Yıllar önce Arap dünyasında yayımlanan bir dergide, 5 Haziran 1967'de başlayan Altı Gün Savaşları'nı komuta eden İsrail Genelkurmay Başkanı'yla yapılmış bir söyleşi okumuştum. Söy
22 Nisan 1949’da son Arap’ın da ayrılmasıyla, Fâlûce ve Irâk el Menşiyye kasabaları tamamen yıkılarak yok edildi. 1954’te Irâk el Menşiyye’nin enkazının üzerine kurulan Yahudi y
Eski Tunus Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki, İsrail ile ilişkileri normalleştirme kampanyaları yürüten rejimlerin istibdat sisteminin bir parçası olduğunu söyledi.
Yeni Zelanda'daki terör saldırısında babasını kaybeden Sara Kasım, "(Teröriste hitaben) Bu mahkeme salonuna iyi bak ve buradaki ötekinin kim olduğunu kendine sor. O biz miyiz, yoksa sen mi?
Bu çifte standart, bu “sorumsuz özgürlük anlayışı”, ülkemizin de dünyamızın da sonunu getirecek bu gidişle. 7 yaşında cinsiyet değiştirme ameliyatı yaptıran çocuğa “özgür�
İnsan sadece çevresinde insanlar yok diye yalnız olmaz, bazen insanlar varken de yalnız kalınır.
İmkânsız diye bir şey yoktur, her şey mümkündür: öküz torbadan düşebilir, manda narin bir söğüt dalına yuva yapabilir, yavrusunu bir sinek kapıp kaçırabilir…
Raid Salah’a marşlar ve tekbirlerle hapishaneye kadar eşlik eden yol arkadaşlarına baktım. Onur sahibi, cesur, inanmış, hak arayıcılarıydı hepsi de... Allah hepsinden razı olsun. Onları
Mısırlı yetkililer ölümü için iki kelimelik bir açıklama yapmışlar: “Tabii ölüm”. Ne öncesi, ne sonrasına dair hiçbir açıklama yok. Aryan’ın aylardır hiçbir yakınıyla, avu
Türkiye ve İran’dan algıladıkları askerî ve ideolojik tehditleri dengelemek için İsrail ve ABD’nin aktif desteğine şiddetle ihtiyaç duymaları ve içinde bulundukları ekonomik zorlukla
Soyadlarının aile ve soyun özellikleri, bulundukları yerler, kendilerini öne çıkaran tarihi olaylardan tamamen dışlanarak meselâ "Kaya" gibi bir isme sığıştırılması insanlarda özgüv
Sanatı, edebiyatı, düşünceyi kompartımanlara ayırarak kendini “ilerlemeci”, kalanları da “yobaz” ilan etmenin faydası nerededir? Açık yazayım: Rahatlamanın ve kendini bir halt zan
"Sabah kalktığımda ilk iş bir sade kahve içmek. Yoksa aklım başıma gelmiyor."
Şimdiki zamanın, tıka basa dolu bir otobüs gibi zaman zaman beklediği durağa uğradığını düşündü. Yerinden kalkıp kalabalığı zorlamazsa, insanları itip kakmaz çekiştirmezse, hatta
4 Ağustos'ta başarısız bir devletin ihmal ve yolsuzlukları, kendi başkentini yok etti ve kendi vatandaşlarını canına mal oldu.