğin anlaşılması için, Türkiye’den bir örnek vermek gerekirse, doksanlı yıllara kadar kapalı yerlerde ve ulaşım araçlarında sigara içmek, “normal” görülüyordu. Ahlak
Bedri Gencer’in ilmî misyonu şöyle özetlenebilir: Arızî-değişen mânâlarından aslî-değişmeyen mânâlarına temel kavramların semantik izini sürerek modernizmin sırlarını çözmek
Malazgirt Savaşı sonuç itibarıyla Türk, İslam, Arap, Bizans, Gürcü, Ermeni, Süryani, Kürt tarihi bakımından pek çok değişimi beraberinde getirmiş, Ortadoğu'nun gerek siyasi, gerekse k
İslam kadınları, aynı kadınlar mı? 1967'den beri onlar da çok değişmediler mi?
“Dünyada değişmeyen tek şey vardır, o da değişim”. Oysa kapitalizmin kanunları bize “Hiçbir şeyin değişmemesi için her şeyin değiştirildiğini” cebrî olarak kabul ettirmiştir
İ̇çinde bulunduğu çevrenin sürekli değişmesi, hizmet ettiği insanları çeşitlendirirken hizmetini de renklendiriyordu. Ödülü de her sene hac ve mekke, medine’ye gitmek ama görevli kon
Ecel ve kader Allah Teâlâ’nın “filan kişi filanı öldürsün” diye hükmedip kayda geçirtmesi midir, yoksa her şeyi kapsayan şaşmaz, yanılma ve değişmez ilmiyle olacakları bilip kay
Kendiyle yüzleşmeyi kim göze alabilir? Elbette sadece değişimi umabilen! Hiçbir şey değişmeyecekse kişi kendisiyle niçin yüzleşsin?
İnsan değişmez. İnsanın değişebileceğine dair beslenen bütün umutlarda katıksız bir aşk vardır ve katıksız aşk insanın uçurumudur.
Osmanlı’nın parçalanması doktrininin Rus dış politikasının değişmeyen hedefi olduğu pek sorgulanmayan bir kabuldür. Oysa Petersburg’un İstanbul’a yaklaşımı siyasî konjonktüre g
İsveç’te Kur’an yakılması, Norveç’te Kur’an’ın yırtılması ve Fransa’da Charlie Hebdo’nun Hz. Peygamber’i tahkir eden karikatürleri yeniden yayımlaması gibi olaylarda şahı
Fransa, Rusya, Mısır gibi Hafter’den yana ağırlık koyan aktörlerin “cephe değişmesi” kolay olmasa da, Türkiye “ağırlığın merkezini değiştirmiş” durumda. Yeni aktör bulma ç
Herkesin herkesten korktuğu bir yerde, kimsenin kimseden korkmaması gerektiği mi ima ediliyor? Veya değişimin gerçekte vuku bulmuş olmasına rağmen farkına varılamayışı mı?
Adına ister “vahşi kapitalizmin sefaleti”, ister “neoliberal ekonomik vaatlerin çöküşü”, isterseniz “bildiğimiz dünyanın sonu” deyin. Sonuç değişmeyecektir: Dünya “tüketim
Hayrettin Karaman / Yenişafak